Önceki gün niye okumuyoruz diye bir yazı yazmış ve nasıl okur hale geliriz diye öneri beklediğimizi yazmıştım. Pek çok öneri geldi. Hepsi de birbirinden ilginç. Bu arada sizlerden de bu konuda görüş beklediğimizi bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum...
Konuya kafa yoran hemen hemen herkesin ortak tespiti; okumayı, yazmayı öteden beri pek sevmediğimiz şeklinde. Ortak kanılardan bir diğeri de toplumun bu noktaya sanki bilinçli olarak itiliyor olması...
Bizi asıl ilgilendiren elbette soruna neden olan gerekçeler kadar, sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin uygulanabilir ilginç önerilerdi. Nitekim onlar da gelmeye başladı.
Berna Sevgi isimli okurumuz, öğrencilerin hayata atılmadan önce mutlaka gazete okuru haline getirilmeleri gerektiğini vurgulayarak bakın neler diyor:
"Üniversite mezunu iş güç sahibi birinin gazete okumuyor olmasını kabul edemiyorum. Ama bu konuda okullarda hiçbir şey yapılmıyor. Örneğin gazete okuma saatleri konulabilir. Değişik makale ve haberler tartışılabilir. Gazeteciler sık sık okullara davet edilerek arada sevgi bağı kurulabilir. Tabii bu arada gazetelerde de çocuk ve gençlerin ilgi alanına giren haberlerin artması gerekir..."Şadiye Atmaca ise konuyu kitap açısından ele alıyor ve bir dizi öneri getiriyor. İşte bunlardan biri:
"Özel günlerde, yaş günü, bayram, yılbaşı ve hasta ziyaretlerinde ebeveynler ve arkadaşlar, birbirlerine kitap hediye edebilir. 50 yaşında bir bayanım. Benim yaşıtım kişiler için belki çok geç olabilir ama ilkokuldan başlanırsa ileride faydalı olur. İlk kitabımı 7 yaşındayken kızamık olduğumda babam vermişti..."Emekli öğretmen
Mehmet Güner ise farklı bir noktaya dikkat çekiyor. İşte tespit ve söyledikleri:
"Okumasını sevmeyen bir toplumuz. Çünkü ilkokula başlayan bir çocuk öğrencilik yaşamının yüzde 70, 80'ini yazarak geçiriyor. Sınavlar bile hep yazılı. Sonuçta okumasını sevmeyen, çok yazı yazmaktan bıkan ezberci bir gençlik yetişiyor. Veliler hep çocuklarının Matematik dersindeki yetersizliğinden söz ederler. Onlar için yazılanları seslendirmek okumadır. Okumanın okuduğunu anlama, yorumlama ve anlatma olduğunu anlayamamışlardır. Öğrencilere okumayı sevdirmek için önce tüm öğretmen ve velilere Türkçe dersinin önemi kavratılmalıdır..."Evet öneriler bu minvalde uzayıp gidiyor. Her defasında neden olmasın diyorum. Gerçekten de yapılamayacak kadar zor değiller. İstense Türkiye birkaç yıl içinde okuyan hem de çok okuyan bir toplum olabilir. Ama önce inanmak gerekiyor!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr