Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Özel okul sayısının artması, eğitimde fırsat eşitliğini bozmaz, tam aksine taşların yerli yerine oturmasına olanak sağlar. Parası olanlar gidip özel okullarda okur, zaten kıt kaynaklara sahip olan devlet de elindeki bütçeyi, parası olmayanlara harcar. Dolayısıyla onlar da bugünkünden çok daha iyi eğitim alırlar. Eğer bu mantık iyi işlerse, Türk eğitim sistemi için bir can simidi olabilir. Ama parayı bastıranın diploma aldığı, “denize nazır diploma hazır“ cingözlüğü haline getirilirse tam bir felaket olur...
Kalite erozyonu yaratmayacak kriterler getirileceğini düşünerek, özel okulculuğun nasıl geliştirilebileceği üzerine kafa yormaya devam edelim. Çünkü, Türk eğitim sistemi artık patinaj yapmaktan, kaynaklar yetersiz lafı duymaktan, en önemlisi de vasatlıktan bıktı. Çıtasını yükseltmek istiyor. Bunun yolu da yeni açılımlardan geçiyor..

Veliler yolunacak kaz değil!
Daha önceki yazılarda, devlet bütçesinin bırakın önemli bir bölümünü, tümünü ayırsanız bile, veli desteği olmadan, Batı standartlarında bir eğitim kalitesi tutturmamızın mümkün olmadığını örneklerle yazmıştım. Hâlâ da o görüşteyim. Çünkü dünden bugüne değişen fazla bir şey yok...
Eğer özel öğretim kurumlarının gelişmesini istiyorsak, öncelikle devletin ve özel okul sahiplerinin, velileri yolunacak kaz olarak görmekten vazgeçmeleri gerekiyor.
Eskiden çalışan bir anne, baba çocuğunu rahatlıkla özel okula gönderebiliyordu. Şimdi bırakın koleje çocuk göndermeyi, önünden bile geçemiyorlar. Çünkü fiyatlar uçtu gitti. Bu da, öğrenci profilinin değişmesine neden oldu.

Vergi muafiyeti getirilsin
Kolay yoldan para kazanıp, kolay zengin olanların önceliği eğitim olmadığı için, bu yönde para harcama alışkanlıkları oluşmadı. Zamanla belki olacak ama bir an önce eski veli profiline yeniden dönmek sanki en doğru karar olacaktır. Bunun yolu da anaokulundan üniversiteye kadar, öğrenim ücretlerini makul seviyelere çekmekten geçiyor.
Peki özel ya da vakıf öğretim kurumlarının ücretleri nasıl düşer? İşte bazı öneriler:
- Vergi yükü olabildiğince hafifletilmelidir. Pırlantada KDV oranı sıfıra iniyorsa, eğitimde de inmelidir.
- Burslu öğrencilere sağlanan katkı, diğer öğrencilerin sırtına yüklenmemelidir.
- Okul sahipleri arazi, bina, laboratuvar, sosyal tesisler gibi demirbaş yatırımları, öğrenci ücretleri üzerinden finanse etmemelidir.
- Kâr oranları makul düzeylere çekilmelidir.
- Okul kantinlerinden, sanki turistik tesismiş gibi yüzde 18 KDV alınıyor. İhracatı teşvikte olduğu gibi kantinlerde “serbest bölge” ilan edilip öğrencilerin daha sağlıklı ve ucuz beslenmelerinin önü açılabilir.
- Burslar okul kaynaklarından değil de sivil toplum örgütlerinden sağlandığında, “kambur“ olarak değil “destek“ olarak anlam kazanacaktır.
- Bazı ülkelerde olduğu gibi, devletin öğrenci başına yaptığı harcama kadar bir para, vergi mükellefi velilere, destek olarak verilerek, onların da üstünü tamamlayarak özel okullara yönelmesine katkı sağlayacaktır.
- İşadamlarının öğrencilere vereceği burslar, vergiden muaf gele getirilerek ya da vergiden düşülerek bu sektöre canlılık getirilebilir.
- Kendi öğretim kadrolarını yetiştirme konusunda zorunluluklar getirilerek, devlet okullarındaki akademik kadronun zayıflatılmasını önlemek için “öğretmen ve akademisyen yetiştirme fonu” kurulup çıta yükseltilebilir.
- İl, ilçe ve Türkiye genelinde derece alan okullar yeni burs olanakları ile teşvik edilerek fark yaratılabilir.
- Vakıfların kendi kurdukları şirketler üzerinden ticari faaliyetleri kontrol altında tutularak amacın kâr değil, eğitim olduğu hatırlatılabilir, elde edilen kaynaklar da öğretim ücretlerinin daha makul seviyelere indirilmesi için harcanabilir.

Eğer istenirse olur
Her seçim, her yeni hükümet, ülke için yeni bir heyecandır. Eminim ki bu kez de öyle olacaktır. Bu seçim maratonunda da görüldü ki, çocuklar ve gençler, giderek siyasetin odağına oturmaya başladı. Onlar için politika üretenler, kesinlikle bir adım daha öne çıkacaklar.
Özetin özeti: Önümüzdeki dönem, eğitimde kalitenin sorgulanacağı, farklı açılımların gündeme geleceği, çıtanın yükseltilmesi için her türlü gayretin gösterileceği bir dönem olacaktır...