Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye'de hafta sonu tatili, her ne kadar iki gün gibi gözüküyorsa da, memur ve öğrencilerin dışında bu olanaktan yararlananların sayısı çok fazla değil. Aslında sınavlara hazırlanan öğrencilerin çoğu da hafta sonlarını kurslarda geçiriyor. Esnaf için de hafta sonu tatili deyince akla ilk gelen, pek çoğumuz gibi sadece pazar günleri...
Ama bir de bizim mesleğimiz gazetecilik gibi bazı sektörler var ki, tatil kavramı onlar için çok değişik anlam ifade ediyor. Hele hele hafta sonu eşittir tatil anlamına hiç gelmiyor. Sağlık personeli, asker ve emniyetçiler, meteoroloji uzmanları bunlardan bazıları...
Ama her şeye rağmen pazar keyfi hemen herkesin en büyük özlemi. Pazarı uyku açığını kapatmak için dört gözle bekleyenler gibi sabahın erken saatinde kalkıp yollara düşenlerin de sayısı bir hayli fazla...
Hemen herkesin keyif aldığı etkinlikler farklı. Birinin çok hoşuna giden, bir başkasını sinir edebiliyor. Aile büyüdükçe de ortak noktada buluşmak zorlaşıyor.
Çocuklu ailelerde genelde anne baba aynı noktada buluşsa bile, çocukların istekleri genelde hep çok daha farklı. Artık evin reisi onlar olduğu için de tıpkı yemeklerde, televizyonda kanal seçiminde, tatil yerlerinin belirlenmesinde olduğu gibi çocuklar ne istiyorsa o oluyor...

Damak tadı

Yaklaşan sınav dönemiyle birlikte panel ve konferansların sayısı da her geçen gün artıyor. Gelen tekliflere mümkün olduğunca zaman ayırıp, Türkiye'nin dört bir yanına yetişmeye çalışıyoruz.
Dün İzmir'de meslek lisesi öğrencileriyle birlikteydik. Bugün de İstanbul'da kolejlilerle... YÖK öyle bir sınav sistemi getirdi ki, memnun olan yok...
İlden ile, ülkeden ülkeye koşturmalar, elbette hep yorucu geçmiyor. Gündüzün stresi, akşam yemek masalarında damak tadına, kahkahaya, dostluğa dönüşüyor...
Benim tercihim, nereye gidersem gideyim, özgün yemeklerde... Kentleri ülkeleri en iyi anlatan sokak ve vitrinlerinden daha çok, belki de mutfakları...
İzmir'e gidip de balık, hele hele deniz çipurası yemeden dönülür mü? İzmirlilere bakarsanız, İzmir dışındaki tüm çipuralar kültür çipurası. Ne tadı var, ne de tuzu. Saman gibi. Ama galiba benim bu konuda fazla şansım yok. İzmir'den yine deniz çipurası yemeden dönüyorum. Çünkü yeni bitmiş!..
İzmir'in klasik misafir ağırlama mekanı Deniz Restaurant'tı. Bu kez değişiklik oldu ve alternatifi sayılan Derya Restaurant'a gittik. Marinaya yakın, denizin içinde, her yönüyle sımsıcak bir yer. Mezeler, balıklar, İzmirlilerin gurur kaynağı çeşit çeşit "ot"ları ve kaynamış dondurması pek güzeldi... Ah bir de deniz çipurası olsaydı.
Anadolu Üniversitesi Rektörü Engin Ataç her defasında ağız tadıyla balık yemek istiyorsan Eskişehir'e gel diyor. Şimdi eminim yine "Gel bizim Regülatör'e gidelim, değil İzmir çipurası, Hazar Denizi çipurası bile buluruz" derse hiç şaşmam!..
Özetin özeti: Bugün balık yemeye ne dersiniz?



Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr