Evet bugün Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Sembolik de olsa bugün bütün koltuklar onların. Kimi henüz daha adını bile bilmediğimiz yeni cumhurbaşkanından önce Çankaya'ya çıkıp o görkemli koltuğa oturacak. Kimileri de Başbakanın, bakanların, valilerin, belediye başkanlarının, mili eğitim ve emniyet müdürlerinin koltuklarına kurulacak...
Koltukların gerçek sahipleri ise elleri arkalarında ya da önlerinde bağlı olarak tebessümle onları izleyecekler. Bu seromoni yıllardan beri olduğu gibi bugün de sürüp gidecek. Devlet olarak, çocuklarımıza ne kadar önem verdiğimizi cümle aleme bir kez daha göstermiş olacağız...
Ardından nutuklar atıp, var mı dünya da çocuk bayramı olan ikinci bir ülke diye hava basacağız...
Rakamları bir bir sıralamaya hiç gerek yok. Çocuklarımızın durumu ortada. Ne yeterince eğitim alabiliyorlar, ne da yeterince şefkat gösterebiliyoruz. Ama herşeye rağmen durumlarında giderek bir iyileşme olmadığını kimse söyleyemez...
Türkiye, henüz kırsal kesimlerde yeterince olmasa da, özellikle büyük kentlerde çoçuğu keşfetti. Onların güdümüne girdi...
Çok çocuklu ailelerden, tek ya da iki çocuklu aileye dönüşte, yaşamdaki düzen onlara göre kuruldu. Evin tek hakimi onlar oldu.
Televizyon kumandası onların eline geçti. Yemekler, tatiller, hafta sonu gezileri, misafirlikler hemen herşey onların isteğine göre düzenlendi.
Çocuklara yönelik alışveriş merkezelerinin sayısı her geçen gün artarken, tüketim çılgınlığında en iyi müşteri onlar oldu. Büyükler bile çocuklara yönelik reklam filimleriyle ikna edilmeye çalışıldı...
Siyah beyaz televizyona henüz alışamadan, çok renkli, çok kanallı televizyona geçişte nasıl ki bir teknolojik hazımsızlık yaşandıysa, çocuklara olan ilgimizde de benzer bir zor dönem yaşanıyor...
Çocukluğunda herşeyi çok sınırlı yaşayan büyükler, ekonomik rahatlamanın ve çocuklara sunulan zengin menünün etkisiyle onları hediye bombardımanına tuttular. Sonuç: Ne yaparsanız yapın, ne alırsanız alın, nereye götürürseniz götürün tatmin olmayan bir nesil çıktı ortaya...
Pek çok anne baba bu konuda kaygılı. Nerede yanlış yapıyoruz sorusunu sormaya başladı. Bir yandan çocuğuna hereşyin en iyisini, en fazlasını yaşatmak istiyor. Ama öte yandan tatminsizliğin getirdiği züppeliğe isyan ediyorlar...
Zamane çocuklarının elindeki en büyük silah ise en usta tiyatro uyoncularına taş çıkartırcasına büyüklerin zaaflarından yararlanmak. Bazen ağlayarak, bazen öpücükler yağdırarak, bazen duygu sömürüsü yaparak istediklerini yaptırabiliyorlar...
Özetin özeti: Herşeye rağmen iyiki varlar. Onları züppeleştirmeden geleceğe en iyi şekilde hazırlamak, görevden de öte dünyanın en eziyetli, bir o kadar da zevkli uğraşlarında biri. Tüm çocuklarımızı bir kez daha canı gönülden kucaklıyoruz. Bayramınız kutlu olsun...
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr