Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yılda 10 milyon çocuğumuz sınavlara giriyor. 

Yüzde 10’u seviniyor. Yüzde 90’ı derin hayal kırıklıkları yaşıyor. 

Peki, istediğimiz bu mu? 

Kesinlikle hayır. 

Bir insanın kaderi birkaç saatlik sınavla belirlenemez, belirlenmemeli de! Neden mi? 

İşte hemen her gün bir benzeri gelen mesajlardan biri. Önce ona göz atalım, sonra da bu konuda neler yapılabilir, hep birlikte sesli düşünelim: 

Hayata küstü  

“Oğlum bu sene liseye başlayacak ve bunun için LGS’ye girdi. 

Neredeyse iki senedir gerçekten çok sıkı çalışan ve LGS’ye kadar girdiği tüm deneme sınavlarında çok başarılı olup, en kötü sınavında bile 3-4 yanlışı olan bir çocuk. Kolay bir sınav olmasına rağmen heyecanlı kişiliği nedeniyle çözümünü doğru yapmasına rağmen cevap kâğıdına yanlış işaretlemesi nedeniyle 12 soruya yanlış cevap vermiş oldu. Bunun sonucunda ne mi oldu? 

Haberin Devamı

O başarılı çocuk bütün motivasyonunu, çalışmaya olan inancını kaybetti. Bütün emeklerim boşa gitti, hakkım olanı alamadım diyerek isyan edip bütün kitaplarını çöpe attı. 

Üniversite sınavının telafisi olduğunun ama bu sınavın telafisi olmadığının farkında ve resmen çocuk hayata küstü. 

Belki de bundan sonra tüm eğitim hayatını etkileyecek bir travma yaşadı. Altı üstü çocuk liseye başlayacak. 

O veya bu okul için bu çocukları bu yaşta telafisi de olmayan bir sınava sokarak, sonucunda hayatları boyunca unutamayacakları bu travmayı yaşatmaktan artık vazgeçelim. Şu liselere giriş sınavlarını kaldıralım, çocuklarımızın daha sınav sonuçlarıyla kategorize edilmesine dur diyelim. Aksine, bütün çocuklarımızı kaynaştıralım. 

Bu kadar eleştiriden sonra bugün yayınlanan sınav sonuçlarıyla bir büyük travma daha yaşadık. Hem çocukları telafisi olmayan kategorize edecek bir sınava sokuyorsunuz hem de çocukların seviyelerini bile ayırt etme yeterliliğinden uzak bir sınav yapıyorsunuz. Sonuç ne mi oldu? Başarılı, disiplinli, çalışkan bir çocuğu bu yaşta eğitimden soğuttunuz. Bu sistemle önce nitelikli okullar bitirildi, şimdi de nitelikli öğrenciler…” 

562 şampiyon  

Sınavlar adil, güvenilir ve her şeyden önce de ayırt edici olmalıdır. 

Haberin Devamı

Peki, öyle mi? 

Evet demek mümkün değil. 

Soruların tümünü yapan 562 şampiyon çıktı. 

Bir iki boşu ya da yanlışı olan bile hayal ettiği okulun önünden geçemeyecek. Neden mi? 

En tepede bile yığılma var. Aşağılara indikçe daha da yoğunlaşıyor. 

Sıralama, bazı durumlarda yine doğum tarihine göre yapılırsa hiç şaşırmamak gerekir. Galatasaray İlköğretim Okulu’na yıllardır kurayla öğrenci alınıyor. O bile daha adil!.. 

Çocuklar bizim çocuğumuz  

Çocukların keyfi kaçtı mı, ne evde huzur kalır ne de okulda. 

Zaten bunu isteyen de yok. 

İstisnasız hepimiz daha az stres yapsınlar, daha iyi eğitim alsın, daha mutlu olsunlar istiyoruz ve geldiğimiz nokta ortada. 

Sınavların ayırt edici özelliği yok da, diploma notlarının var mı? 

Liselerin yüzde 90’ına diploma notuyla öğrenci alınacak. 

İlk soru: Peki o zaman bu kadar öğrenciye neden bu hayal kırıklığı yaşatıldı? İkinci soru: Hormonlu, şişirilmiş notlar ile gerçek notlar nasıl ayırt edilecek?.. 

Velilerimize Allah sabır versin... 

Ücretli öğretmenler  

Haberin Devamı

Aynı okulda, aynı öğrenciye, aynı dersi veren çeşit çeşit öğretmen olmaz. Sınavlar gibi bu yanlıştan da artık kurtulmalıyız. 

Neden mi? 

Mutsuz öğretmen mutlu öğrenci yetiştiremez ve onları mutlu etmek hepimizin görevi: “Ücretli öğretmenler olarak çok kötü bir durumdayız. Okullar tatil olurken, herkes sevinip tatile giderken bizler ise işsiz, uluorta bırakıldık. Durumumuz çok vahim... Kendimden bahsedeyim Abbas Bey. 36 yaşındayım. Eğitim fakültesi mezunuyum. Evliyim ve üç çocuğum var. Öğretmenlik dışında hiçbir iş yapamam. 

İş için gittiğimiz yerlere ise işe alınmadığımız bir yana, küçük düşürücü durumlara maruz kalıyoruz. 

Bayram arifesinde işsiz bırakıldık. Biz de yıllarca devletimize emek verdik. Kimsenin gitmediği yerlere 1200 TL servis parası vererek gittik. Gitmemizin en büyük sebebi de mesleğe olan aşkımızdandır. Abbas Bey, ne olur bizleri bu bayram arifesinde gündeme getirin…” 

Özetin özeti: Velisi, öğretmeni ve öğrencisi ile daha mutlu bir eğitim, daha güçlü bir Türkiye.