Türkiye ile KKTC arasında yaşanan “pankart“ ve “besleme“ krizi, önceki gece Genç Bakış’ta tartışıldı. Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleşen programda, dikkati çeken en önemli nokta, daha büyük krizlere hazır olmamız. Bunun nedeni ise uluslararası çözümsüzlük.
200 bin nüfusla KKTC’de askerler hariç 450 bin ekmek satılması, adada yaşayan gerçek nüfusu da tartışmalı hale getiriyor. 600 bin diyenler de var, 800 bin diyenler de. Yazın bu rakam 1.5 milyona kadar çıkıyormuş. Krizin arkasındaki asıl nedenin bu olduğunu iddia edenler de az değil.
İşte programdan satır başları:
Serdar Denktaş - Demokrat Parti Genel Başkanı
- Sürekli siz beceremezsiniz, siz yapamazsınız yaklaşımı ve atanan bazı bürokratların tepeden bakan bir yaklaşımla bakanlarımızı, başbakanlarımızı çağırıp bunu yapacaksın aksi takdirde bütçe yardımı yapılmayacak tavırları sonrasında bu noktaya gelindi. IMF’nin Türkiye’ye yaptıklarından da ileri bir durum, bize dayatılanlar.
- Son dönemde, iş ekonominin, o gelen paranın yönetim ve denetimini aşmış, son derece onur kırıcı bir noktaya gelmiştir. İsyan bunadır.
- Bu miting, Türkiye karşıtı bir miting değil ama araya giren ve sayısı 50’yi aşmayan provokatörlerin açtığı bir pankart, mitingin mesajını ortadan kaldırdı.
- Evet benim memurum Türkiye’deki memurlardan fazla maaş alabilir. Çünkü siz burada bir gazeteyi 50 kuruşa okuyorsanız biz orada 1.5 liraya okuyoruz, domatesin kilosunu 4 liraya alıyoruz.
- Kıbrıs’ta 10 bin lira maaş alan çok az insan var.
- Şu anda yaşananlardan mutlu olan tek kesim gerçekten Rum tarafı. Kıbrıs’ta Türkiye’ye sırtımızı dönelim diyen tek fert yoktur, olamaz.
- Burada bir bakan arkadaş bize Kıbrıs’a balık tutmayı öğreteceğiz diyor. Kıbrıslı Türk balık tutmayı bilir yeter ki götürüldüğü gölün içinde balık olsun. Üretelim üretelim de nereye satacağız? KKTC dünya ile ticaret yapamıyor. Kısıtlamaları var. Türkiye ile de ticaret yapamıyor. Mersin kapısı kapalı. Eğer Türkiye Cumhuriyeti bizi tanıyorsa ve Güney Kıbrıs ile de Gümrük Birliği Anlaşması üzerinden bir ticari ilişkisi varsa, bizimle de aynı gümrük protokolünü uygulayabilir. İşte o zaman bizde üretmeye başlayabiliriz.
- Bir taraftan iki kesimli federasyon görüşmeleri yaparsanız diğer yandan tanınma talep edemezsiniz. Bizim en büyük çıkmazımız budur. Bu kadar yıldır devam eden bu görüşmeler, hiçbir yere varmadı ve varmayacak. Çıkalım dünyaya, denedik ama olmadı diyelim.
- Eğer aramızdaki ilişkinin ana-yavru ilişkisi değil, iki devlet ilişkisi olduğunu dünyaya gösterirsek o zaman Kıbrıs Türkiye’nin önünde bir sorun olmaktan çıkar.
- Kıbrıs’ta AB ülkelerinin 100 yıllık ihtiyacını karşılayacak doğalgaz var.
Metin Münir - Milliyet Gazetesi Yazarı
- Aslında bu pankart olayının olması bir yerde iyi oldu. Kıbrıs’ta olan biteni objektif olarak görme fırsatı yarattı.
- 2008’de Türkiye aynen IMF gibi Kıbrıs’ın önüne bir program koydu ve bu program uygulandıkça parayı taksitle vermeye başladı. Bu bir kemer sıkma programıydı ve dünyanın her yerinde olduğu gibi memnuniyetle karşılanmadı. Türkiye’nin yaptığı doğrudur. Eskiden olduğu gibi parayı Kıbrıs’ın eline verirse yine bu parayı çarçur edecekler. Ama program bütün şikâyetlere rağmen yolunda gidiyor.
- Kıbrıs Türkiye’den çok daha demokratik bir ülkedir ve çok daha rahattır. Başbakan Kıbrıs’ta açılan pankartlar için savcılar harekete geçsin dedi. Savcılar harekete geçmeyecek. Çünkü Kıbrıs’ta o pankartları kaldırmak yasak değildir. Orada o tür pankartlar kalkmaya devam edecek ve o tür insanlar olacak.
- Türkiye Kıbrıs’a para vermek için can atmıyor. Para vermeyeceği bir yapının oluşması için uğraşıyor ama Kıbrıslılar bunu çok kötü yönetiyor.
- Bu kadar tantanaya gerek yok o onu sevmiyor, bu bunu sevmiyor. Her yerde olan şeyler bunlar. İnsanlar kendisi gibi olanlarla birlikte olmak isterler. Dışardan gelenler, ayrı bir hayat tarzı, onlara bir tehdit gibi gelir. Bunları doğal karşılamak, çok fazla dramatize etmemek lazım. Başbakan’ın sözlerini de, oradaki pankartı da.
Prof. Dr. Mustafa Aydın - Kadir Has Üniversitesi Rektörü
- Sürekli olarak Kıbrıs halkına bir şeyler yapıldığı, Kıbrıs sorununun çözüme yaklaştığı söyleniyor ama bir adım ilerleme yok. Dolayısıyla halk, kendi yöneticilerinden de, Türkiye’nin oynadığı rolden de mutsuz.
- Bardağı taşıran son damla ekonomi. Kıbrıs’ta ekonomi iyi gitmiyor. Özellikle Annan Planı’ndan sonra AB yolu kapanınca ekonomi daha da kötüye gitmeye başladı.
- Dünyaya kapalı olmanın getirdiği ızdırabı ve 1955’ten beri bir savaş psikolojisini anlamak gerek.
- Türkiye yıllardır Kıbrıs’a sadece Kıbrıslı Türkleri çok sevdiği için değil aynı zamanda Kıbrıs Türkiye için önemli, stratejik bir kara parçası olduğu için bu yardımları yapıyor. Durup dururken değil.
- Çok defa Kıbrıs’a gittim ama ne halkta ne Cumhurbaşkanlarında çok lüks yaşayan kimseyi görmedim. Herkesin bir arabası vardır evet, Türkiye’de olmadığı için bir lüks gibi görünebilir ama orada bu bir ihtiyaçtır
- Eğer Türkiye bunu bir devlet politikası haline getirse, Kıbrıs’ın dünyada birkaç ülke tarafından tanınmasını sağlayabilir. Ama hiçbir zaman böyle bir politikası olmadı.
- Türkiye, ABD ve AB’nin yoğun baskılarına rağmen 40 yıldır KKTC ile birlikte direniyor. Bu kadar baskının altında da zaman zaman kırılmaların yaşanması normal. Bırakalım tencereden buhar dışarı çıksın yoksa patlayacak.
Öğrenci şikâyetleri
- Başbakan hem para veriyoruz hem de bize karşı konuşuyorlar diyor. O zaman o parayı bize susmamız için mi veriyor?
- 7 yıldır adada yaşayan bir Türk vatandaşı öğrenciyim. Türk öğrencilere Kıbrıs’ta üniversite daha pahalı. Bir Nijeryalı, bir Pakistanlı, yarı yarıya daha ucuza okuyor.
- Kıbrıs’ta Türk öğrencilere sahip çıkılmadı. “Bizim sizden çektiğimiz ne” diye bizi dışladılar, esnaf bize satış yapmadı. Ev kiraları Türk öğrenciler için iki katı.
Özetin özeti: KKTC huzursuz olduğu sürece, biz de huzuru bulamayız...