Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Milyonlarca üniversite mezunu işsizimiz var.

Öğrenim gördüğü alanda değil de bulduğu işte çalışanlarla birlikte bu sayının 10 milyonu geçtiği söyleniyor.

“Okuduğuma bin pişmanım” diyenlerin sayısı da bir o kadar fazla.

Böylesi bir tabloya bakarak, üniversite başvurularının dibe vurması beklenir ama tam aksi bir durum söz konusu oldu ve 3.5 milyon başvuruyla tüm zamanların rekoru kırıldı.

Şaşırtıcı gelişmeler bu kadarla da kalmadı. Yarım milyondan fazla aday başvurduğu halde sınava girmedi!

En çarpıcı olanı ise yüzlerce soru içerisinde sadece ve sadece yarım neti olanın üniversiteye girebileceği yeni sınav düzeninde 100 binden fazla aday sıfır çekti!

Haberin Devamı

Peki, böylesi bir ortamda neden hâlâ ‘İlle de üniversite’ diyoruz.

Üniversite diploması, olduğunda bir işe yaramasa da olmadığında tüm kapıların yüzünüze kapanmasına neden olabiliyor.

Ailelerin ve gençlerin sınavlar için bu kadar ter dökmesi biraz da bu yüzden ama yakın bir gelecekte, pek çok gelişmiş ülkede olduğu gibi bizde de diplomanın yerini yetkinlik alacaktır.

Yani kaç diplomanız olduğuna değil, hangi konuda ne kadar donanımlı olduğunuza ve hangi işi en iyi şekilde yaptığınıza bakılacak ve ona göre işe alınıp, alınmayacağınıza karar verilecek.

Avrupa ve Amerika’da, uzun vadeli kariyer planı yapmıyor ve bir an önce hayata atılmak istiyorsanız, sizin için doğru adres üniversite değil meslek liseleri ya da meslek yüksekokullarıdır.

Ara insan gücü bizim içinde çok önemli.

12 yıllık temel eğitimle, çıraklık ve kalfalığı adeta yok ettik, tüm öğrencileri üniversiteye yönelttik.

Bu yüzden 10 milyon üniversite diplomalı gencimiz olmasına karşın alanında yetkin ara insan gücü yok gibi!

Sanayiden tarıma, turizmden inşaat sektörüne hemen alanda, bu konuda çok büyük sıkıntılar yaşanıyor.

Üniversite diplomalı gençler, bu ara işler için uzun kuyruklar oluştursalar da donanım ve tecrübeleri olmadığı için ya kabul görmüyorlar ya da diplomalarının çok altındaki işlere razı oluyorlar. Bu da onları moral olarak çökertmeye yetiyor da artıyor.

İnsan gücü planlaması

Haberin Devamı

Gençler iş bulamıyor, işverenler de kalifiye ara insan gücü.

Bu konulara daha çok kafa yormak zorundayız.

İşte bu yüzden tıpkı 8 yıllık kesintisiz eğitimde olduğu gibi 4+4+4’te de ısrarcı olmamalıyız.

Tamam, zorunlu eğitim yine 12 yıl olsun ama bir, iki yıllık okul öncesi eğitim ve 5, 6 yıllık temel eğitimden sonra mesleki eğitime yönelecekler ile akademik liselere gidecek olanlar birbirinden ayrıştırılmalı ve bu oran gelişmiş ülkelerde oldu gibi yüzde 65/70 mesleki eğitim, yüzde 30/35 de akademik eğitim şeklinde olmalıdır.

Diplomanın artık bir işe yaramadığını çok acı bir şekilde deneyimledikleri için gençler de aileler de artık buna hazır.

Yeter ki akademik liseleri akıllı öğrencilerin gittiği ‘nitelikli okullar’, meslek liselerini de garibanların ve başarısız öğrencilerin gittiği ‘niteliksiz okullar’ olarak görmeyelim ve böylesi bir algı yaratmayalım!

Hele hele bunu devlet nezdinde ve Bakanlar düzeyinde asla dile getirmeyelim.

Her meslek onurludur ve her meslek içinde bulundukları zincirin en önemli halkalarından biridir. Bunu görmek ve anlamak için dünyanın en gelişmiş ülkelerine bakmak yeter de artar.

Haberin Devamı

Eğitim sistemimiz okul öncesinden doktoraya kadar sil baştan yeniden ele alınmalıdır.

Okul öncesi eğitimin zorunlu hale gelmesi nasıl ki olmazsa olmazlarımızdan biri ise doktora tezlerinin de akademik ünvan için olduğu kadar ülke kalkınması için de elzem olduğu noktasına gelmeliyiz.

Yanlışı yanlışla düzeltmeye kalkarak, sorunları halının altına süpürerek ya da günü kurtarmaya yönelik kararlarla geleceğe güçlü adımlarla yürüyemeyiz.

”Türkiye Yüzyılı” gibi büyük hedeflerimiz var ve bizi bu yolda hiç ama hiçbir şeyin sekteye uğratmasına izin veremeyiz.

Özetin özeti: İstersek neleri başarabileceğimizi, hadi gelin eğitim ve bilimde de gösterelim. Gösterelim ki “Türkiye Yüzyılı” yolculuğumuz çok daha görkemli hale gelsin.