Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Birkaç gündür üniver- sitelere yönelik yazılar yazıyorum. Yönetenlerden çıt yok. Ezilenler ve akademik yaşama gönül verenler ise feryat figan...
Seçim beyannamelerine bakıyorum, bilim politikaları adına tek satır görmek mümkün değil.
Oysa bilim toplumu olmadan refah toplumu olmamız mümkün değil ama bunu bile öngöremiyoruz.
Niye?
Çünkü bu yönde bir talep yok!
Hangi birimiz çıkıp da oyunun rengini, partilerin bilim politikasına göre belirleyecek?
Böylesi bir olasılık olmadığı için de politikacılar bu konuya kafa yormuyor, yormadıkları için de bilim gelişmiyor.
Bilimin olmadığı yerde ise kalkınma olmuyor.
Örneğin, yazılım sektörünün yıllık ekonomik hacmi yüzlerce trilyon dolarmış.
Peki, bizim bu konuda bir iddiamız ya da bu konuya kafa yoran milletvekili adaylarımız var mı?
Ara ki bulasınız...

Bilim niye gelişmiyor?
Bilim özgür ortamları sever. Altyapı ve kaynak gerektirir. Ama çok daha önemlisi motivasyon. O yoksa, gerisi hikâye...
Bilim yuvalarımızın geldiği noktayı görmek için birkaç iletiyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Abartılı bulanlar olabilir ama çok daha vahim durumların olduğunu da özellikle hatırlatmak isterim...
İşte onlardan ikisi:
“Türkiye’de üniversiteler hiçbir zaman evrensel bilimin dili olmadı. Bilimsel ahlak ve entelektüel dürüstlük konusuna dikkat edenler hep süründü. Rejimin ve iktidarların dalkavukçusu olanlar hep yönetti. Liyakat işe yaramadı veya az yaradı. Eskiden okumuş arzı istenen talebi karşılamadığı için bazen hak edenler üniversiteye girebiliyordu. Zamanla arz fazlalığı, liyakate göre girmeyi de zorlaştırdı...”

Reform şart!
“Reformun şart olduğunu, üniversitelerin darülfünuna dönüştüğünü yaklaşık 15 yıldır söylüyor ve yazıyorum.
- Siyasi ve ‘sözde’ uluslararası felsefi ve ulusal felsefi yaklaşımlar yükselmenizde birincil öncelik ise...
- Makale ve kongre konuşmaları ile size akademik CV yaratılıyorsa...
- Bilimde ilk olmak önemlidir, ikinci sıradaki birincinin yaptığını yorumlar şöyleymiş böyleymiş der, başka bir deyişle vagondur.
Biz buyuz... Bilim adamları, işadamları, siyasetçiler, işçi, köylü, sanatçılar çok iyi ise bu ülkeden olup bitenden sorumlular ev hanımları mıdır?..”

Bilim politikası şart
Bu konuda kabahatli aramaya hiç gerek yok. Dünden bugüne hepimiz kabahatliyiz. Bu yüzden dünü dünde bırakıp gelecek için ne yapacağız, onlara kafa yormamız gerekiyor.
Eğitim politikamız, insan gücü politikamız, kalkınma politikamız var mı ki bilim politikamız olsun diyenler çıkabilir. Haklılar ama bir yerden başlamak gerekiyor.
Şimdi Ankara’dan hemen birileri çıkar bunların zaten hepsi var, hem de kırk yıldır diye ahkam kesebilirler.
Doğru vardır ama sonuç da ortada.
Demek ki ya uygulanabilir politikalar ortaya koyamıyorlar ya da yeterince inandırıcı değiller. Yoksa bugün bu halde olur muyduk?
Özetin özeti: Bilim toplumu olmaya bugün karar versek bile meyvelerini ancak torunlarımız yer. Daha ne bekliyoruz ki?..