Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Uzaktan eğitimde boşuna telaşa kapılmışız. Her şey mükemmelmiş. MEB de YÖK de çok başarılıymış. Hatta Avrupa’dan, Amerika’dan bile daha iyiymişiz. Boşuna telaşlanmışız!..

Diyen kim? Ömrünü eğitime adayan, özel okulcu, içimizden biri. Keşke her şey onun dediği gibi mükemmel olsaydı.

Keşke bir de daha önce de mükemmel dediği konularda şimdi hangi noktadayız, onları görebilseydi!..

Moral, motivasyon elbette önemli. Ama saman alevi gibi gelip geçmemeli. Kalıcı olmalı. Her şeyden önemlisi de objektif olmalı.

Haberin Devamı

Geçenlerde Twitter’da bu yönde bir anket yapmıştım. Büyük katılım olmuştu ve yüzde 90, uzaktan eğitimin henüz oturmadığını ve sıkıntılı olduğunu söylüyordu!

Ortada yanılan ya da abartan birileri var ama kim?..

Motivasyon 

Bir öğretmenimiz soruyor: 

“Uzaktan eğitimde, öğrencisinin kalem tutan elini, soru soran gözünü göremeyen öğretmen, derse motive olabilecek mi?” 

Evet demek mümkün değil. Öğretmenin motive olmadığı bir ortamda sağlıklı eğitimden söz edilebilir mi? 

Buna da evet demek mümkün değil! 

Hele ki bir de 8 ve 12’lerin dışında, diğerleri unutulduysa!..

Uzaktan ya da dijital eğitimin yüz yüze eğitimin yerini tutması mümkün değil. 

Elbette yararlanılması gerekir ama onu kalkıp da örgün eğitime alternatif gibi görür ya da gösterirseniz, sonuç tam bir felaket olabilir!..

Şu günlerde, sınavlara hazırlık için sadece 8 ve 12. sınıfları konuşuyoruz. 

Peki ya diğerleri, sınav yoksa, eğitim yok mu? 8 ve 12. sınıflar önemli de diğer sınıflar önemsiz mi? 

MEB, YÖK ve ÖSYM eğitimi ciddi alıyorsa, sınavlarda tüm sınıfları kapsama alanına almalı ama bu dershaneye bağımlılığı ve öğrencilerin sırtındaki yükü daha da artıracak şekilde olmamalı.

Çocukların çocukluğunu, gençlerin de gençliğini yaşayamadığı süreçler sonrasında, kimin ne elde ettiği, neleri kaybettiği keşke çok daha iyi irdelenebilse! İşte o zaman kafalar dank edecek ama nerdeee...

MEB bu kadarını düşünüyor olsaydı, 8 ve 12’ler konusunda bu kadar ısrarcı olmazdı! 

Görünen o ki onların önceliği de sadece ve sadece sınavlar.

Sanki okullar dershane, sanki Temel Eğitim Kanunu’nun çocuklarımıza kazandırılması gereken onlarca hükmü yok!..

Haberin Devamı

Sınav odaklı eğitim

Lise, üniversite giriş sınavını ya da KPSS’yi kazanamayan milyonlarca çocuğumuz, gencimiz adeta enkaz halinde. Diğer sınavlarda da durum farklı değil!

En basit konuda bile kâr/zarar hesabı yapılırken, eğitimde neden böyle bir değerlendirme yapılmaz, anlamak mümkün değil!

Kaldı ki eğitimde, tek çocuğumuz bile feda edilmemeli. Çünkü her çocuğun başarılı olabileceği bir alan mutlaka vardır. 

Peki, sınavlar bunu yapıyor mu?..

Okullar açılmasın mı?

Okullar açılsın mı, açılmasın mı?

Eğitim yüz yüze mi olsun yoksa uzaktan mı olsun?

Böylesi kısır tartışmaların ötesine geçip ne olur, biraz da eğitimin içeriğini ve sonuçlarını konuşalım!

Almanların bir sözü var:

Son iyiyse, her şey iyidir!

Bizde de benzeri çok fazla atasözü var.

Peki, sonuçlara baktığımızda, günün sonunda, yani öğrenciliğimiz sona erdiğinde, kaçımız aldığı eğitimden mutlu?

Kim aldığı puanların ve diplomaların ötesinde hangi yetkinlikleri kazandı?

Haberin Devamı

Bütün bunlar hayatı ne kadar kolaylaştırıyor ya da hiçbir işe yaramıyor?

Eğitim ve bilimin birinci önceliği, soran, sorgulayan, doğruyu arayan, üreten, milli ve evrensel değerlerle donatılmış vizyoner bir gençlik yetiştirmektir! 

Bunu ne kadar başarabiliyoruz? Çok daha önemlisi, bunu ne kadar istiyoruz?

Şapka düşmeli ve kel artık görülmelidir...

Bunu çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için istemeliyiz. Yoksa, mutsuzluklarıyla yüz yüze geldiğimizde hiçbir mazeretimiz olamaz!..

Özetin özeti: Eğitim yeniliklere açık olmalı ama özünden de uzaklaşmamalı!..