Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

YÖK’ün 150, 180 barajını sıfırlaması görünen o ki daha uzun süre tartışılacak. Doğrular, konuya kimin nereden, nasıl baktığına göre değişiyor.

Bu yüzden kesin yargıya varmak yerine gelişmeleri izlemek sanki en doğru olanı olacak, artıları ve eksileri de zamanla çok daha net görülecek.

Bu noktada en büyük yararı olduğu kadar, en büyük zararı da vakıf üniversiteleri görecek.

Ortak noktaları o kadar farklı ki hepsini aynı kefeye koymak hataların en büyüğü olur.

Gerçek anlamda vakıf üniversitesi olan bir elin parmaklarını geçmez.

Haberin Devamı

Bir kısmı özel/vakıf karışımı. Çoğunluğu da adı vakıf olsa da özel üniversite gibi.

Kamuoyundaki algıları da zaten bu yönde. Halk arasında bu gruba girenlerin hemen hepsine özel üniversite gözüyle bakılıyor.

Kimileri özel okul ya da dershaneden dönme yüksek lise, kimilerine de apartman üniversitesi benzetmesi yapılıyor.

Kontenjanlarını tümüyle dolduranların sayısı çok az. Çoğu, yarısını bile dolduramıyor.

Barajlar kalktığında en çok sevinen onlar oldu. Çünkü parası olup da barajı aşamayanlar, onlar için bir anda potansiyel “müşteri” oldu.

İşte bu yanlış algıyı yıkmanın yolu, kaliteden yana tavır almaktan geçiyor.

YÖK Yasası’na göre, barajlar varken de, şimdi de, o barajları yeterli görmeyip daha üst barajlar belirlemek mümkün.

Örneğin tıp ve mühendislik barajlarını yeterli görmeyip daha üst barajlar belirleyebilecekleri gibi 0.5’lik yani yarım soruluk barajı “gülünç” bulup bunu, 50, 60 hatta 100 nete yükseltmeleri mümkün.

İşte bu noktada üniversiteler arasındaki derin farklılıklar ortaya çıkar ve parası olup da puanı olmayanlar 0.5’lik üniversitelere gider, kaliteden yana olanlar ise kendi standartlarına göre çıtayı yani barajı yükselterek farklı bir yol izleyebilir.

Yerleştirme kılavuzu açıklandığında, her üniversitenin belirleyeceği kendine özel baraj puanları turnusol kâğıdı gibi her şeyi apaçık ortaya çıkartacaktır.

Düne kadar 150, 180 barajını yeterli bulmayıp, yükseltilmesi için Ankara’ya baskı yapanların şimdi barajların sıfırlanmasına seyirci kalmanın ötesinde kabullenmiş olmaları, enteresan hem de çok enteresan bir tavır olur.

Haberin Devamı

ABD’de farklı değil

Her üniversitenin aynı standartta olması her ülke için mümkün değil. Almanya, Fransa gibi ülkelerde üniversiteler arasında derin uçurumlar yok ama Amerika benzeri ülkelerde ne ararsanız var.

Dünyanın en iyi üniversiteleri gibi parayı bastıranın diploma aldığı üniversiteler Amerika’da da var. Bu kimseyi de rahatsız etmiyor çünkü bizde olduğu gibi hepsi aynı kefeye konulmuyor!

Daha da önemlisi, hangi üniversiteye nasıl girdiğine ya da hangi donanımla mezun olduğuna bakmıyor ama kamusal sorumluluğu olan meslekler için yeterlilik sınavı var. Ve o yeterlilik sınavını aşmadan o meslekleri ifa edemiyorsunuz.

O da yetmiyor, beş yılda bir yeterliliğinizi değişen dünya düzenine ve meslekteki gelişmelere göre yeniden tazelemeniz gerekiyor.

Yeterlilik sınavı bizde de çok konuşuldu ama arkası bir türlü gelmedi. Şimdi ise adeta zorunluluk oldu.

Üniversitelerimizi ve verdikleri diplomanın saygınlığı korumak için bunu acilen yapmak zorundayız.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her fırsatta dile getirdiği görüşler de hep bu yönde. O çıtayı yükseltin dedikçe, birileri nedense hep ters anlıyor!..

Özetin özeti: Eğitim, günü değil, geleceği kurtarma sanatıdır. Ne olur artık bunu anlayalım.