Zor koşullarda, sızlanmaya bayılırız. Ama asıl başarı, o zor koşullarda kazanılan başarıdır. Kimileri, yerim dar oynayamam diyen gelin gibi mazeret üzerine mazeret üretirken, kimileri o en zor koşulları bile başarı ve mutluluğa dönüştürebiliyor.
Aşağıdaki satırları, üniversite adayları, üniversite öğrencileri ve anne babalar başta olmak üzere, en zor koşullarda bile hedefe ulaşmanın mümkün olabileceğine inanan herkesin okumasını öneriyoruz..
Şartlar zordu ama mutluyduk
“Ben Gizem Sözkesen. ODTÜ KKTC Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Programı’ndan henüz mezun oldum. 24 Haziran’da yayımlanan, ‘ODTÜ KKTC göz kamaştırıyor ama?’ başlıklı yazınızı okudum. Gözlemlerinize, o okuldan mezun olmuş biri olarak deneyimlerimden yola çıkarak eklemeler yapmak isterim. Eğitim kalitesi kısmına yaptığınız yorumların yanı sıra ben başka kazanımlardan bahsedeceğim.
ODTÜ KKTC Kampüsü, Güzelyurt şehrinin ıssız bir tepesinde bulunduğundan dolayı çok fazla sosyal imkân sunan bir üniversite değil. Bunun yanı sıra, daha çok yeni ve etrafında bu şartları olanaklı kılacak imkânlar da henüz mevcut değil. Bu sebeple kolları öğrenciler sıvar. Okul da buna elinden geldiğince destek olur. Siz bir şeyler yapmaya uğraşırsınız, siz fikirler üretirsiniz arkası gelir. En sonunda ortaya çıkan imkânlar sizin emeğiniz sonucu oluşmuş olur. Onu benimsersiniz. Bu size değişim olasılığını öğretir. Koşulları olduğu gibi kabullenmeyi değil, gerektiğinde değiştirilebileceğini ve bunun beraberlikle mümkün olabileceğini gösterir. İlerleme ve gelişmenin yolunun kabullenmekten ziyade sorgulamak ve gerektiğinde karşı çıkmak olduğunu öğretir. Böylece okul gelişirken siz gelişirsiniz, değişirsiniz. Okula kattıklarınızla o daha büyür, siz daha çok öğrenirsiniz. Beraber gelişirsiniz. Beraberliğin yarattığı sonuçlar karşısında şaşıp kalırsınız.
Kendimizi keşfettik
Her şeyi kategorize etmemeyi, yakınmaktan ziyade, mekânın güzelliğini keşfedebilmeyi öğrenirsiniz. Beraberce yaşamayı, eğlenmek için çok da şeye ihtiyaç olmadığını anlarsınız. Biz kendimiz ürettik eğlencemizi. Bir avuç insandık ama her gün ayrı sohbet ettik, ayrı tat aldık. Kendimizi keşfettik. Denize varmış olmanın coşkusuyla kumsala uzattık ayaklarımızı, portakal topladık torbalarca, sıkıp içtik karın ağrısından ölene kadar, hellim kızartıp Kıbrıs pidesinin içine koyup yedik, eşsiz lezzetteki mezelerle doldurduk karnımızı, akşamları okul yanındaki Kalkanlı köyündeki bakkallara giderek saatler geçirdik, yemekten sonra alacağımız dondurma için heyecanlanır hale geldik. Vadide yürürken bir bank bulup boyadık heyecanla. 76 model hacı muratla adayı keşfe çıktık. Hiçbir ülke sınırına dahil olmayan ara bölgeye gittik, anlam veremedik, şaştık, tartıştık. Akşam çay demleyip kestane yedik bazen. Beraber olmayı sevdik biz. Mekânın has güzelliğini keşfettik; böylece birbirimizi keşfettik.
Özgürlüğü yaşadık
İhtişam ayrıntıdır ama o olmadan diğerleriyle yetinmeye çalışmak da zordur. Bu okul bunu öğretir; bu şartlarla eğlenmeyi, bazen yetinmeyi, bazense yeni şartlar yaratmayı ve olanın farkına varmayı. Orada kimse kapısını kilitlemez, sürekli cüzdanını, çantanı takip etmezsin, bisikletini bağlamazsın, hava kararınca dışarı yalnız ve korkusuz çıkabilirsin saat kaç olursa olsun. Bilirsin ki bir şeycik olmaz. Güvendesindir. Böyle bir özgürlük duygusunu tattınız mı hiç?
Dışarının ihtişamına göre orası oldukça katıksız, sade, hiç boyasız. Binalarının topukluları da yok, yüksek binalar gibi onları giyerek gökyüzüne ulaşmaya çalışmazlar. Gökyüzü gerçek rengindedir, ışıklarla bezenmiş yerlerdeki gibi simsiyah değil; kadifemsi gri. Gökyüzü yanınızdadır adeta, elinizi uzatsanız dokunabilirmişsiniz gibi?
Alternatif dünya yarattık
Olmak ile olmamak arasında kalmış, varlığı bile kabul görmemiş, belirsizlik içinde kalmış bir yerde bulundunuz mu hiç? Belirsizlik nasıl bir duygudur bildiniz mi? Ne olduğu yere ait olabilmiş ne de başka yere gidebilmiş insanlar tanıdınız mı? Bu nasıl bir his hiç düşündünüz mü? İkiye ayrılmış bir adada belirsizlik içinde yaşamak nasıl bir his sordunuz mu? Yoksa yalnızca yargıladık mı anlamaya çalışmadan? Süslemeye hacet olmadan yaşamayı öğrenmekti burada geçirdiğim beş yıl. Biz burada sınırları aşarak kendimize alternatif bir dünya yaratmaya çabaladık. Sonra, kendi potansiyelimize şaştık...”
Özetin özeti: Her koşulda başarılı ve mutlu olmak mümkün. Yeter ki buna inanın!..