Yazarlar Alaska - İstanbul, deprem yalanları

Alaska - İstanbul, deprem yalanları

07.06.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Alaska - İstanbul, deprem yalanları

Alaska - İstanbul, deprem yalanları


       Limanda demirlemiş gemiler bir anda kentin içine giriyor. Çünkü, liman kayboluyor. Yollardaki asfaltlar bir anda ayakta kalabilen evlerin çatısına çıkıyor. Çünkü, ortada yol kalmıyor.
      
Alaska, 1964... 20. yüzyılın en şiddetli depremi Alaska'yı vuruyor. 9.2 şiddetindeki deprem, tam yedi dakika sürüyor. Ne liman, ne yol, ne bina, ne santral bırakıyor. Yıkım, binlerce insanın yaşamına mal oluyor.
       17 Ağustos 99 depremiyle birlikte, Türkiye'de yeni bir sendrom hepimizi sarıyor. Daha önceki yıllarda benzer şiddet ve yıkımdaki depremler, bizde gelip geçici etkiler yaratıyor. Ama, 17 Ağustos bir milat gibi hayatımızın parçasına dönüyor. İlk kez, 17 Ağustos'ta bilinçlendiğimizi sanıyoruz.

Hani, ne yaptık?..

       Ancak, bu sadece bir varsayım. Çünkü, daha sonraki gelişmeler o bilincin boş halkalarıyla dolu.
       Deprem, en zayıf yanımız. Hem psikolojik, hem de deprem sonrası için somut çalışmalar olarak. Ayrıca, depreme hazırlık açısından en çok yalan söylediğimiz yönümüz.
       O ilk hızla, okullara deprem dersleri koyuyoruz. Şimdi çoktan unutulmuş. Ne işe yarayacaksa, Deprem Konseyi kurulması kararı veriliyor. Aradan on ay geçmiş, ortada deprem var, konseyi henüz askıda!..
      
Arada Anadolu'nun ve dünyanın değişik yerlerinde depremler birbirini izliyor. İki gün önce Endonezya'daki deprem hepimizi rahatsız ediyor.
       Herkes "acaba" diye sorarken, dün Ankara ve Çankırı sallanıyor. Tüm Türkiye yeniden deprem sendromuna giriyor. Çok doğal.

"7.5 - 7.7 arasında, iki dakika"

       Bilim adamlarına göre, "her an, her şey mümkün." Özellikle de, İstanbul depremin ağzında. Ama, bu 17 Ağustos'tan beri hep söyleniyor.
       Dün dünya çapındaki bilim adamlarından Prof. Celal Şengör'e soruyorum. Şengör:
       "Çankırı ve Ankara depremi rutin olay. Öd patlatacak bir şey yok. Orta boy bir deprem."
       Ve sonra asıl dikkat çektiği nokta:
       "İstanbul'a hazırlıklı olmak gerek. Otuz yıl içinde, ama ne zamansa, fakat mutlaka, İstanbul bir deprem yaşayacak. 7.5 ile 7.7 arasında ve iki dakika sürecek bir deprem. Yıkımı çok acı olacak."
       Göz göre göre, zaman otuz yıla doğru yol alıyor. Hazin, ama gerçek, Tuzla'dan başlayarak, tüm o kıyıyı tarıyor ve Halkalı'ya uzanıyor. Birinci köprünün Karadeniz tarafını değil, Marmara tarafını etkileyecek biçimde.
       17 Ağustos'la birlikte, Türkiye bu tartışmaları yoğun biçimde izliyor. Halkın dünkü çırpınması bunun ürünü. Ama, ne yazık ki, ne devlet, ne belediyeler, ne de halk üzerine düşeni yapıyor. Depremi değiştirmek mümkün değil, ancak hasarını en aza indirmek mümkün. Şu ana kadar, kimde var bu çaba?..


Yazara E-Posta: ydogan@milliyet.com.tr