Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Denizlere doğru akan ırmakların kenarlarında, kışın son ayı şubatta beyaz-sarı renkleriyle gün yüzüne çıkmaya başlar nergis. Altından bir kadehe benzer, kokusu kendisine rehberlik eder.

Kış mevsiminin son ayı şubatta, tabiat ananın kucağından denizlere doğru akan ırmakların kenarlarında, nergis çiçekleri beyaz-sarı renkleriyle gün yüzüne çıkmaya başlar. Kokusu kendisine rehberdir nergisin. Helen (Yunan) mitolojisinde son derece ilgi çekici bir anlatıda; kendisine âşık, kendini beğenmiş kişiliklere sembol olur nergis çiçeği. Ona yüklenen bu anlamların yanında özellikle kadehe benzetilen şeklinden ötürü Divan Edebiyatı’nda da en az gül, sümbül ve lale kadar şiirlerde açmıştır.

Haberin Devamı

Nergis, ırmak ilahı Kephissos ile su perisi Liriope’nin çocuğudur. En az Eros kadar güzel, Apollo kadar da çekicidir. Mitolojinin hayal dünyası sözler bütünü olan mitoslarına göre Ekho adlı bir kız, Narkissos’a âşık olur. Ekho’nun aşkına cevap vermemekle kalmayıp kibirli davranışlarıyla Ekho’nun kalbini kıran Narkissos’a tanrılar kızar ve onu bir gün su kenarında suretine bakarken kendisine âşık ederek lanetlerler. Suya aksetmiş yüzüne bakakalır ve oracıkta boynu suya bükük şekilde bir çiçeğe dönüşür. Bu anlatıdan dolayı kendini beğenmiş, kibirli kişilere “Narsist” denilecektir.

Altından bir kadeh

Bahar tasvirlerinde

Divan Edebiyatı’nda “gül, bülbül, lale”, soyut kavramlarla ilişkilendirilir, ancak nergis soyut kavramlarla ilişkilendirilmemiştir. Bahar tasvirlerinde kullanılsa da özellikle çiçeğin sarı rengi ve kadehe benzetilen şeklinden ötürü “altın kadeh” olarak şiirlerde yer bulmuştur:

“Bu devr nergise bir gün piyale (kadeh) sunmak ile

Geçirdi ders i numaralar ile ömrünü mahmur”

(Açıklaması: Bu felek nergise yalnızca bir gün kadeh sunarak onun bütün ömrünü baş ağrısı gibi mahmur geçmesine sebep oldu.)

“Gözlerim cüyu kenarında ahbabı yaşımın

Oldu aks ı ruh ı zerd ile ser asker nergis”

(Açıklaması: Gözlerimin ırmağının kenarında gözyaşımın kabarcığı, sarı yanağın yansıması ile bir baştan bir başa nergis olmuş.)

Altından bir kadeh

Adonis macunu

Haberin Devamı

İster karşılıksız ister kavuşulamayan türden bir aşk olsun, çiçekler aşkın her hikâyesinde sembolize edilmişlerdir. Bunlardan biri de anemon çiçeğidir. Aşk tanrıçası Afrodit, Anadolu’muzun ilkbahar tanrısı Adonis’e âşık olur. Lakin sevgilisiyle buluşacağı, kavuşacağı zamanı heyecanla beklerken yemyeşil Lidya ovalarının ortasında aniden ortaya çıkan bir domuz, Adonis’i öldürür. Gözlerinin önünde kan revan içinde kalan sevgilisi Adonis’in cansız bedenini kolları arasına alır. Adonis’in dökülen kanları topraktaki bir tohuma su olur ve anemon çiçeği, sözüm ona mitolojiye göre yetişiverir. Akabinde her yıl ilkbahar mevsiminde ortaya çıkan anemon çiçeği, ilkbahar tanrısının yeniden doğduğuna delil olarak gösterilir. Ve sonbaharda tabiat ananın bir kez daha uykuya dalması, ölümü üzerine bir yıl tamamlanmış sayılırdı.

Günümüzde Manisa civarı, Antik Çağ’da Lidya bölgesinin merkezidir. Ve Lidyalılar, ilkbahar tanrısı Adonis’in her ilkbaharda anemon çiçeği gibi doğumuna bir ritüel gerçekleştirirlerdi. Spil Dağı’nın eteklerinden anemon çiçeği dâhil tüm çiçeklerin toplanması sonucu elde edilen bir macun, Adonis adına düzenlenen festival boyunca yenilirdi. Böylece Tanrı Adonis’in ölümsüzlüğüne bir nebze olsun katılım sağlanıyordu. Yüzyıllar sonra aynı bölgede bu Adonis macunu, mesir macunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu, aynı coğrafyada farklı gelenek ve kültürlerin bir ritüeli devam ettirdiklerine dair ilgi uyandırıcı bir örnek olarak düşünebiliriz.

Haberin Devamı

Çiçeklerle sohbet

Azerbaycan edebiyat dünyasının önemli şairlerinden Nigar Refibeyli, çiçeklerle sohbet eden şair olarak bilinir. Bir şiirinde şöyle der:

Nergislerin gözü yaşla dolduğunda

Menekşeler bakıp gam ile dolanda

Karanfilin gözü yolda kaldığında

Yasemenler saçlarını yolar, neyleyim.