Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Soba sohbet çemberi yaratır. Sıcaklığı bedeni ısıtır, görüntüsü ruhu hafifletir. İçinde yanan odun sesleri ninni gibi gelir, üzerine konulan kestaneler ise kabuklarını kızara kızara açınca sohbete lezzet verir.

Ateşin bulunması insanoğlunun karanlıklara karşı korkusunu yenmesinin yanı sıra çiğ yiyecekleri pişirmesine ve nihayetinde de ısınmasına olanak verir. Eş deyişle doğadan kültüre geçiş ateşin bulunmasıyla başlar. Ateşin yaydığı ısı, Mezopotamya denilen antik bölgede ilk merkezi devleti kuran Akad İmparatorluğu saraylarının ısıtılmasında işlevsel bir sistemin oluşmasına yol açar. Ateşin suyu ısıtmasıyla elde edilen buhar ise hamamların ortaya çıkmasını sağlar. Buna “Hypocaust (Hipokaust) sistemi” denir ve alttan merkezi ısıtma esasına dayalı bu sistem bir Roma icadıdır. Hamam mimarisinde ısıtma, saray mimarisinde ise ısınma amaçlı sistemler, Osmanlı’ya Romalılardan geçer. Osmanlı sivil, askeri ve dini mimarisinde ısınma, 19’uncu yüzyıla kadar ağırlıklı olarak ocak ve mangal ateşi sayesinde elde edilir.

Haberin Devamı

Isınma denilince akla elbette şömine ve soba gelir. Soba, Macarca “szoba”, çiniden yapılan ev anlamına gelir. Ve Türkçemize soba olarak girmiştir. Fatih Sultan Mehmet ile başlayan ve Sultan Abdülmecit dönemine kadar sürekli binalar eklenerek kullanılan Topkapı Sarayı’nda ısınma, alçı, çini, bronz ve pirinç ocaklar sayesinde sağlanırdı. Ocakların yanı sıra mangalların da kullanıldığı bilinmektedir. Hatta mangalların taşınabilirliği, geleneğimizde önemli bir yeri bulunan kahvenin, her mekânda pişirilebilmesine imkân tanımıştır. Ocaklar ve mangallar, Topkapı Sarayı’ndan sonra Çırağan ve Beylerbeyi saraylarında da kullanılmıştır.

Dolmabahçe’nin çini sobaları

Sultan Abdülmecit tarafından inşa ettirilen Dolmabahçe Sarayı’nda ise artık karşımıza şömineler ve çini sobalar çıkar. Özellikle Muayede Salonu ve yabancı elçilerin kabul edildiği Süfera Salonu’nda şömineler kullanılmıştır. Çünkü şömineler çabuk ısı verir ve salon kullanıldıktan sonra da ısının odada kalmasının önemi yoktur. Salonların dört bir köşesine yerleştirilen şömineler, kristal, mermer ve porselen işçiliğinin en nadide örnekleridir. Öte yandan Mabeyn Salonu’nun altına yerleştirilen ocaklardan elde edilen ısıtılmış hava, künk adı verilen kanallarla salonun altını da ısıtmaktadır. Bir anlamda yerden ısıtma sistemi görülmektedir.

Haberin Devamı

Sıcak bir kış sohbeti

Anadolu’yu ısıtan sobalar

Sarayın Harem bölümünde padişah ve ailesi, günlük hayatlarını sürdürdükleri için ısının en uzun süreyle muhafaza edilmesi gerekmekteydi. Bu nedenle Harem’de çini sobalar ve mangallar kullanılmıştır. Sultan Abdülmecit zamanında Dolmabahçe Sarayı’na, özellikle Avrupa’dan sobalar alınır. Dolmabahçe Sarayı koleksiyonunda bulunan, ancak uzun zamandır bakımı yapılamayan çini sobalar titiz bir çalışmayla onarılmakta, temizlenmektedir. 2005 yılından günümüze kadar yaklaşık 60 adet soba, tekrar ilk yapıldıkları gibi görkemli, zarif, alımlı hallerine kavuşturulmuştur. Buna ilaveten gerçek anlamda çini soba hayranı ve düşkünü olan Sultan Abdülhamit’in kullandığı Yıldız Sarayı’nda da sanat değeri yüksek pek çok çini soba vardır. Her biri, gerek işçilikleri gerekse de tasarımlarıyla saray koleksiyonunun en nadide örneklerindendir.

Haberin Devamı

Anadolu sivil mimarisinde de birçok köşk, kasır ve konaklarda kullanılan ocak, mangal ve şömine örnekleri günümüze kadar korunarak gelebilmiştir. Özellikle Çarlık Rusya’sı mimarisinin ağır bastığı Kars’ta, pek çok yapıda “peç” adı verilen çini şömineler karşımıza çıkmaktadır.

Soba sohbet çemberi yaratır. Sıcaklığı bedeni ısıtır, görüntüsü ruhu hafifletir. İçinde yanan odun sesleri ninni gibi gelir, üzerine konulan kestaneler ise kabuklarını kızara kızara açınca sohbete lezzet verir. Kestane ve mısır, sobanın ikramı olan mezelerdir. Kuzinesine geceden bir sıcak elin bıraktığı patatesler, yeni günün ilk ışıklarıyla bu defa o elin sahibi annelerimizce bizlere ikram edilir. Kestane, mısır, geceden kalan patates, tereyağı soğan birlikteliği ise gündüze aktarılan sıcaklığı hâlâ hissedilen rutinlerimizdi bir zamanlar.