Ali Eyüboğlu

Şahan Gökbakar’ın sinemada uyguladığı taktik bana çok tanıdık geldi. “Recep İvedik”, “Turist Ömer”in izinden gidiyor

Şahan Gökbakar şimdiye kadar kaç film çekti? 2008’de “Recep İvedik”, 2009’da “Recep İvedik 2”, 2010’da “Recep İvedik 3” ve 2012’de de “Celal ile Ceren”i çekti. “Recep İvedik” serisinin ilk filmini 4.301.693, ikincisini 4.333.144, üçüncüsünüyse 3.325.915 kişi seyretti.
Şahan Gökbakar’ın “Recep İvedik”i değil de “Celal”i oynadığı son filmi “Celal ile Ceren”in gişesi ise 2.853.628’di... Düşük bir rakam mı bu? 2012’de vizyona giren 100 film arasından gişede ikinci olan bir film için, “İyi iş yapmadı” demek haksızlık... Ancak şovmenin “Recep İvedik” serisinin gişeleri ve de 2012’de 3.744.836 kişiyle 2012’nin en iyi gişe yapan Cem Yılmaz’ın “CM101MMXI Fundamentals” filmiyle mukayese ettiğiniz zaman, ibre düşüşte...
Galasından sonra da yazmıştım, “Celal ile Ceren”i ben sevdim ama ‘Recep İvedik’çileri kesmez bu” diye... Nitekim öyle oldu.
Hal böyle olunca da Şahan Gökbakar mecburen döndü yine “Recep İvedik”e...

“Recep İvedik” Maldivler’de

Şarkıcı Berkay’la bir AVM’nin bebek odasının önünde fotoğraflanan futbolcu Caner Erkin’in eşi Asena, olay hakkında birbiriyle çelişen açıklamalar yaptı. İşte Erkin’in savunması ya da açıklamaları

Öncelikle Günaydın’ı ve FB’li futbolcu Caner Erkin’in eşi Asena ile şarkıcı Berkay’ı Akmerkez’de çeken muhabiri kutlamak, ardından da olay hakkında tarafların birbiriyle çelişen açıklamalarını sıralamak istiyorum. Önce Asena Erkin’in savunması ya da açıklamaları.
Asena Erkin, Milliyet Cadde’den İlknur Taş’a, “Bu fotoğraf 4 ay önce çekildi. Ayrıca orası tuvaletin önü, bebek odası değil. İş için bir araya gelmiştik. Ortada bir ihanet yok. Ben daha o gün olayı anlatmıştım. Caner her şeyimi biliyor. Haberi görünce ikimiz de şoke olduk. Böyle bir şey olsa Akmerkez’de mi buluşuruz?” dedi.
Aynı Asena Erkin, Hürriyet Kelebek’ten Büşra Bozok Aytek’e şunları söyledi:
“Bir kere bebek odasında yarım saat kaldığımız doğru değil, tuvaletten çıkıyorum. Üstelik fotoğraf da yeni değil, temmuz ayında çekilen bir fotoğraf. Neden şimdi kullanılıyor, anlamadım. Evli ve çocukluyum. Sinirlerimiz bozuldu. Berkay sadece iş yaptığım biri. Ona yeni kıyafetler hazırlıyordum. O gün de bunları konuşmak

Pazartesi gecesi yayınlanan “Burada Laf Çok”un konukları Lerzan Mutlu, Murat Özarı ve Erhan Yazıcıoğlu’ydu. Üç ismi peş peşe sıraladığımızda sohbetten sosyal medyaya malzeme verecek en favori isim kim? Tabii ki Lerzan Mutlu. Ama öyle olmadı

Kolay beğenenlerden değilim... Huyum kurusun, değil yarıya kadar, yüzde 90’ı dolu bir bardağın nedense boş olan yüzde 10’luk bölümü takılır gözüme. Herkesin, “ağzına kadar dolu” diye baktığı bir bardakta “boş yer” aramanın manası ne? Estirilen rüzgarda yelkenleri şişirip, arkana bile bakmadan yol almak varken “Durun bir dakika, şöyle bir eksik var bu işte” demek niye? Huy işte... Beşikten mezara kadar hep seninle. Bütün bunları niye mi anlattım? Şunun için...
Mesut Yar, Beyazıt Öztürk ve Okan Bayülgen gibi birbiriyle alakasız, hatta çoğu kez o yayında tanışan konuklarla “Biri olmazsa, ötekiyle reyting alırız” mantığıyla yapılan ve sohbetin daldan dala sıçradığı programların izleyicisi değilim.
Bu programların konukları hep, muayenehanede karşısına dizildikleri doktorun, “Senin neyin var?” demesini bekleyen hastalar gibi gelir bana. Ne hasta tam derdini anlatabilir böyle durumlarda ne de doktor doğru teşhis koyabilir. Kırk yılda bir

“Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” olan 25 Kasım’da “Kadına Yönelik Şiddeti Durduracağız Platformu”nun kamuoyuyla paylaştığı rakamlar korkunç

10 ayda cinayete kurban giden kadın sayısı 189... Her ay ortalama 19 kadının kocası, sevgilisi ya da akrabaları tarafından öldürülmesi ne demek?
2013’teki kadın cinayetlerinin sebeplerine bakar mısınız?
* Ayrılık, boşanma: Yüzde 29
* Kadının hayatına dair bir karar vermek istemesi: Yüzde 24
* Kıskançlık: Yüzde 21
* Ekonomik sebepler: Yüzde 9

Acun Ilıcalı’nın TV8’i satın almasından sonra kanalda hangi yapımların ve çalışanların işine son verildiği haberleri “Çin işkencesi”ne dönüştü. Ilıcalı, Acun Medya’dan getireceği 150 kişilik ekibiyle devam edecek. Buna rağmen üç yapımla dört ekran yüzünün kalmasını istedi

Acun Ilıcalı’nın TV8’i satın almasından sonra kanalda hangi yapımların ve çalışanların işine son verildiği haberleri “Çin işkencesi”ne dönüştü adeta... Hergün bir haber çıkıyor medyada. Oysa TV8’de neler olacağı günler öncesinden belliydi.
Çünkü Ilıcalı, daha başından açıkladı TV8’i alınca ne yapacağını: “TV8’de haber, tartışma, spor, dizi ve film değil, Acun Medya’nın yapacağı yarışmalar, şovlar olacak.”
Satış sırasında taraflar arasındaki anlaşma uyarınca
MNG Holding, bazı birimlerdeki bazı elemanlar hariç tüm çalışanları çıkarıp, tazminatlarını ödeyecek, Ilıcalı, TV8’in yayınlarını Acun Medya’dan getireceği 150 kişilik ekibiyle sürdürecek. Buna rağmen üç yapımla dört ekran yüzünün kalmasını istedi Acun Ilıcalı.
“Bay Tahmin”i hazırlayıp sunan Murat Özarı ile Fikret Engin’i tutmakla yetinmedi Ilıcalı, gece geç saatlerde yaptıkları programın saatini öne aldı ve sayısını da ikiye çıkardı.
TV8’de

Show TV gibi yıllarca zirveye oynamış bir kanalın bugün bulunduğu nokta içler acısı…
Yeni yayın döneminin başladığı Eylül ayı gibi Ekim ayında da bazı kulvarlarda beşinci, bazılarında altıncı olan Show TV kanaatim o ki artık dibi gördü…
Türkiye’nin başka şehirlerini bilmiyorum, ama kısa bir süre öncesine kadar İstanbul’un her yanında “Show başlıyor” ilanları asılıydı.
Buna rağmen kanalın reytinglerinde kayda değer bir sıçrama olmadı, çünkü Show TV yönetimi henüz seyircisini eskiden olduğu gibi çekecek dizi ve yapımları ekrana getiremedi.
TNS’nin verilerine bakınca gördüğüm o ki, 100 seyirciden neredeyse 90’ı Show TV’yi kumandasından çıkardı…
Kanalın 100 seyirciden 10’u, 12’sini ekran başına çeken yapımı o kadar az ki!
Show TV gibi majör bir kanalın “Benim İçin Üzülme”, “Pis Yedili” ve Ana Haber dışında 10 share’i aşan yapımının olmaması düşündürücü.

AK Parti İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın anlattıklarından anladığım o ki, hazırlayıp sundukları “Uyuşturucuyla Mücadele Yeni Yasa Teklifi” kabul edilirse, “Sadece İçiciyim” diyenler artık yırtamayacak

Uyuşturucu operasyonlarında gözaltına alınan ünlülere dair şöyle bir algı var hepimizde: Polisin, aylarca süren teknik ve fiziki takip sonunda adeta davul zurnayla ön kapıdan gözaltına aldıklarını, yargı salıveriyor arka kapıdan. Neymiş? “İçicilik” ceza gerektiren bir suç değilmiş!
“Satıcı” ya da “tedarikçi”yi cezalandıran hukuk sistemi şimdiye kadar adeta ödüllendiriyordu bu sistemin son halkasını...
Bir şeyi satmak ciddi cezaları gerektiren bir “suç”sa, bu kirli çarkın son halkası ki onlar olmasa zaten böyle bir ticaret söz konusu olmaz yani keyfini süren niye ceza almaz?
Dün sabah TRT Haber’deki “Özel Gündem”de AK Parti İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın anlattıklarından anladığım o ki, hazırlayıp Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundukları “Uyuşturucuyla Mücadele Yeni Yasa Teklifi” kabul edilirse uyuşturucu cezaları ağırlaştırılacak. Ve hepsinden önemlisi “Sadece içiciyim” diyenler artık yırtamayacak.

AHMET KAYA GiBi ‘YÜREKLi TELEViZYONCU’ ARIYORUM

A

Söğüt ağacının dalları gibidir bazıları... Konjonktür değişince iktidara tutunmak için yaptıkları açıklamaları duydukça acıyorum hallerine...

İktidar gücü ellerindeyken rüzgarın istedikleri yönde esmesini sağlayanların makam ve koltuk gidip, konjonktür değişince iktidara tutunma adına yaptıkları açıklamaları duydukça acıyorum hallerine...
Dün Ahmet Kaya’ya çatal kaşık atıp, yuh çeken, yetmedi “Gözüm”e inat “10. Yıl Marşı”nda koro üyeliği yapanlardan bazıları bugün herkesten daha Ahmet Kaya’cı...
MGD’nin gecesinde mikrofonu elime alıp, “Değerli misafirler, sizin gibi Ahmet Kaya da bizim misafirimiz. Demokratlığın yolu, katılmadığınız görüşe de saygı duymaktan geçer” dediğim için bana, “Niye koruyorsun bu vatan hainini?” diye sitem edenler bile var “bugünün Ahmet Kaya’cıları” içinde...
Ahmet Kaya hakkında “Vay şerefsiz” diye manşet atanların zamanla nasıl saf değiştirdiğini hep beraber gördük.
Söğüt ağacının dalları gibidir bunlar...
Rüzgar nereden eserse sırtlarını o tarafa verirler...