Majör kanalların reytinglerinde ciddi düşüş, gün birincisi olan çoğu dizide bile reyting kaybı var. Nasıl ki bütün renkler aynı anda kirlenmeye başladığı halde birinciliği beyaz alıyorsa, azalan reytingler her diziyi etkiliyor, ama ‘yeni’lerin aldığı darbe ölümcül oluyor
Yeni reyting şirketi TNS’nin, Türkiye’nin yeni SES tanımını baz alarak 2 bin hanede yaptığı ilk haftalık reyting tablolarını inceledikten sonra, “Bu reytinglerle dizilerin çoğu gider” diye yazmıştım.
“Perşembenin gelişini çarşambadan değil, pazartesiden haber veriyorum” dediğimde takvim yaprakları 28 Eylül 2012’yi gösteriyordu.
Aradan bir ay bile geçmeden söylediğim çıktı.
Birer birer veda etmeye başladı diziler.
“Her yeni yayın döneminde böyle olur zaten, yeni dizilerin yarısı tutmaz, gider” diyenler olabilir.
Doğrudur ama bu kez durum biraz farklı.
RTÜK’te radyo ve televizyon yayınlarını izleyen bir daire var. Mehmet Baransu’nun Aziz Yıldırım hakkında sarf ettiği sözler Habertürk TV’de cezayı gerektirecek bir ihlal sayılıyor da, başka kanallarda söylediğinde sayılmıyorsa o başka!
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 26.09.2012 tarihinde yaptığı toplantıda Habertürk TV’ye 51 bin 208 TL ceza kesti. RTÜK bu kararı durup dururken vermedi. Aziz Yıldırım’ın avukatı Yasemin Merçil, programa katılan gazeteci Mehmet Baransu’nun ‘Türkiye’nin Nabzı’ programında FB Başkanı aleyhindeki açıklamaları nedeniyle RTÜK’e başvurdu.
Konuyu görüşen RTÜK, avukatın yaptığı başvuruyu haklı buldu.
Sebep, Baransu’nun sarfettiği şu sözler:
“Bir dakika, askerlikle ilgili bir şey 10 saniyelik bir şey söyleyebilir miyim? Aziz Yıldırım o meşhur 3 gün önceki konuşmasında askerlikle ilgili de konuştu ve çürük raporu bunun da iftira olduğunu söyledi. Canlı yayından ben bunu soruyorum eğer onuru, gururu, her şeyi varsa gelsin canlı yayında iki tane bacağını ölçelim. 7 santim kısa mı değil mi tüm Türkiye görsün ve o 7 santimlik kısalık raporun kim adına alındığını tüm Türkiye görsün?
... Fenerbahçe TV’de de ölçebiliriz, hiç fark etmez. 7 santim
Kenya’nın doğası, hayvanları, onca ünlü, harcanan onca para ve sarf edilen emeğe rağmen Trophy Türk’ün hiçbir bölümü reyting listesinde ilk 100’e giremedi. Demek ki yarışmacıların yakınları bile merak etmemiş Kenya yolcularını. Trophy Türk, oldu size Trophy Tırt...
İnanmayan reytingte ilk 100 listesine baksın. Samanyolu TV’nin Afrika’nın hayvanlar alemini yayınladığı her belgesel, ilk 100 program içinde mutlaka yer bulur kendine.
Hem de üst sıralarda.
TV8, Afrika’nın vahşi doğa yaşamıyla ünlü ülkesi Kenya’ya 10’u ünlü 20 yarışmacı, bir o kadar sunucu ve teknik ekip gönderdi, sonuç tam bir hayal kırıklığı.
Kenya’nın doğası, hayvanları, onca ünlü, harcanan onca para ve emeğe rağmen ‘Trophy Türk’ün TV8’de yayınlanan hiçbir bölümü, reyting listesinde ilk 100’e giremedi.
Düşünebiliyor musunuz?
Düne kadar Türk filmlerine ciddi katkılar sağlayan yabancıların Altın Portakal’dan bu denli çok ödül alamamasının sebebi sayılarının azlığından değil, jüri üyelerinin Türkleri tercih etmesindendi. İlk defa bu jüri, ‘yerli-yabancı’ ayrımı yapmadı ve gerçek su yüzüne çıktı
‘49’uncu Altın Portakal’ bitti, ama jürinin verdiği ödüllere dair tartışmalar bitmedi.
Her festival sonrası olur bu.
O nedenle normal karşılıyorum.
Bu festivalde, geçmiş yıllara göre olmayan bir şey oldu.
Beş branşta ödülleri kimlerin aldığına bir göz atalım:
En İyi Görüntü Yönetmeni: Florent Herry / Pazarları Hiç Sevmem.
Reyting ölçümü artık Türkiye’nin en ücra köşelerinde bile yapılacak. TV ve reklam sektörünün istemediği bu durum, bakalım ekranı nasıl etkileyecek
Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) hazırlayıp, onay için gönderdiği Reyting Denetim Yönetmeliği aylardır Başbakanlık’ta bekliyordu. Çünkü Başbakanlık, yönetmelikte TV ve reklam sektörünün karşı çıktığı bazı değişiklikler istiyordu.
Ben konuyu gündeme getirdikten sonra yönetmelik hareketlendi ve son şeklini aldı. Geçen perşembe günü RTÜK’te yapılan toplantıda, Başbakanlık tarafından istenen değişiklikler oya sunuldu ve 4’e karşı 5 oyla önerge kabul edildi. Bundan böyle sadece 5 bin, 10 bin ya da 20 bin nüfus ve üzeri yerleşim alanlarında değil, Türkiye’nin en ücra köşelerinde bile yapılacak reyting ölçümü. TV ve reklam sektörünün hiç ama hiç istemediği bir durumdu bu...
Gelin hep birlikte hatırlayalım TİAK A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hidayet Karaca’nın geçen hafta bu köşede yayımlanan sözlerini: “Yönetmeliğe reyting ölçümü yapılacak veri tabanının ‘ülke temsiliyeti’ gibi muğlak bir ifadeyle tanımlanmasına da karşıyız. 5 bin ya da 10 bin, ne olursa olsun mutlaka bir rakamın yönetmeliğe konmasını istiyoruz. Aksi takdirde yine
“49. Altın Portakal”ın bitimine bir gün kala Oyuncular Sendikası Başkanı Memet Ali Alabora, BİROY Başkanı Janset Paçal ile Oyuncular Sendikası ve BİROY’un Hukuk Birimi Koordinatörü Av. Sedef Erken Sanlısoy’un iki meslek örgütünün faaliyetlerine dair üyelerini bilgilendirme toplantısı vardı Rixos’ta.
Aynı ekip, Adana Altın Koza’da da aynı amaçla toplantı yapmış ama çok katılan olmamıştı. Antalya’daki katılım fena değildi.
Toplantının yapıldığı salonda Eşref Kolçak, Salih Güney, Şerif Gören, Ahu Tuğba, İlyas Salman, Suna Yıldızoğlu, Suzan Kardeş gibi ünlülerin yanı sıra 60’tan fazla kişi vardı.
Toplantının konu başlığı “Yeni sezonda neler olacak?”tı, o yüzden televizyon üstüne yazılar yazan biri olarak, böyle bir toplantıyı izlemem kaçınılmazdı.
Toplantının başında Alabora dedi ki, “İki yıl önce televizyonlarda oyuncuların sigortasızlığı konuşulmuyordu, ama bugün birçok kanalda tartışılıyor bu...”
Alabora, sendika olarak yaptıkları çalışmalar sonunda oyuncular için temel sorunları saptadıklarını ve bunların çözümü için de çalışmaya başladıklarını söyledi.
İlk günden bu yana Hülya Avşar’ın ‘Altıp Portakal’ın jüri başkanlığını layıkıyla yapacağına inananlardanım. AKSAV adına Avşar’a teklif götürdüğün gün, “İki tarafa da faydası olacak bir görev bu” demiştim. Avşar Kızı üstlendiği bu görevin hakkını layıkıyla verdi
‘Altın Portakal’da bugün sonuçlar açıklanacak. Başkanlığını Hülya Avşar’ın yaptığı jüri, kendine göre ‘en iyi’leri seçip, ödüllendirecek.
Her yarışmada olduğu gibi ‘49. Altın Portakal’ın sonuçları kimilerini sevindirecek, kimilerini üzecek.
Bazı kategorilerde belki de ödüller, Avşar’ın oy vermediği adaya gidecek.
Jürinin aldığı kararların faturası oylamada bir, sadece oyların eşit çıkması halinde iki oyu olan Avşar’a kesilecek.
İlk günden bu yana Hülya Avşar’ın ‘Altın Portakal’ın jüri başkanlığını layıkıyla yapacağına inananlardanım.
Zaten buna inanmazsam, denetim kurulu üyesi olduğum AKSAV adına Avşar’a ‘49. Altın Portakal Film Festivali’nin jüri başkanlığı teklifini götürmezdim.
‘Kartallar Yüksek Uçar’da da ‘Asmalı Konak’ta da ‘hanımağa’ydı Selda Alkor. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde iki yıldır ecel terleri döktürüyor görevlilere
Selda Alkor, zaten ‘hanımağa’ gibi bir kadındı da, o yüzden mi vakt-i zamanında TRT’de yayınlanan ‘Kartallar Yüksek Uçar’ dizisindeki ‘Hanımağa’ rolü ona gitti bilmiyorum...
‘Asmalı Konak’ın oyuncu kadrosunu yapanlar, ‘Kartallar Yüksek Uçar’ın ‘Hanımağa’sını izledikten sonra, ‘Bu rolü ondan başkası oynayamaz’ diye mi ‘Sümbül Karadağ’ rolünü Selda Alkor’a verdiler, o konuda da bir bilgim yok. Ama şunu biliyorum.
Selda Alkor, ‘Altın Portakal’da film galalarının yapıldığı AKM’nin protokol görevlilerine iki yıldır ecel terleri döktürüyor.
Malum geçen yıl salonda yer kalmayınca Alkor, görevlilerin itirazına rağmen jüriye ayrılan sıraya oturunca, bazı meslektaşlarımız bunu, ‘Jüri Başkanı Müjde Ar, Selda Alkor’u istemedi. Portakal’da skandal’ diye haber yapmıştı. Artık bu doğuştan mı, yoksa oynadığı rollerin etkisinden mi bilmiyorum ama iki yıldır ‘Altın Portakal’da gördüklerimden sonra gönül rahatlığıyla söylemek isterim ki Selda Alkor, tam bir hanımağa... Her galada gerçek bir hanımağa edasıyla giriyor