Anibal Güleroğlu

Anibal Güleroğlu

guleranibal@yahoo.com

Tüm Yazıları

Rekabet… Toplumların, bireylerin ilerlemesinde önemli bir etken. Rekabet sayesinde pek çok yeniliğin önü açılır, işlerin kalitesi artar ve insanlar kendilerini geliştirme ihtiyacı duyar. Nasıl ki, ‘Varoluş mücadelesinde ilerleme esas olarak rekabete bağlıdır. Rakiplerin sayısı arttıkça mücadele daha da sertleşir ve neticesinde evrim süreci de hızlanır’ demiş, modern antropolojinin kurucularından yazar James G. Frazer. Dolayısıyla hangi alanda olursa olsun rekabetten çekinmemek, aksine rekabeti körükleyecek adımlar atmak önemli!

Haberin Devamı

Nitekim yeni yılın tatil sürecinin bitmesiyle birlikte ellerindekileri dökmeye başlayan kanalların yarattığı dizi rekabetçiliğini de bu kapsamda değerlendirmek lazım. Zira kimin ortaya koyduğu hikâye daha sağlamsa, hangi yapımın akışı daha sürükleyiciyse onun diğerlerini geçtiği bir rekabetçilik, izleyicinin lehine olacaktır her daim. Ekran karşısına geçenler, daha kaliteli ve farklı işleri izleme fırsatı bulacaktır neticede.

Ancak belli klişelere takılıp kalanların ve silahların hâkimiyetindeki maçoluklardan hoşlananların yarattığı beğeni kriterlerinin, bu rekabet ortamını dar kalıplarla kısıtlamış olduğu da bir gerçek. Onun için ekrana sürülen yenilerin rekabeti istenen sonucu veremiyor çoğu zaman. Hak eden geride kalırken, klişelere-ergen zihniyetlere oynayanlar, yarattıkları basitliklerle ipi göğüsleyerek rekabet işini koflaştırıyor.

Neyse ki, farklılıktan doğacak rekabetçiliğin önünü kesen bu durumu esnetmeye çalışan işler çıkıyor ara ara ve rekabeti kızıştıracak ortam oluşuyor ekranlarda. Bu tablo, matruşka bebek misali birbirinin içinden pırtlayan işlerden ziyade, yaşamdaki olaylardan ilham alan özgün içeriklerde veya uyarlamalarda çıkıyor karşımıza. FOX’un üç sezondur izleyiciyi kendine bağlamayı başaran uyarlama dizisi ‘Kadın’ın 4 Şubat’ta final yapmasının ardından yerini doldurmaya hazırlanan yeni uyarlaması da bunlardan biri olmaya aday gibi görünüyor.

Neden derseniz… Medyadaki haberlere göre hazırlıkları sürdürülen ve ‘Öğretmen’ adıyla ekrana çıkması beklenen yapım, 2019’da Japonya’da yayınlanan 10 bölümlük ‘‘Mr. Hiiragi’s Homeroom’’ adlı dizinin yerli versiyonu şeklinde varlık gösterecek. Yani altyapısı sağlam bir iş! Bundan dolayı, FOX’un Salı rekabetini kızıştıracak kozu olma ve ‘Kadın’ın sağladığı başarı çizgisini düşürmeme ihtimali yüksek. Gelin konuyu açmak için detaylarına birlikte bakalım.

Haberin Devamı

‘ÖĞRETMEN’ DİZİSİ ‘KADIN’IN YERİNİ DOLDURUR MU?

Med Yapım tarafından ekranlarımıza kazandırılacak olan ‘Öğretmen’ dizisinin Salı akışında ‘Kadın’ın yerini doldurup dolduramayacağı konusunu irdelerken üstünde durulması gereken öncelikli husus, dizinin senaryosunun izleyiciye neler vereceği konusu! Zira Salı rekabetçiliğinde silahların konuştuğu iki yapım mevcut hâlihazırda… ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ ile ‘Ramo’. Bunların suç odaklı varlığı ‘Öğretmen’in önünü kesebilir.

Evet…‘Kadın’ 2017 yılında yolculuğunu başlatırken de ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ vardı karşısında ama… İki yıllık dizinin yarattığı kanıksanmaya alternatif bir seçenek sunduğu için ATV’nin dizisiyle kolayca rekabet edebilmişti. Dahası sezonun başında girmişti yarışa.

Haberin Devamı

Şimdiyse durum daha farklı. Hem sezon ortası, hem de çatapat meraklılarına yeni bir çeşni sunarak anti kahraman dünyasına dalan ‘Ramo’, rekabetçiliğe daha önden başlayıp avantaj yakaladı bir bakıma. İşte bundan dolayı ‘Öğretmen’in elini en çok güçlendirecek ve üstünde durulması gereken detay, ‘senaryo’ diyorum! Şayet gençlik ve gerilim türünde olan orijinalinin hakkı tam verilirse ve bizdeki ergenlerin dikkatini çekecek-algılarına hitap edecek türden özgünlüklerle takviye edilirse ‘Öğretmen’ dizisi rekabet kozuna dönüşür ve ‘Kadın’ın yerini rahatlıkla doldurur

Bu noktada Google istatistiklerine göre %97 beğeni oranı yakalayan Japon dizisi ‘‘Mr. Hiiragi’s Homeroom’’un içerik tablosunu özetlemek isterim…

Masaki Suda, Mayuu Yokota, Nana Mori, Mei Nagano gibi gençliğin beğenisini kazanan isimlerin başrolde olduğu Japon dizisi, mezuniyete 10 gün kala öğretmenin sınıfa ‘Sizler artık rehinesiniz’ demesiyle başlatıyor öyküsünü. Bu şok edici başlangıçtan gelişen senaryonun ana hedefiyse, ‘Düşünün’ demek oluyor izleyicisine.

Şöyle ki; Her söylediğimizin bir şey ifade ettiğini, bundan dolayı ağzımızdan çıkanlara dikkat edip kelimelerin nereye gideceğini düşünerek konuşmamız gerektiğini öğütler nitelikteki orijinal senaryo, göz açan ve olumlu örnek teşkil eden türden bir ders gibi. Zorbalık konusunda da sosyal mesajlara sahip olan yapım, her bölümünde kırılmalar yaratan sürprizlere sahip ayrıca. Dahası, gerilime kaynaklık eden rehine olayının ana fikrini mantık çerçevesine oturtmayı başarıp, hangi karakterin nasıl davranacağı hususundaki bilinmezlikle de diziye gizem ve heyecan sağlanmış orijinalinde.

Kimilerine psikopat gibi görünen davranışlarının temelinde, olayların özünü göstermeyi ve öğrencilere ne kadar bencil olabildiklerini hatırlatmayı hedefleyen öğretmenin, rehine olayıyla bir anlamda kendini feda ettiğini yansıtan içerik için, ‘Gençlerin gelecekte aynı hataları yapmalarını önlemek isteyen bir insanın özverili değişim yaratma çabası’ da diyebiliriz. Daha net ifadeyle sosyopatlığın tam tersi bir durum mevcut buradaki eylemde.

Kısacası ‘‘Mr. Hiiragi’s Homeroom’’dan yansıyan içerik tablosunun bize sundukları: Yanlışlara dikkat çekmek için sıra dışı yolu seçen bir öğretmen… Gerilimli bir sınıf… Komik denebilecek olayların geçtiği bir okul dışı yaşam akışı… Sert sayılabilecek dövüş sahneleri… Ve gençlik başta olmak üzere insanlara ‘Düşünelim’ diyen mesajcılık!

Orijinal yapımın durumunu kısaca özetlemenin ardından gelelim ‘Öğretmen’ cephesine…

İlker Kaleli, Ceren Moray, Afra Saraçoğlu gibi hemen her kesimden izleyicinin beğeniyle izlediği isimleri başrole koyan ‘Öğretmen’, uyarlandığı eser kadar ilgi çekip Salı rekabetçiliğinde atak yapabilmek için Japon dizisinin senaryosundaki gibi bir harman sunabilecek mi bize? Yoksa çabucak sıradanlaşacak bir yoldan mı ilerletecek akışını? Bu soruların cevabı, dizinin kaderini belirleyecek kuşkusuz. Çünkü öncelikle düşünmek gerektiğini vurgulayan orijinaldeki harmanda gerek gençliğin gerekse diğer izleyici kitlesinin algısına hitap etme gücü hayli yüksek. Dilerim uyarlama senaryo, bu önemli detayların hakkını layıkıyla verir.

Öte yandan karakterlerin yansıtılması da rekabetçilikte üstünde durulması gereken bir ayrıntı. ‘Poyraz Karayel’deki komşu çocuğuna ders öğretme sahneleri başta olmak üzere sıkça mesajcılığa soyunan İlker Kaleli’nin, bu rolüyle de bir bakıma öğretmenlik yaptığını düşünürsek, ‘Öğretmen’deki Akif karakterinin altından rahatlıkla kalkabileceğini söyleyebiliriz. Keza atara atarla karşılık verme rollerinin ustası Ceren Moray, gerektiğinde her telden çalabilecek kapasitede bir oyuncu. O da Zeynep olarak üstüne düşeni layıkıyla yapacaktır. En son ‘Kardeş Çocukları’nda, kömürlükteki esir kız tablosuyla dikkat çekici bir performans çıkartan Afra Saraçoğlu da Gizem olarak ‘Öğretmen’e renk ve enerji katacaktır.

Diyeceğim o ki; İlker Kaleli, Ceren Moray ve Afra Saraçoğlu ‘Öğretmen’in temposunu yüksek tutma potansiyelinde oyuncular! Yeri geldiğinde üst perdeden konuşmalarla, yeri geldiğinde yumuşatılmış mesajcılıkla üstlerine düşeni yapıp izleyiciyi kendilerine çekebilirler rahatlıkla.

NETİCEDE; Dizinin adı, karakterleri, yayın olayı veya kanalı değişir mi bilemem ama… Şu aşamada bahsi geçen ve FOX’un rekabeti kızıştıracak kozu olarak nitelendirdiğim ‘Öğretmen’ projesi, henüz bize neler sunabileceği hususu netleşmemiş olmakla birlikte, orijinal dizinin mesajcı-ders verici senaryo özelliğinden ve yerlinin başrol oyuncularından dolayı umut vaat eder görünümde.

Bundan ötesi yukarıda da belirttiğimiz gibi, şayet dizi ekrana çıkarsa, uyarlama senaryonun ‘düşünme-düşündürme’ konusunda ne kadar cesur, mantıklı ve gerçekçi yol alacağına bağlı. Ayrıca okul içi ve dışı sahnelerde aksiyonun, gerilimin ve duygusallığın dengelenerek oluşturulması gerek. Tabii bir de kullanılacak içerik dilinin ve mizahi öğelerin total gruptaki izleyicinin algısına uyması şart!

Her konuda prestiji kaybetmeden yaratılacak rekabetçilik temennisiyle… Bol şans.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal