Anibal Güleroğlu

Anibal Güleroğlu

guleranibal@yahoo.com

Tüm Yazıları

Çağımız hız devri… Herkeste bir yere yetişme, önceliği kapma, başı çekme telaşı var. Peki… Bu hız çağını yaşarken bir yarışta önden başlamak mı daha avantajlı yoksa sağlam ve emin adımlarla yola koyulmak mı, diye sorsak? Gerçi Ezop’un ‘Tavşan ile Kaplumbağa Masalı’ bunun cevabını kısmen veriyor bize ama… Atalarımızın ‘Erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır’ sözünü de yabana atmamak lazım.

Buna karşılık ekran dünyasında görüyoruz ki, hâkim olan durum ‘Herkesin kendince bir yol haritası izlediği’ yönünde. Yani kimi acele edip hamle yapıyor, kimileri de yeni yapımları devreye sokma açısından elini çabuk tutmak gibi bir çabaya ihtiyaç duymuyor. Artık havayı koklayıp ona göre tavır alma taktiği midir yoksa kendine güvenme rahatlığı mı, bilinmez. Neticede yeni sezon olayının eskiye kıyasla daha geniş sürece yayıldığı bir gerçek. Bu gerçek doğrultusunda ağır toplar da kendilerini geriye çekiyorlar desek yeridir.

Haberin Devamı

Nitekim daha önceden de örneklerine rastladığımız üzere, bu yıl da benzer durumlarla karşılaşıyoruz. Sezon başladığı halde ağırdan almayı avantaj sayanlar yavaş yavaş çıkıyor ortaya. FOX’un yayına sokmak için Ekim’in sonunu beklediği ‘Kurşun’ dizisi de bunlardan biri.

‘Bu sene yine çok FOX’sloganıyla yeni dönem tanıtımını yapan kanal, erkenden devreye soktuğu ‘Mucize Doktor’ ile Perşembe’nin birinciliğini garantilerken bir diğer yenisi ‘Kurşun’ için ağırdan almayı seçti. Peki, başarı yolunda bu taktik işe yarar mı? Yayın tarihi 23 Ekim Çarşamba olarak açıklanan ‘Kurşun’ hedefi tutturur mu?

‘KURŞUN’ DAHA NAMLUDAN ÇIKMADAN AVANTAJLI

Bugüne dek ekranda başarıyı yakalayan diziler göstermiştir ki, bir işin hedefi tutturması çoğunlukla eldeki faktörlerin doğru değerlendirilmesine, kısmen de izleyici algısına bağlı.FOX’un yeni dizisinin bekleneni vermesinde de bu formül etkili olacaktır.

Hal böyleyken‘Yasak Elma’ ile Pazartesi’nin kaymağına ortak olan… Dizi yokluğunda durumu gayet güzel idare eden ‘Yaparsın Aşkım’ı öteleyerek Pazar’ı, ‘Savaşçı’nın dördüncü sezonuna; Salı’yı da uyarlama öyküsünün devamını nasıl getireceği merakla beklenen ‘Kadın’a teslim etmeye hazırlanan… ‘Mucize Doktor’la Perşembe’nin mucizesini yaratan… Cumartesileri de ‘Bir Aile Hikâyesi’nin durumu kurtarır performansıyla idare eden FOX’un geç gelmeyi seçen ‘Kurşun’una ön değerlendirmede bulunacak olursak…

Haberin Devamı

Kanalın gün seçimindeki akılcılık ‘Kurşun’ için daha namludan çıkmadan hedefi tutturma açısından ilk büyük avantaj olarak öne çıkmakta. Neden derseniz…

Beş yıl aradan sonra sakallarını keserek yeni bir imaja bürünen Engin Altan Düzyatan’la özdeşleşen ‘Diriliş Ertuğrul’un 2014’ten bu yana izleyicide yarattığı bir ‘Çarşamba alışkanlığı’ var hesapta… Yani o dizinin aldığı reytinglere baktığımızda görüyoruz ki hatırı sayılır oranda bir izleyici kitlesi bunca yıl Çarşamba izlencesinde Engin Altan Düzyatan’ı görmeye yönlendirmiş halde kendini… Ki, bu alışkanlık da hedefi tutturma hususunda pek yabana atılacak bir faktör değil kuşkusuz. İşte FOX da bunu değerlendirme yoluna gitmiş.

‘Kurşun’un hedefi tutturmasında etkili olacak ikinci faktör, sahip olduğu oyuncu kadrosundaki olası performans çekiciliği. Savcı Orhan’ı canlandıran Engin Altan Düzyatan ve onun sevdiği kadın Leyla’ya hayat veren Burçin Terzioğlu dışında Berrak Tüzünataç, Sarp Akkaya, Engin Şenkan, Kürşat Alnıaçık, Seda Akman, Bora Akkaş, Begüm Akkaya, Gülizar Irmak, Şebnem Dilligil ve Cem Kurtoğlu gibi isimlere baktığımızda bu birliktelikten güzel yansımalar çıkacağını düşünebiliriz şu aşamada… Ki, fragmanın tablosu da bu düşüncemizi destekler mahiyette.

Haberin Devamı

Dolayısıyla yönetmenliğini Murat Can Oğuz ve Burak Arlıel’in yaptığı, senaryosunu Kerem Deren, Çisil Hazal Tenim ve Ayberk Çınar’ın kaleme aldığı ‘Kurşun’un rollerine iyi adapte olma kapasitesindeki bu ekiple hedefi büyük ölçüde tutturabileceğini söyleyebiliriz.

Bunlar dışında ‘Kod Adı Kurşun’ ismiyle yola çıkan ve ‘Kurşun’a indirgenen yapımın, bir dönem dizisi olması da avantaj. Zira günümüzün keşmekeşinden bunalanlar geçmişin sadeliğini ve insana odaklı ortam renkliliğini izlemekten haz alıyorlar. Bu da dönem işlerinin elini güçlendiriyor. Tabii burada sadece tasarım olarak değil ruh bakımından da işin hakkını vermeye özen gösterilmesi de şart!

Gelelim hedef tutturma zincirinin son halkasına… Burada da doğru yönetmenlikle ele alınıp iyi yorumlanması gereken senaryo olayı çıkıyor karşımıza. ‘Kurşun’un içeriği 1970’lerin İstanbul’undaki adalet arayışına odaklanarak ilerlemeyi hedeflemekte… Ele alınan dönemin zor ve karmaşık olduğu muhakkak. Lakin dizinin amacına ulaşmasındaki asıl faktör olan senaryonun, genel tanıtımdan anladığımız kadarıyla, ağırlığını tek yönlü tutmayacak.

Engin Şenkan’ın âleme geri dönüp kabadayılıkta başı çektiğini ve onların da arkasında derin ilişkilerin kurulduğu tepelerdeki şahısların varlığını yansıtan dizinin fragmanından anladığımız kadarıyla, adaletten şaşmayan Savcı Orhan ile adalet arayışını kaleminin gücüne güvenerek sürdüren hırslı gazeteci Leyla’nın yeraltı dünyasına karşı birlikte verdikleri mücadeleyi anlatırken kantarın topuzunu işin adalet yönüne kaydıran senaryo, bir yandan da gerçeklerden kopmadan dengeyi korumak için tam zıddı bir dünyanın içine sokacak bizi.

Öyle ki; görevinin başındayken sert, özel hayatında sevecen olan Orhan, iki dünya arasında kalarak yolunda ilerleyecek. Anlayacağınız gündüzleri, ‘‘İstanbul’a kök salan karanlığın yargılanmasını talep eden’’ Savcı Orhan olarak göreceğimiz karakter, geceleri de karşımıza karanlık âlemlerin kurşun sıkan kabadayısı kimliğiyle karşımıza çıkacakmış gibi duruyor.

Orhan’ın hayatındaki kadın Leyla ise yaralarını kazıya kazıya klavyesinin başından destekleyecek bu öyküdeki karanlık mücadelesini. Dahası gazeteci Leyla’nın gizemli havasından, onun da arka planında bir şeyler saklamaya müsait kimlikte olduğunu söyleyebiliriz.

Pavyon şarkıcısı rolünü üstlenen Berrak Tüzünataç’ın canlandıracağı karaktere gelince… Aşk üçgeni yaratmak için birebir duruyor. Yani alışıldığı üzere aşk olayının içine serpilen nifak tohumu olmayı layıkıyla yerine getirecektir. Yanı sıra yeraltı âlemiyle bağlantılı olan gizli kimliği de çıkabilir ortaya.

Özetle, bu öyküde ve karakterlerde tekdüzelik olmayacak gibi görünüyor. Zira bir anlamda bu öykünün odağında yer alanlar çifte hayat süren karakter konumunda yansıyacak bize. Muhakkak ki senaryo, buradan öykünün sürükleyiciliğini artırır mahiyette gizem ve çatışmacılık türetecektir büyük ölçüde. Velhasıl, polisiyeyi ve aşkı iç içe geçirip dönem çekiciliğini ve kabadayılığı buna katık eden ‘Kurşun’, genel izleme zevkine oynayıp hedefini tutturma potansiyelinde. Bu potansiyelin ne oranda değerlendirileceğini bekleyip göreceğiz. Hadi hayırlısı.

SON SÖZ; “1970’lerde bir kadın ve bir adam; aşk ve emekle bir ülkenin kaderine dokunacak”diyen Most Yapım imzalı ‘Kurşun’, her açıdan daha namludan çıkmadan avantajlı konumda durmakta. Dolayısıyla hedefini de tutturur rahatlıkla.

Burada önemli olansa, ülkenin kaderine nasıl dokunulacağının gerçekçi bir dille kurgulanması ve senaryoda adalete hangi açıdan, hangi söylem diliyle yaklaşılacağı! Hani ‘Adalet kâinatın ruhudur’ demiş ya Ömer Hayyam… Burada da adalet, ‘Kurşun’u yönlendirici senaryo ruhu olacak nihayetinde.

Anibal GÜLEROĞLU

www.twitter.com/guleranibal