Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Haziran ayıydı daha, tam da şu yanında oturan kadını küçük parmağıyla taciz eden adamın görüntüleri sanal alemde boy göstermeye başladığı sırada; BBC, “İspanya’da toplu taşıma araçlarında erkeklerin bacaklarını açarak oturması yasaklandı.” diye bir haber yapmıştı.

“Neden erkeklere olsun, genel bir uyarı” diyebilirsiniz ama, bu “bacak açma” meselesi toplu taşıma kullanmaya başladığın anda tanıştığın bir gerçektir; erkekler koltuklara sığmazlar. Hepsi basketçi olduğu için değil tabii, zaten boyuna değil enine olarak sığmazlar. Bir balerin kadar esnek şekilde bacaklarını iki yana açarak oturabilme yeteneğine sahiptirler. Ayrıca yazılı olmayan toplumsal kurallara göre, bu onların özgürlüğüdür.

Haberin Devamı

Kadınlara ise kendilerini bildikleri andan itibaren “hanım hanımcık”, “derli toplu” oturmaları öğütlendiği için, onlar erkek bacaklarından kalan küçük alana sığışmayı becerirler. “Hemşerim, bir toparlansan mı?” demeyi de genellikle akılarına bile getirmezler, roller baştan dağıtılmıştır.

Ama işte Madrid belediyesi, bu meseleye el atmış, metro ve otobüslere erkeklerin bacaklarını toplaması için tabelalar ve ilanlar yerleştirmişti.

Darısı başımızaydı.

Türkiye’de de kaç yıldır kadınlar duruma isyan etmekte; #yerimiişgaletme ve #bacaklarınıtopla etkiketleriyle metrobüs, otobüs, metro gibi toplu taşıma araçlarındaki durumun vahametini gösterir fotoğraflar paylaşmaktaydı. Daha önceki metroda taciz yazımdan sonra “Asıl biz taciz ediliyoruz, üstelik sonra da tacizci gibi gösteriliyoruz” diye isyan eden beyleri söz konusu etiketlere göz atmaya davet ediyorum.

Bu arada neden bu sadece kadınların meselesi oluyor, erkeklerin hepsi mi bacaklarını açarak oturuyor? Hayır, ama nedense yanında oturan erkekse pek öyle “yayılmacı” bir politika tercih eden de olmuyor.

Her şey gibi nunun da çözümünün “pembe koltuk”a aranması beklenirken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi medeni bir çare üretti ve Metro İstanbul sosyal medya hesabından “Yayılarak Oturma artık son buluyor. Tüm dünyada kabul görmüş bu kurala uyalım uymayanları uyaralım.” duyurusunu yaptı.

Haberin Devamı

Artık o yayılmış bacağa çarpı atan işaretler de toplu taşıma araçlarında yerini bulacağına göre hiç değilse yanımızdakini dürtüp parmağımızla gösterebiliriz. Yazılı olmayan kurala karşı çizili kural.

Vefa bekçiliği

Sanıyorum medya kuruluşlarının bir birimi var; ünlü biri hayatını kaybettiği zaman cenazesinde sayım yapmakla görevli. Kim geldi, kim gelmedi, kaç kişi katıldı... Başlık önceden hazır da, mesele altını doldurmakta: “Büyük vefasızlık!” diyebiliyor muyuz?

En son bu başlığın atıldığı haberden alıntılıyorum: “Türk sinemasının usta isimlerinden Fikret Hakan için İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda tören düzenleniyor. Usta oyuncunun anma törenine çok az sayıda kişinin katılması ‘vefasızlık’ olarak yorumlandı.”

Birilerine sitem ediliyor ama kime? Çoğu kendisi gibi 80’i aşmış olması gereken arkadaşları mı vefasız? Yoksa sinema seyircileri mi orada olmalıydı? Herhalde evliliklerini hatırlayan kimse neden eski eşleri yoktu diye merak etmiyordur.

Haberin Devamı

Birçok şey söylenebilir; “insanın cenazesinin ne kadar kalabalık olacağı o insanın hayattayken yapıp ettikleriyle de ilgilidir” denebilir mesela.

Ama belki daha doğrusu, kimsenin başkasının vefa bekçiliğine soyunmaması olmalı. Sevginin de saygının da vefanın da göstergesi bir törende hazır bulunmak olamaz çünkü.