Şahin ALPAY
Atatürk, Amerikan
Time dergisinin düzenlediği dünya çapındaki ankette
"Yüzyılın Adamı" ünvanını kazanmaya en yakın adaylardan biri. Bunda, anketi bir
"milli dava" haline getiren gazetelerimizin payı var elbette. Ama bu oylar Türk milletinin milli kahramanı ve cumhuriyetin kurucusuna duyduğu derin sevgi ve saygının en yeni göstergesi.
Atatürk sadece Türk modernleşmesinin öncüsü değil; hiç kuşkusuz, 20. yüzyılda dünyaya şekil veren liderlerden biri. Dolayısıyla uyandırdığı hayranlık ve saygınlık dünya çapında.
Dolayısıyla Türkiye, Atatürk'ün anısını yasaklar ve tabularla korumak ihtiyacında değil. 50 yıllık demokrasi tecrübesinden sonra Türkiye artık, Mustafa Kemal'in kişiliğini ve düşüncelerini serbestçe tartışabilmeli. Bunu engelleyen yasakların kalkması, demokratikleşmenin bir gereği. Bu konudaki tabuların aşılması ise, belki de Türkiye'nin demokrasi kültüründe ilerlediğinin en önemli göstergesi olacak.
Şu sıra
"Türkiye'de Atatürk" konusunun dışarıdan nasıl göründüğüne dair en ilginç ipuçları,
Stephen Kinzer 'in 3 Ekim tarihli
The New York Times 'da çıkan haberiydi. Kinzer şöyle yazıyordu: "Güçlü bir gölge, devletçe desteklenen bir kült haline dönüşen bir efsane Türkiye'de yaşamın her alanını sarıyor. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Türkiye'de hemen hemen bir ilah olan Mustafa Kemal Atatürk'ün gölgesi. Atatürk kültünün Ankara'da gömülü olduğu ve hayattayken kullandığı eşyaların sergilendiği Anıtkabir'de bir katedrali; ülkenin birçok yerinde gecelediği, konuşma yaptığı ya da
yemek yediği düzinelerle ev ve odadan oluşan kiliseleri; ülkenin en ücra köşelerine kadar yayılan sayısız portre, büst ve heykelden oluşan ikonaları ve kutsal yazını, yani yaptığı işlerin hayranlıkla anlatıldığı düzinelerle kitap var.
Türk kanunları Atatürk'ün eleştirilmesini yasaklıyor. Bu kısıtlamalar yanında bir dizi sosyal ve siyasal tabu Türk bilim adamlarının Atatürk'ün hayatı ve yaptığı işler konusunda objektif bir değerlendirme yapmalarını hemen hemen imkansız kılmakta. Yabancı tarihçilerin çoğu, 1923'te paramparça olmuş bir ülkenin yıkıntıları üzerinde yepyeni ve canlı bir cumhuriyet kuran Atatürk'ün 20. yüzyılın en önemli kişiliklerinden biri olduğunda hemfikir. Kemalizm denilen laik ve modernist ideoloji, Türkiye'de yaşamın temel taşı olmaya devam ediyor. Ancak bugüne kadar Atatürk'ün tam denebilecek bir biyografisi yazılmadı."
Kinzer, bu girişten sonra, saygın bir Türkiye uzmanı olarak tanınan İngiliz gazeteci
Andrew Mango 'nun şimdi bu işe giriştiğini belirtiyor ve onunla yaptığı söyleşiden bazı bölümleri aktarıyor.
21 yaşına kadar Türkiye'de yaşayan, uzun yıllar BBC'nin Türkçe yayınlarını yöneten, Türkiye üzerine birçok kitap ve makaleleri bulunan Mango'nun Atatürk'ün biyografisini yazmakta olduğunu ilk
haber veren, bu sayfada ben olmuştum
(5.4.1995).
Mango'nun çalışmayı bitirmesini merakla bekliyorum. Çünkü,
siyaset bilimi okumuş kıdemli bir Türk gazetecisi, ona büyük saygı aşılanan Rumeli göçmeni bir ailede büyümüş, ona hayranlık duyan bir Türk aydını olarak Atatürk üzerine objektif, yani gerçeğin yalnız bir bölümünü değil hepsini içeren bir eser okumayı şiddetle arzu ediyorum. Bu konuda hiç de yanlız değilim.
Artık Atatürk konusunda olgunluğa ulaşmalıyız. Bir yabancı dostumun dediği gibi Atatürk,
"çocukların önünde konuşulmaz" konular gibi,
"Türkler arasında konuşulmaz" bir konu olmaktan çıkmalı. Atatürkçülüğü bir
"kült," bir din haline getirmek kadar onun düşüncelerine ters düşen hiç bir şey olamaz. Türk modernleşmesinin öncüsüne en büyük saygısızlık, onu demokratikleşmenin önüne bir engel olarak çıkarmaktır.
Yazara EmailS.Alpay@milliyet.com.tr