Aylin Öney Tan

Aylin Öney Tan

aylinoneytan@gmail.com

Tüm Yazıları

Buz gibi soğuk kış günlerinde C-vitamini deposu narenciye çeşitleri tam bir kurtarıcı. Üstelik hepsi de taptaze mayhoş tatlarıyla damakları şenlendiren, insanı dirilten içine katıldığı her şeyi canlandıran birer cankurtaran!

Türkiye tam bir narenciye cennetidir. Çeşitleri her geçen gün artıyor, daha önce adı sanı duyulmamış türler piyasaya çıkıyor. Oysa bir zamanlar sadece bizde değil, tüm Akdeniz Havzası’nda portakal bile yoktu! Öncesinde sadece turunç vardı. Turunç portakaldan çok daha önce 7’nci yüzyıldan itibaren Hindistan taraflarından İran üzerinden Akdeniz’e gelmişti. Osmanlı döneminde turunçgiller ailesinden turunç dışında sadece limon ve kebbat biliniyordu. Kebbat unuttuğumuz, bugün ağaç kavunu olarak bildiğimiz bir cins. Bu cinslerin hepsi gerek ekşisi için gerekse de reçel, şurup ve şerbet yapımında kullanılır, saraya kadar gelirmiş. 17’nci yüzyılda Antalya, Finike, Alanya ve civarlarını gezen Evliya Çelebi, özellikle Finike’de narenciye bahçelerini anlatmadan edememiş, “Evsaf-ı kala-i Finike, bu şehrin cânib-i selâsı limon ve turunc ve bâğ u bâğçedir” diye yazmıştır.

Haberin Devamı

İlk tanıdığımız narenciye türü meyvenin turunç olması nedeniyle biz tüm bu aileye turunçgiller, can alıcı rengine de turuncu demişiz. Burada bir karışıklık var. Turunç, Farsçada ağaç kavunu için kullanılmış, biz ise önceleri naranc kelimesini benimsemişiz. Narenciye ise Sanskritçe bakır renkli demek olan “naranga” sözcüğünden geliyor. İranlılar bu ismi pek sevmişler, kendi dillerinde ateş anlamına gelen “nâr” ile renk anlamındaki “rang” birleşmesinden türemiş “nârang” sözcüğünü, bu güneş gibi parlak meyveye uygun görmüşler. Bizdeki naranc ve devamında narenciye sözcükleri işte böyle bir İran etkisi taşıyor.

Portakal Portekizlilerden

Portakalın bize gelmesi ise çok sonra Portekizlilerin elinden olmuş. Portekizli kâşif Vasco da Gama’nın Afrika’nın en güney ucundaki bir türlü aşılamayan Ümit Burnu’nu aşması ve Hint Okyanusu’na ulaşmasıyla Asya’nın güneyinden yeni bir ticaret yolu açılır. İşte bu yolla Portekizliler portakalı Çin’den alıp Akdeniz’e ve Avrupa’ya getirir. Bu yüzden Türkçe dâhil Akdeniz’de pek çok dilde Portekiz diyarına verilen Portugal, Portogallo, Portokale, Portokali gibi isimler yerleşmiş. Almanlar ise tamamen başka bir yorumla “Çin elması” anlamına gelen “Apfelsinen” demişler. Nitekim pek çok Kuzey Avrupa ülkesi halen portakal için Çin elması anlamına gelen sözcükler kullanır.

Haberin Devamı

Bugün Türkiye’nin narenciye deposu olarak bilenen Antalya ve çevresinde, portakal ziraatı ise yaygın olarak ancak Cumhuriyet döneminde 1930’lu yıllarda başlamış. 1936 yılında Narenciye İstasyonu adıyla kurulan enstitü, her türlü narenciye türünün yaygınlaşmasında önemli rol oynamış; bir anlamda Akdeniz Bölge’mizin turuncu devrimini gerçekleştirmiş. Bugün Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (BATEM) adını alan bu köklü kurum, Antalyalılar için hâlâ aileden sevilen bir teyze gibi “Narenciye” diye anılır.

Portakalın dünya turu

Altıntop

Greyfurt her dilde sorunlu bir sözcük. İngilizce “grape” üzüm ve “fruit” meyve kelimelerinin birleşiminden türemiş. Tadı koruk, yani ham üzüme benzetilmiş, o yüzden öyle adlandırılmış. Antalya’da ilk yetiştirildiğinde Narenciye Enstitüsü, bu sapsarı güneş gibi meyveye “Altıntop” ismini uygun görmüş, ama nedense tutmamış. Bir süre greypfrut diye tam okunuşu gibi yazılmış, sonra yan yana dört sessiz harf, okunuşunu zorlaştırınca bugünkü yazılışına dönüşmüş. İşin ilginci, bu sağlık bombasının doğuşu tamamen bir kaza eseri. Üstelik Amerika’nın dibindeki Karayip Adalarında şatok diye de bilinen pomelo ile portakalın birleşmesinden doğmuş.

Haberin Devamı

Aşk acısı

14 Şubat Sevgililer Günü yaklaştı; ilanı aşk için şimdiden bir pasta ısmarlamaya değer. Birbirinden yaratıcı tasarım pastaları, İstanbul piyasasına Flosophia Pastry markasıyla giren ünlü Ukraynalı mimar-pasta şefi Dinara Kasko, aşk acısını greyfurt tadından alınan hazza benzetmiş ve kıpkırmızı kalp şeklindeki pastasını aşk gibi acı-tatlı yapmış. Greyfurt kabuğunun acısı ağızda buruk bir tat bırakırken, ekşinin aşk gibi diriltici gücünü hissediyorsunuz; pasta dozunda bir tatlılık ve çarpıcı görüntüsüyle damakları ve kalpleri fethediyor. Küçük kalpler (90 lira) iki sevgiliye birebir; aşkımız çok büyük yeriz, diyorsanız büyükler (560 lira) 6-8 kişiye yetebilir.

Portakalın dünya turu

Şans, bolluk, bereket

Çin’de geçen hafta narenciye satışları patladı. Şok haber değil, her yıl tekrarlanan bir olay. Çin’in yeni yıl kutlamalarının odağında narenciye meyveleri var. 1 Şubat günü başlayan Kaplan yılı dolayısıyla en gözde hediyelerden biri kızıl turuncu renkleriyle fener gibi parlayan narenciye çeşitleri oldu. Çince ses benzeşmesi nedeniyle portakal zenginlik, mandalina şans, kumkuat altın, pomelo refah ve bolluk anlamına geliyor; bu nedenle hepsi de en makbul ikram sayılıyor. Genellikle yeni yılın ilk günü kırmızı zarflara konulan paralar ile birlikte hediye ediliyor. Bu yıl, Kaplan yılı dolayısıyla sarı turuncu zemin üzerine siyah çizgili desenler ortalığı sardı. Turuncu meyvelerin C-vitamini bombardımanı ile Çinliler yeni yılı kaplanlar gibi güç kazanarak karşıladı.