Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Devlet baba ve kız çocukları...
“Olur ha dara düşerim ihtimal, baba kapıyı kapatma/ Olur ha dara düşerim ihtimal, gülüne su ver, unutma”
Sezen’in dizeleri yine yüreğime değer, hafiften kederlenirim. Babaevine dönmek zorunda kalıp, karşısında kapı duvar bulan nice kırık, kırgın güllerin hikayeleri üşüşür aklıma.
Aynı zamanda gönlümü okşar tatlı tatlı. Her koşulda, tereddütsüz kızlarının yanında olacağını bildiğim, kadife yürekli bir babanın ilk gözağrısı olduğumu hatırlatır bana bu dizeler. Hafif mağrur bir tebessüm de yayılır yüzüme.
Eski kafalı
“Ana gezdiğin bağ, baba yaslandığın dağdır” derler ya... İşte o misal, başımız sıkıştığında Allah Baba’ya sığınırız. “Devlet Baba”nın adaletinden medet umarız. Bizim kültürümüzde baba, öyle kudretli bir dağdır sahiden...
Hani hep söylenir, “Kız çocukları babalarına bir başka düşkündür” diye... Her genelleme gibi bir yanı doğru bir yanı dayanaksız olan bu söz, Babalar Günü ertesinde takıldı aklıma. Özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarında toplumsal hayatta daha fazla söz sahibi olmaya başlayan kadınların, yeni rejime, Atatürk’e nasıl sonsuz inanç ve özveriyle bağlı olduklarını düşündüm.
Sonra bugün bu ülkede, devlet baba ve kız çocuklarının hali düştü aklıma... Bugün hala bu ülkede, kız çocukları dayanaksız. Kendini yenileyememiş, “erkekçi” bir devlet baba var karşılarında. Erkek çocuğunu kayıran, kız çocuğuyla erkek çocuğuna eşit imkanlar, olanaklar sağlamayan bir baba... Ayrımcılık yapan, bundan yine en çok kendi zarar gören, eski kafalı bir devlet baba! Bu baba hala işte, sokakta, Meclis’te, siyasette daha az destekliyor kız çocuklarını... Liyakate değil, erkekliğe prim veriyor. Ne yazık ki sadece bu kadarla da kalmıyor. Hikaye daha acıklı...
İki cinayet
Bu ülkede, erkek evlat düşkünü devlet baba, “dara düşen” kız çocuklarına sahip çıkmakta da sınıfta kalıyor. Sapır sapır, üzüm taneleri gibi öldürülüyor kadınlar.
İki hafta içinde biri İzmir’de diğeri Denizli’de iki kadın daha can verdi. İkisinin de canına, şiddet gördükleri, boşanmak istedikleri eşleri kıydı.
Selma Civek’i kocası, İzmir’de tam 25 yerinden bıçaklayarak öldürdü. Kocasından şiddet gören Fatma Bağcı da, iki kere savcılığa gitmiş, koruma talep etmiş ama verilmemiş.
Bu ülkenin okula daha az gönderilen, iş hayatında yeri sınırlı, maaşı düşük, sokaklarda, hele gece, hızlı adımlarla başı önünde yürümeye mecbur bırakılan kadınları, hala dev bir “güller ordusu” oluşturuyor. Çoğunun ne ekonomik özgürlüğü var ne evleneceği kişiyi özgürce seçme hakkı... Sonra sıradanlaşıyor kederli, şiddet dolu, sonu ölümle biten hikayeler...
Devlet Baba’ya gelince... O da bir bir öldürülen kız çocuklarını koruyamıyor. Durum böyle iken, bilmem söylemeye gerek var mı,? Gözümüz yeni Meclis’te, yeni hükümette olacak.