Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İNTERNET; tam anlamıyla bir şeytan icadı! Hayatlarımızın pek çok alanına eli değiyor ve gün geçtikçe daha da vazgeçilmez oluyor bu sayede. Dedik ya şeytan icadı! Şeytan icadı derken bir karalama ya da bir reddedişten söz etmiyorum elbette. Aksine kavraması ve kontrolü zorlu bir akıl ve dinamizme şapka çıkartıyorum.
Sadece “şeytan icadı” mı? Bu hafta ülkeye damgasını vuran tartışmalarda bir kere daha gördük ki internet, aynı zamanda “modern zamanların bir numaralı muharebe meydanı.” (“Şimdi şeytan icadı, muharebe meydanı falan gibi sözler de nerden çıktı?” diye soran uyanık okura hemen itiraf ediyorum. Dün gece internetten iki bölüm üst üste Sülüman’ı izledim, hâlâ etkisindeyim. İçten içe Pargalı’ya kederlenmekteyim.)
Belki de bütün savaşlarda olduğu gibi, yiğitlik ve sinsilik at başı gidiyor bu alanda da. Demokrasi ve manipülasyon, özgürlük ve denetimin hası bir arada...

“Kelleler gitsin, huzur gelsin!”
Bu, herşeyden önce ideolojik muharebe meydanında, bu hafta öğrendik ki yurdum insanının yüzde 95’i “idam geri gelsin” dermiş. “Kelleler gitsin, huzur gelsin!” Bir gazetenin internet üzerinden başlattığı kampanya, ciddi bir kitleyi peşinden sürükleyip, bu sonuca varmış durumda.
Ben sahiden insanların, çocukları, hastalıklı saldırganlardan korumak için bu formüle inandıklarını düşünmüyorum hâlâ. Sadece, bu medya seferberliğinin, nasıl bir akıl tutulması ve toplu galeyan hali yaratabildiğine takıldım. Bu cinnet halinin neden hep çocukları ve kadınları vurduğunu sormadan, pedofili, ensest, namus gibi tabuları deşip yüzleşmeye oturmadan, bu kâbustan uyanabileceğimize inanıyor muyuz sahiden?
Tarih bu cezaların en tüyler ürpertici örnekleriyle dolu, ama bu cezaların daha mutlu, huzurlu bir toplum yarattığı görülmüş mü? Zannetmiyorum... (Benim tarih bilgim sınırlı, ama nolur tarihçi diye, bu hafta köşesinde idama ek, dayak cezasının da kullanılmasını öneren Murat Bardakçı’ya sormayın bu konuyu. Daha aklı selim, pedagojiden anlayan bir tarih uzmanı bulun!)


Yasak elma tadında bir yasak
İdeolojik muharebe alanı internette, bu haftaya damgasını vuran bir diğer büyük hareketlilik, gazeteci Ahmet Şık’ın “terör örgütü dokümanı” ilan edilip nafile bir çabayla, baskınlarla yok edilmeye çalışılan kitap taslağının internetten yayınlanmasıyla başladı. “Dokunan yanar arkadaşlar!” diyordu Ahmet Şık gözaltına alınırken. “İmamın Ordusu” adlı taslak kitabın adı böylece, “Dokunan Yanar” oldu. Yasak elma tadında bir yasak kitap!
Baskınların ardından, “Bu kadar tehlikeli, tehdit içeren içerik nedir?” diye merakı iyice bilenen kitleler, kitap çalışması internette yayınlanır yayınlanmaz, haber sitelerini, sosyal paylaşım ağlarını kilitlediler. Sadece kitabın paylaşıldığı linke, ilk bir saatte giren kişi sayısının 115 bin olduğu söyleniyor. Şık’ın çalışması normal süreci izleyip basılabilseydi, bu kadar çok insana ulaşabilir miydi, bu insanlar kitabı aynı ilgiyle okurlar mıydı, bilmiyorum.
Ne demiştik? Şeytan icadı! Postmodern muharebe sahası!
Bundan sonraki süreçte, internetin daha da güçlenerek, hem baskının, manipülasyonun, sığlaştırmanın, kontrolün hem de eş zamanlı olarak, demokrasinin, yaratıcılığın, düşünce ve ifade özgürlüğünün, sivil itaatsizliğin çarpışma alanı olduğuna tanık olacağız gibi görünüyor.