Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bilmem haberiniz var mı? Yanıbaşımızda, Seferihisar’da, yeni bir hudut kapısı açıldı. İzmir’i komşu Yunanistan’a ve onun üzerinden bütün Avrupa’ya daha yakın edecek, mütevazı ama bir o kadar da önemli yeni bir liman hudut kapısı.
Açılışın hemen ardından, ilk etapta Samos-Sığacık arası feribot seferleri başladı.
Böylece bundan sonra, komşu kapıları birbirine daha da yakın olacak. Ticaret, turizm... Tüm bu alanlarda beklenen canlılık, Seferihisarlı ve İzmirli esnafın, turizmcinin, iş adamının yüzünü güldürecek gibi...
Ama işin bir başka boyutu var ki, hepsinden daha kıymetli.
Baklavayı, sarma dolmayı, kahveyi, “senin-benim” diye paylaşamayan bir Yunanistan ve Türkiye karikatürü var ya... İşte onun tam aksi bir tablo var karşımızda...
Bu yeni hudut kapısı ve Seferihisar ile Samos Belediyeleri’nin işbirliği, iki komşu halk arasındaki tarihe dayanan bağları yeniden güçlendirmeye de hizmet edecek gibi görünüyor.
Ticarette, sanatta, kültürde, sporda, sofrada, müzikte... Bu büyük ortak mirasın gücüyle, bugün birlikte yapılabilecek çok şey var.
Hudut kapısı açılışı vesilesiyle röportaj yaptığımız Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, özellikle bu boyutun altını çiziyor.
“Samos’a yaptığımız gezide bir yaşlı söyledi. Bir tarihte Samos Ligi’nde Kuşadası’ndan bir takım futbol oynarmış. Bu müthiş bir şey! Oraya gittiğiniz zaman bunu görüyorsunuz; mutlaka ya dedesi ya halası ya amcası, bir şekilde bu topraklardan gitmiş. Hepsinin çat pat, birkaç kelimelik de olsa bir Türkçesi var. Sonra bir kesinti yaşanmış. Şimdi o köklere dönmek hoş olacak.
Aslında hayatı bizle başlayan ve biten bir şey gibi yaşamasak... Arkamızdaki şu muazzam zenginliği birazcık kavrayabilsek... Onun üzerine pek çok şey inşa edilebiliriz.”

Samos’ta Türk takımı
Yine Tunç Soyer’den dinliyoruz:
“Samos’a çok uzun zaman önce Urla’dan gidenlerin kurduğu Urlatis adında bir köy olduğunu. Seferihisar’dan giden heyet, Urlatis’i ziyaret ettiğinde, köyün kahvesine de oturmuşlar. Konukların İzmir’den geldiğini öğrenen kahvenin sahibi, koşup içeriden dedesinin yıllar yıllar önce Kemeraltı Çarşısı’ndan yaptığı hırdavat alışverişinin faturasını getirip göstermiş.”
Bugün yüz yıllık komşu, yine rahatlıkla alışverişe, sohbete Kemeraltı’na, Konak’a gelebilecek.
Tüm bunların Cittaslow (Yavaş Şehir) Seferihisar’dan start alması, bir tesadüf değil aslında... “Tarihe, ortak geleneklere, insani değerlere sahip çıkmadan; yerelin tadını, rengini işin içine katmadan ne ticaret gelişir ne de turizm!” diyen alternatif bir kent ve kalkınma modelinin hayatımıza kattığı güzellikler bunlar.