Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“KURBAĞAYI, içi sıcak su dolu bir kaba atarsanız. Kurbağa hemen sıçrayarak kendini kabın dışına atar. Canı yanmıştır çünkü. Oysa, kurbağayı soğuk su dolu bir kaba koyarsanız orada öylece kalır. Suyun ısısını yavaş yavaş artırırsanız, kurbağa bunu farketmez. Ve su kaynayana kadar, kurbağa çoktan ölmüş olur.”
Sosyal paylaşım sitelerinde karşılaştığım kısa bir videonun metnini aktarıyorum sizlere. Bakalım kurbağacığın başına gelenler, size de bir yerden tanıdık gelecek mi?...
“Modern toplumlarda da kurbağanınkine benzer bir tepki verilir. Birşeyi yavaşça değiştirirseniz, çoğu kimse bunu farketmez. Örneğin toplumlarda denetim mekanizmaları gittikçe çoğalıyor. Bu hiç de iyi bir gelişme değil, çünkü kişi kendini gözetlenmiş hissettiğinde, gözetlenmeyen birine göre, daha farklı davranır. (...)
Göze batmamak için insanlar giderek kurallara uymaya başlarlar. Böyle bir durumda, toplumlarda kendine özgü, farklı düşünenlerin sayısı günden güne azalır. (Burada, videodaki minik adamlar tek sıraya geçip, asker adımlarıyla yürümeye başlıyorlar!) Bu tür tek tip toplumlar kendini zihnen veya sosyal olarak yenileyemez. Hoşgörüsüzlük, tahammülsüzlük artarken, aynı zamanda toplumun yaratıcılık, yenilenme, ilerleme olanakları engellenmiş olur. Bu yüzden arada bir termometreye bakıp, suyumuz ne kadar ısınmış, bunu görmemiz lazım!!!”

Devlet baba sansürü!

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), bu hafta 22 Ağustos tarihi itibariyle “Güvenli İnternet” adını verdikleri uygulamayı hayata geçireceklerini duyurdu. İnternet alemleri çalkalanmakta. Uygulama dört yeni filtreleme sisteminden oluşuyor. Buna göre, kullanıcılar istedikleri takdirde şimdi geçerli olan standart paket üzerinden aboneliklerini devam ettirecekler ya da tercihe bağlı olarak “aile”, “çocuk” ve “yurt içi” isimli daha geniş filtreli abonelik alacaklar.
Çocuklara yönelik bir filtreleme uygulaması olması oldukça makul. Zaten bu amaçla hazırlanmış pek çok filtreleme sistemini şu anda da mevcut, aileler kullanıyor. Ancak, yetişkinler için de internet filtreleme seçeneklerinin sunulması neden gerekli görülür? Üstelik de bir devlet kurumu tarafından... Yetişkin adı üzerinde; kendi seçimlerini yapabilecek, aklı fikri, hür iradesiyle kendini savunabilecek düzeyde, yeterlilikte insan! Bu uygulama esas olarak, devlet babanın yurttaşlarını pek de “yetişkin” görmediğinin ilanı değil midir?
İnternetin yapısı zaten, kişinin sadece kendi seçtiklerine ulaşmasına imkan sağlıyor. Suç unsuru taşıyan içerikler mahkeme kararıyla son sürat engelleniyor. Bu durumda neden ulaşabileceğiniz bilgileri bir kez daha filtrelemek istersiniz ve hatta bu filtreleme yetkisini bir başka kişiye ya da kuruma verme ihtiyacı duyarsınız?

Su yavaş yavaş ısınıyor

Mevcut İnternet sistemimiz zaten sansürden mustaripti. Youtube yasağında protesto için günleri sayalım dedik. Bitmek bilmedi. Birkaç uygunsuz içerik dolayısıyla, Youtube gibi koca bir sosyal paylaşım alanının tümü engellendi. Yine bu hafta, özellikle üniversite gençliği arasında çok popüler olan sitelerden Ekşi Sözlük’ün kapatılmasına yol açacak bir karar verildi. Tepkilerin ardından, kararda geri adım atıldı. Şu anda farklı gerekçelerle 10 binlerce site yasaklı durumda.
BTK Başkanı Tayfun Acarer, yeni uygulamayla ilgili sansür eleştirilerine karşı çıkarken “Yasak değil, özdenetim” açıklamasını yapmış. İyi de “özdenetim” (kişinin kendi kendini denetlemesi) demek ise, devlet eliyle özdenetim mi olur? Nerde kaldı bunun “öz”lüğü, diye sormaz mısınız?
Tüm bu tablo, suyun yavaş yavaş ısındığını gösteriyor. Suyun ne kadar ısındığını hep ölçmek zorundayız. Çünkü hikayenin sonunu biliyorsunuz; su kaynadığında kurbağa çoktan ölmüş olacak.