Ayşe Gökçe Susam

Ayşe Gökçe Susam

milliyetege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

NE zaman biter dersiniz bu yumurta savaşı?
Ne zaman yumurta, öğrencilerin gündeminde takım elbiselerle değil, tava, çay ve sıcak ekmekle anılır yeniden?
Şimdilik yanıt, çıkmaz ayın son çarşambası...
* * *
Yumurtaların hedefinde son olarak Sabah Gazetesi yazarı Emre Aköz vardı. Ankara ve İstanbul üniversitelerinden sonra, yumurtalar bu kez İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde öğrencilerin ellerindeydi.
Bir panelin konuşmacısı olarak üniversiteye gelen Aköz, bir öğrenci grubu tarafından yumurtalarla protesto edildi. Neyse ki artık hazırda bekletilen büyük şemsiyeler, takdire şayan bir hızla açıldı da, bu sefer kimsenin giysisi lekelenmedi.
Yok, benim endişem leke değil. Giysilerden yumurta lekesi kolay çıkıyordur ama giysi leke olunca açılan davalar kolay sonlanmıyor. Bakan Egemen Bağış’a yumurta atan Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Nihal örneğin, iki yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor bildiğim kadarıyla. Ne demişti Bakan Bağış? “Siyah ceketimin sol kısmı kirlendi”

“Tembel, asalak, bedavacı”
Üniversitelerde parasız eğitim hakkını savunan öğrencileri, “tembel, asalak, bedavacılar” olarak itham eden yazılarından sonra Aköz, üniversite ziyaretinde yumurtaların menziline girmekten kurtulamadı.
Aköz, “ Yumurtacıların hedefi demokrasi” başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“Bugüne kadar yumurta fırlatanlara baktığımızda, siyasi açıdan şunu görüyoruz:
* “Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti” gibi çağdaş değerlere karşılar.
* Referandumda “Hayır” propagandası yaptılar.
* Sol Kemalist, vesayetçi, askerci, katı laikçi bir ideolojileri var.
Yani, Batı’daki birçok örneğin aksine, bizim yumurtacılar, özgürlükçü ve demokrat değil...”
Aköz, başka bir yazısında öğrencilerin, “Ergenekoncu” ve “Balyozcu” olduklarını da sözlerine ekliyor.
Aköz’ün, bu “yumurta atarak protesto eden öğrenci” analizine, hangi veriler ya da hangi mantık işleyişiyle ulaştığını bilmiyorum.
Bildiğim, öğrencilerin, Aköz gibi ulusal bir gazetede haftanın hemen hemen her günü yayınlanan, manzaralı bir köşeleri yok. Ne yazık ki buna alternatif olabilecek, seslerini duyurabilecekleri, mütevazı, demokratik ifade platformları olduğu da pek söylenemez. Bu durumda Aköz’ün öğrencilere önerisi ne olurdu acaba? Kendisinin hakarete varan “tembel, asalak, bedavacı” sözlerine, öğrencilerin nasıl yanıt vermelerini önerirdi. Yumurtaları boca etmeden... En demokratik şekilde, kendisiyle mümkün olduğunca eşit koşullarda... Öğrencilerin kendilerini ifade yolları neler olabilirdi?
Kendilerine yumurta atarak konuşmaları engellenince hemen öğrencileri, “akılsızlık”, “faşistlik”, “demokrat olmamak”, “Ergenekonculuk” vs ile suçlayıveren ileri gelenlerin, ellerini vicdanlarına koyup, “Gazetelerde, televizyonlarda, Meclis’te, panellerde hep konuşan, hep sesini duyurabilen kim?” diye bir düşünmelerinin vaktidir.
* * *
Ne zaman mı son bulur bu yumurta savaşı?... Gençlere kendilerini ifade imkanı verilmediği, bu yaşlı statükocu devran böyle sürüp gittiği sürece, politikacılar, tuzu kuru yazarlar, vs. vs., yanlarında refleksleri güçlü, şemsiyeleri büyük korumalarıyla gezmeye bir süre daha mecbur olacaklar gibi görünüyor...