Yazarlar Bali'de yaşam ve ölüm

Bali'de yaşam ve ölüm

19.08.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bali'de yaşam ve ölüm

Balide yaşam ve ölüm


Nilgün CERRAHOĞLU


       Bali evleri büyük bir bahçeden ibaret. Sokak kapısıyla evi çevreleyen duvar dışında duvar kullanmıyor Balililer. Duvarlar yalnız sosyal sınıflar arasında.
       Mnyoman Swaka'nın evi, tipik Bali evlerinden biri. Zilin üzerinde aile reisinin adı ve evde kaç kadın, kaç erkek yaşadığı yazıyor. Swaka'ların Hinduların en alt kastı "Sudra"lardan geldiğini anlatıyor rehberimiz. Adının yanında en üst kast Brahmanların ünvanı "İda" ya da "Vaisyas" ünvanı "Daewa" yok çünkü. Ada nüfusunun yüzde doksanı "Sudra"lardan oluşuyormuş zaten. Kapıdan girer girmez değişik bir dünyayla karşılaşıyoruz. Bahçenin "kutsal" volkana bakan kuzey köşesinde, tüm Bali evlerindeki gibi, küçük bir aile mabeti var. Sabahları mabete hindistancevizi yaprakları içinde hazırlanan haşlanmış pirinç sunuyorlar. Sonra kutsandığını düşündükleri bu pirinçleri alıp yiyorlar.
       Sağ tarafta ana yatak odası, oturma odası, mutfak; sol tarafta çocukların odası bulunuyor. Gerçekte bunlara oda demek zor. Hepsi bahçe içinde kendi başına ayrı birer açık bungalov çünkü. Bali mimarisinde bu açık bungalovlar "Bale" tabir ediliyor. Üzerlerinde hasırdan yapılmış birer bungalov çatısı var. Çatıları direkler tutuyor. Yanları, veranda gibi tamamen açık. Kuşlar, çiçekler, ağaçlarla iç içe yaşıyorsunuz . Mobilya adına yatak, divan ve TV kullanılıyor yalnızca. Cibinlikli yatağın etrafından geçen perde, dış dünyaya sınır koyan tek mahremiyet alanını çiziyor.
       Swaka'ların evi Bali'nin tipik orta sınıf evlerinden biri. Ama en şık Bali otelleriyle zenginlerin evleri de bu özgün mimariye sadık kalmaya özen gösteriyor. Bahçelerin uzantısına dönüşen salonların maskeler, heykellerle bezenmiş sofistike versiyonları mango, palmiye ağaçları kamelyalarla çevrili muhteşem kombinasyonlar yaratıyor. Ve insana hafifleme, özgürlük, sınırsız bir mekan duygusu veriyorlar.
       Ağustos böceklerinin sesiyle uyuyorsunuz geceleri bu bahçe - evlerde. Tropik yağmurlardan, yalnız hasır veya bambudan yapılmış perdeler koruyor evin içini. Su ve suyun sesi "bahçe evlerin" ayrılmaz parçasına dönüşüyor. Lotus çiçekleri, nilüferlerle süslü havuzlar; kayalar üzerine tünemiş yüzme havuzları birer "iç dekorasyon" öğesi haline geliyorlar. İç - dış dünya sınırları kalkıyor.
       Yaşamları kadar ölümleri de farklı Balililerin. Swaka'ların evinden çıktıktan sonra yolda bir cenazeyle karşılaşıyoruz. "Cenazelerle" demek daha doğru, çünkü burda cenazeler toplu yapılıyor. Din adamları "tören" için ayın kutsal günlerini saptıyor. Cenazelerini o güne dek gömüyor; sonra cenaze için uygun olduğu düşünülen "kutsal" günde mezardan çıkartıp tören yapıyor Balililer. Bunun için kullandıkları takvim de farklı. Güneş değil Ay takvimi kullanıyorlar. Yılları 210 gün bu yüzden. Kendi takvimlerine göre 2 binde değil 1921'de yaşıyorlar.
       Tören günü ağaçlar arasında açık bir alana - kastlara göre irtifaları değişen yüksek, süslü tahterevanlar üzerinde - ölülerini getiriyorlar. Sonra hep birlikte ateşe veriyorlar. Hindistan'da olduğu gibi - ölen kişinin karısı da tören sırasında eskiden canlı canlı ateşe atarmış kendisini. Batı baskısıyla dulların intihar geleneğine artık son verilmiş.
       Bizim izlediğimiz cenazede bir "Brahman" ve bir "Sudra" yakıldı. Erkekler ve kadınların ayrı gruplar halinde izlediği cenazede ağlaşan, bağrışan, çağrışan olmadı. Cenazeyi yakmak Hindular için ruhun vücuttan kurtuluşunu simgeliyormuş. Bu nedenle hüzün değil, hayatın doğal bir geçiş anı olarak yaşanıyor. Küller sonra bir nehre ya da okyanusa bırakılıyor.
       Dünyanın en büyük Müslüman ülkesi (nüfusu 220 milyon) Endonezya'da Hindu dinine bağlı bir azınlığın, - İslamla bağdaşmayan - geleneklerini böylesine özgür ve dokunulmaz bir biçimde sürdürebilmesi çok çarpıcı geldi bana. Asya ilginç bir mozaik. Endonezya Asya'nın özeti gibi.



Yazara E-Posta: nilcer@turk.net