Fotoğrafa bakınca aslında, görünenler gerçekten güzel, coşkulu, duygu ve heyecan vericidir bazen. Her şey “tamam” gibidir. Haberciler bunu daha iyi bilir. Oysa fotoğrafa yaklaşınca, karenin içine usul usul girince hiç de öyle olmadığının farkına varırsınız. Güzel bir görüntünün ardında çoğu zaman ne hüzünler, ne kargaşalar, ne öfkeler gizlidir. Haberci fotoğrafta gizli ayrıntılara bakar zaten... Size anlatacağım iki fotoğraf karesini çözmek için ise çok da iyi haberci olmaya gerek yok aslında. Sadece gerçekçi olmak yeter de artar anlamaya.
* * *
İlk fotoğraf karesi Goran Bregoviç konserinden. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği 4. Balkanlılar Halk Oyunları Festivali’nde dünyaca ünlü müzisyen Goran Bregoviç konserinin Fuar Açık Hava Tiyatrosu’nda ücretsiz yapılacağı açıklandı önce. Fuar Açık Hava Tiyatrosu’nun kapasitesi malum. En fazla 5 bin kişi alır. O da ayakta, merdivenlerde, ek sandalyeyle.. Ancak İzmir gibi sanata bu kadar (!) düşkün bir şehirde, dünyaca ünlü bir müzisyen sahneye çıkacaksa taleplisi de çok olur. Yani bu konseri düzenleyenlerden, oraya kaç bin kişinin geleceğini tahmin etmeleri beklenir. Hele bir de o konser ücretsizse... Ne mi olur? En az 20 bin kişi ücretsiz konserin yapılacağı yere akın eder. Konser mekanı gelenleri almayınca, dışarıdakiler öfkelenir. Ücretsiz bir konser izleyecek olmanın umuduyla otobüsle, taksiyle, aracıyla hatta yürüyerek gelenlerin umutları kırılıp, öfkeye dönüşür. Tıpkı 10 Ekim’deki gibi, konser alanına doluluk nedeniyle alınmayanlar, güvenlik tellerini kırarak kapıları yumruklar. Özel güvenlik güçleri zor anlar yaşar, çevik kuvvet polisi bile gelir... Oysa en önlerde bir yerde oturuyorsanız, her şey öyle rahattır ki sizin için. Hele sahneden! Binlerce insan sizi izlemeye gelmiş, konserinizde izdiham yaşanmıştır. Yaşananlardan üzülmediğinizi düşünmek haksızlık olur. Olanlara üzülürsünüz. Ama sonuçta fotoğraf karesi güzeldir. Binlerce insan eğlencenin, sanatın doruğundadır...
* * *
İkinci fotoğraf karesi ise geçen haftaya “Binlerce İzmirli’nin buluştuğu muhteşem gece” olarak damgasını vuran İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın 10 Kasım özel konserinden... 15 bin kişilik Halkapınar Spor Salonu’nda yapılacağı açıklanan konserin biletlerinin bir bölümü, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZSİAD (İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği) tarafından dağıtıldı. Ama bu konseri anlatmaya nerden başlamalı? Fazıl Say, Nazım Oratoryosu’nu seslendirilecekti. İbrahim Yazıcı’nın şefliğindeki orkestranın solisti piyanosuyla Fazıl Say’dı. Genco Erkal anlatıcı diğer solistler ise Zuhal Olcay ve Güvenç Dağüstün’dü. Ankara Devlet Çok Sesli Korosu da sahnede olacaktı. Program böyle olunca kalabalığı da tahmin etmek zor değildi tabii. 21.00’de başlayacak konsere giden yol, saat 20.00’de kilitlenmişti bile. Herkes hem saygıdan, hem de izdiham beklentisinden erkenden yola koyulmuştu da... Ama böylesini beklediklerini hiç sanmıyorum. Protokol dışında 15 bin kişi, kendilerine gösterilen cam, küçücük bir kapının önünde insan yığını oluşturmuştu. İtişenler, ezilenler, bağıranlar, nefessiz kalıp fenalaşanlar... Camlara yüklenmeye başlayanlar, camlara vuranlar... Birbirinin üzerine çıkanlar... Dünyanın hiçbir yerinde bir senfoni konseri öncesi yaşanmayacak bir görüntü. İyi niyetle bunu İzmirli’nin sanata ilgisi olarak değerlendirenler olabilir elbette. Ama ücretli konser salonları aynısını söylemiyor yazık ki... Bunda en büyük neden, fazla sayıda dağıtılan davetiye olamaz mı? Olabilir... İnsanlara ücretsiz davetiye dağıtmak, 15 bin kişilik bir konser düzenlemek kimsenin suçu olamaz. Bu ancak iyi niyettir, iyi bir hizmettir. Ama bu organizasyonu yapanların iyi niyeti de, düzensiz bir organizasyonla böyle “Kaş yaparken göz çıkarmaya” benzeyebilir. İnanın fotoğraf kareleri burada da çok etkileyiciydi. Sahneden ne muhteşem görünmüştür? Ya da öndeki rahat koltuklardan? Siz bunu bir de ayakta, koca salonun dağınık yerlerinde konseri izleyenlere sorun. Tribünde sıkış tepiş, maç aydınlatmasında, yetersiz ses düzeninde; oratoryo, Fazıl Say, Genco Erkal ve Zuhal Olcay’dan o 15 bin kişinin 10 bini hiçbir şey anlamadı oysa. Konser bitip de dağılırken yaşananları anlatmayacağım. Fotoğraf karelerinin ardını anlatmak istedim sadece, o kadar...