18.02.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
Nilgün Cerrahoğlu
APO’nun yakalanması Baskların kararını - şimdilik - değiştirmiyor. Sürgündeki Kürt parlamentosu (SKP)’na kucak açmak uğruna başkent Madrid’le bir haftadır ciddi bir karşıtlaşma yaşayan ve kurumsal krize giren Bask milliyetçileri: "Henüz aldığımız karardan dönmemizi gerektiren bir durum yok ortada. Beklenmedik bir gelişme olmadığı takdirde, temmuz ayında SKP toplantısı yapılacak" diyorlar.
Bask Parlamento Başkanı Juan Maria Atutxa, "Milliyet"e verdiği özel demeçte, "Bu girişimi şartlayabilecek tek bir gelişme olabilir" diyor ve ekliyor: "O da Anayasa Mahkemesi’nin kararı. Madrid eğer deklare ettiği gibi Anayasa Mahkemesi’ne başvurursa SKP toplantısı ertelenebilir, hatta engellenebilir..."
Anayasa Mahkemesi kararının aylar, yıllar alabileceğini kendisine hatırlattığımızda ise Atutxa şu cevabı veriyor:
"Doğru, fakat hükümet mahkemeye yaptığı başvuruda konunun önünde anayasal engeller bulunduğunu beyan ederse eğer, başvuru tarihi itibariyle Anayasa Mahkemesi, girişimi 5 ay süresince askıya alabilir. Biz yasallık sınırları içinde kalmaya kararlı bir kurumuz. Yasal olmayan bir çıkış düşünmeyiz. Anayasa Mahkemesi’nin toplantıyı askıya alması halinde; kesin kararı bekleriz. Olumlu ya da olumsuz, Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymak durumundayız..."
Top bu durumda başkent Madrid’e atılmış oluyor. O zaman da şöyle bir soru çıkıyor ortaya: "Apo’nun yakalanması, SKP toplantısını engellemek yolunda şimdiye dek büyük çaba gösteren Aznar’ın kararını nasıl etkileyecek? İspanyol Başbakanı, Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak konusunda kararlılık gösterecek mi, göstermeyecek mi?"
Bask ülkesindeki siyasi çevreler, Aznar’ın bu yönde göstereceği kararlılıkta üç unsurun etkili olacağını ileri sürüyorlar:
1- Apo’nun Kenya’da ele geçiriliş şartları. Operasyonun, uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde yapılıp yapılmadığına ilişkin gelişmeler, İspanyol kamuoyunda belirecek ağırlıklı tavrı belirlemekte tayin edici rol oynayacak.
2- AB çevrelerinin konuya ilişkin genel tepkisi.
3- İnsan hakları ve uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde Öcalan’a adil yargı ve tutuklu şartlarının sağlanması.
"Şekil" çok önemli bir başka deyişle. Yasallık ve yasalar çerçevesinde kalmak, Türkiye için yaşamsal olan bu davanın - önemli bir AB ülkesi olan - İspanya’da alacağı yön üzerinde tayin edici etkiye sahip olacak.
Madrid’le - uzun dönemde - ayrılıkçılığa dek varabilecek bir "özerklik savaşı" ve "hükümranlık yarışı" içine giren Bask ülkesi bile, (kendi öz mücadelesinde dahi) "kurumsal çerçeve" ve "hukuk" çerçevesi dışına çıkan bir bayrak yarışına sahip çıkmıyor, savunmuyor; savunamıyor. Batı demokrasilerinin kullandığı "ortak dil" bu çünkü.