Beyhan Budak

Beyhan Budak

beyhanbudak@gmail.com

Tüm Yazıları

Birçok insanın olmak istediği kişiyle olduğu kişi arasında ciddi bir uçurum var. İnsanlar kendilerine ve dünyaya dair birçok şeyi değiştirmek istiyorlar ama bu değişim her zaman için kolay olmuyor. Daha başarılı, daha mutlu, maddi anlamda daha iyi durumda olmak isterken hedefine ulaşamayan birçok insan içinde bulundukları durum için diğer insanları ya da koşulları suçluyor. “Bana imkân sağlanmadı, zor şeyler yaşadım, kimse bana destek olmadı” sözleri benim en sık duyduğum şikâyet kalıplarından.

Bunları söyleyen insanların birçoğu gerçekten haklı olabilir. Maalesef dünya herkese eşit koşullar sağlamıyor. Bazıları için bazı şeyler çok daha kolay gerçekleşiyor. Ama uzun vadede önemli olan şey, başlangıç noktası değil, başlangıç noktasından ne kadar ileri gidebildiğindir. Şikâyet eden insanlar farkında olmadan konforlu bir alan yaratıyorlar ve yapmak isteyip de yapamadıkları şeyler için şikâyetlerinin altına sığınıyorlar. Ve bir şeyin nasıl yapılamayacağını durmadan tekrar eden insanlar, olmak istedikleri insana giden yolda sadece olumsuz şeyleri görmeye başlıyor. Bir hikâye paylaşmak istiyorum seninle:

Haberin Devamı

Adamın biri, kendi şehrine gelen büyük bir sirki ziyarete gidiyor. Bu sirk o kadar büyük ve şatafatlı bir sirkmiş ki o şehirde yaşayan insanların birçoğunun daha önce hiç görmediği egzotik ve vahşi hayvanlar, devasa büyüklükte zürafalar, gergedanlar ve filler varmış içerisinde. İzleyen herkesi büyüleyen gösterilerin yapıldığı sirki ziyarete giden adam, hayvanların gösteri yapmadığı zaman beslendiği yere gidince, sirkteki kocaman filin bir çocuğun bile rahatlıkla koparacağı bir iple bağlandığını görmüş ve çok şaşırmış. Fil bazen hareket etmek ve daha ileri gitmek istiyor ama bağlı olduğu ince ipin sınırlarına geldiği zaman, üzgün ve mırıldayan bir şekilde eski yerine dönüyormuş. Adam bu duruma çok şaşırmış, çünkü bir çocuğun bile rahatlıkla koparabileceği bir ipin nasıl bu kocaman fili bağladığını anlamamış ve oradaki eğitmenlerden birine bu durumu sormuş. Eğitmen de fillerin bebeklikten itibaren aynı uzunlukta ve kalınlıkta iple bağlandığını, bebekken, denemesine rağmen ipten kurtulamayan fillerin yetişkin oldukları zaman da ipi zorlamadıklarını, bu sebeple bu ince ipin fili bağlı tutmak için fazlasıyla yettiğini söylemiş.

Haberin Devamı

İşte aynen filin yaşadığı gibi, insanların kendilerini engelleyen şeylerle ilişkileri böyle işliyor. Daha önce yaşanan başarısızlıklar, hayal kırıklıkları, zihnimizde bir kalıp oluşturuyor: “Yine olmayacak”. Bu sebeple denemeye ne gerek var? İşte böyle bir bakış açısıyla yaklaştığın zaman, olmayacak dediğin şey olmuyor, çünkü uğraşmıyorsun bile. Karşılaştığım birçok insan, sadece kendi başarısızlıklarını değil içinde yaşadığı ailenin, mahallenin başarısızlıklarını bile kendi üzerine alabiliyor ve denemekten vazgeçiyor. “Bizim aileden kim üniversiteye gitmiş ki? Bu mahalleden kim başarılı olmuş ki ben olayım?” gibi bakış açıları maalesef ortaya çıksa önemli farklılıklar yaratacak potansiyellerin kaybolup gitmesine neden oluyor.

İşin sırrı, geleceğe dair olumsuz ön yargılarla bakmak ve şikâyet etmek yerine, benim elimden ne gelir diyerek yola çıkmakta. Denemeyen yapamaz. Hep olumsuzlukları gören ve şikâyet eden insanlar hiçbir zaman fırsatları göremez. Kendi hayatına dönüp baktığın zaman, kaçırdığın fırsatların ve olmak istediğin insana dönüşmeni engelleyen şeylerin birçoğunun sorumluluğun sende olduğunu göreceksin.

Haberin Devamı

Kendine iyi davran, görüşmek üzere...