Beyhan Budak

Beyhan Budak

beyhanbudak@gmail.com

Tüm Yazıları

İnsanın en değerli malzemesi zaman. Birçok insan da bunun hem farkında olduğunu düşünüyor, hem de sık sık dile getiriyor. Ama hayatı bütün bir şekilde yaşamayıp sadece anlar biriktirdiğimiz için hayatımızın tam olarak nereye gittiğini fark etmemiz mümkün olmuyor. Yani hem zamanın kısıtlı olduğundan şikâyet ediyoruz, hem de hayatımızı boşa harcıyoruz. Kendimden bir örnek vermek isterim; gün içerisinde telefonumda sosyal medya uygulamalarını sıklıkla kullanıyorum. İnsanların ekran başında geçirdiği zamanı konuştuğumuz bir gün, arkadaşıma “Ben en fazla 30 dakika bakıyorumdur herhalde” dedim. Ama sonrasında telefonlarda ekran süresini ölçen ayarları aktif hale getirdiğimde, bir haftalık sonucu görünce, telefonumla tahmin ettiğimin çok çok ötesinde vakit geçirdiğimi fark ettim ve kendime kısıtlamalar getirdim. Az zaman harcadığımızı düşündüğümüz şeylerin, aslında biz büyük resmi tam fark etmediğimiz için hayatımızdan ne kadar çaldığını fark etmiyoruz. Bu yazımda bu küçük ama büyük şeylerden bahsedeceğim.

Haberin Devamı

Hayatımızdan en çok çalan şeylerin başında, biraz önce de bahsettiğim gibi, sosyal medya başında geçirilen zaman geliyor. Başka insanların hayatını takip edip, belki de kendi sahip olduklarınla kıyaslama yapıp hem kendi moralini bozuyorsun, hem de bir gününün 4-5 saatini burada harcıyorsun. Uyanık kaldığın zamanı düşününce, bu 4-5 saatin ne kadarlık bir yer kapladığına şaşıracaksın.

Diğer insanlar hakkında konuşmak da zamanımızı boşa harcadığımız şeylerden. Diğer insanların yaptıkları, yapmadıkları, onlarda olanlar, bizde olmayanlar şeklinde bitmeyen bir liste oluşturabiliriz. Durmadan diğer insanların dedikodusunu yapanlar, onları yargılayanlar, şikâyet edenler onların hayatlarını konuşmaktan kendi hayatlarını yaşamaya vakit bulamazlar.

Bir diğer konu da şikâyet etmek. Biz toplum olarak şikâyete çok eğilimliyiz; bir sürü şey hakkında çokça şikâyet edip, hiçbir şey yapmamak. Şikâyet pasif bir eylemdir, zihnimizi ve hayatımızı doldurur ancak hayatta hiçbir sonuç ortaya çıkarmaz. Bir deniz kenarında dalgaların vurduğu yere kumdan bir kale yapmak gibidir, çok enerji harcarsın ama ortada hiçbir şey kalmaz. Şikâyet ettiğin şeyler hakkında bir şey yapmıyorsan, daha çok şikâyet etmeye başlarsın, daha az eylem ortaya çıkarırsın. Benim bir kuralım var; şikâyet ettiğim bir konu olduğu zaman kendime hemen şu soruyu sorarım: “Bu konuda ne yapabilirim? Ya da yapabileceğim bir şey var mı?” Eğer bir cevabım yoksa, o konuda şikâyet etmeyi bırakıp, bir şeyler yapabileceğim bir alana yönelirim.

Haberin Devamı

Diğer insanları memnun etmek de hayatımızdan çalan şeylerden. Bazı insanlar hayatlarının merkezine diğerlerini alır. Bu “diğerleri” kategorisine, eşi, çocukları, patronu, akrabaları ya da herhangi birisi dâhil olabilir. Her zaman onların istediklerini yapmaya çalışır, hatta bazen çok zorlanarak bunları yapar. Ama dışarıdaki insanlar için her şeyi her zaman yapmaya çalıştığın zaman, diğerleri senin bunları kolayca yapabildiğini zanneder ve durmadan senden bir şeyler isterler. Bu bitmeyen görev listeleri oluşturur.

Haberin Devamı

Hayatlarını boşa harcayan insanlar, yaş ilerledikçe daha kaygılı ve mutsuz hissedebilirler. Zamanın bittiğini hissederken, elinde bir şey olmadığını görmek çok can sıkıcıdır. Bu nedenle, benim en başında verdiğim örnekte olduğu gibi, hayatını kaplayan şeylere küçük deme, onların ne kadar yer kapladığını görünce çok şaşıracaksın. Kendini geride bırakma, kendin için yaşamayı ihmal etme, zaman her zaman hızlıca geçecektir.

Kendine iyi davran, görüşmek üzere...