Beyhan Budak

Beyhan Budak

beyhanbudak@gmail.com

Tüm Yazıları

İnsanlar içinde türlü potansiyeller barındırır. Bunlar diğer insanlara veya kendine zarar vermek de olabilir, tam tersi şekilde hem kendine hem topluma fayda sağlayacak işler ortaya koymak da olabilir. Yani insan dünyaya geldiği zaman içinde, hem bir katili hem de bir mucidi barındırır genel bir ifadeyle. Peki, insanın içindeki iyi ya da kötü ilerleyen zamanlarda nasıl öne çıkıyor; bazı insanlar iyiliği benimserken bazıları neden kötü oluyor?

Aslında bunun birçok sebebi var ama benim bugün değinmek istediğim kısım diğer insanlara yaklaşım şeklimizin onların kim olduğu üzerinde önemli bir etkisi olması.  İlkokulda birazcık haylaz olan bir çocuk hayal et, öğretmenleri, ailesi herkes bu haylaz çocuğun ne kadar yaramaz olduğunu,  böyle giderse geleceğinin pek parlak olmadığını, bir baltaya sap olamayacağını söyleyerek onu düzeltmeye çalışırlar. Ama maalesef bu tür müdahalelerin birçoğu tam olarak korktuğumuz şeyin gerçekleşmesiyle sonuçlanır. Şimdi aynı olayı, birazcık farklılaştırarak anlatayım. Yaptığımız zekâ testinde bu çocuğun üstün zekâlı olduğunu öğrendik. Ve ben çıkan sonucu, hem aile hem de öğretmenlerle paylaştım. Bu sefer çevrenin bu çocuğa tepkisi ne olurdu? Muhtemelen aile daha gururlu ve sabırlı davranarak, çocuğa özen gösterecek, onun bu haylazlığını aşırı zekânın bir emaresi olarak görüp, gülüp geçeceklerdi. Çocuklarının nasıl olsa zeki olduğunu düşünüp, onu destekleyecekler ona güveneceklerdi. Öğretmenler ise bu haylaz çocuk yaramazlık yaptığı zaman ya da bir konuyu anlamadığı zaman, zeki çocuklarda arada böyle şeyler olur diye düşünüp daha toleranslı olacak ve aynı konuyu belki birkaç sefer anlatacaktır. Peki, bu durumda sonuç ne olacaktı? Çocuk muhtemelen bu yaklaşımla birlikte içindeki en iyi potansiyeli ortaya koyup, hayatta hem kendi adına hem de toplum adına güzel işler yapacaktı.

Haberin Devamı

Bu farazi bir senaryo ama biraz düşününce çoğumuzun böyle senaryoların ya faili ya da kurbanı olduğunu fark edeceksin. Ailesi kendisine inanmadığı için kendisine inanmayan birçok kişiden birisi de belki sensin. Geçmişi değiştiremeyiz ama en azından biz birilerinin

Haberin Devamı

faili olmamayı başarabiliriz. Bunun için şuna dikkat etmek çok önemli, elbette birilerini eleştirebiliriz, düzeltmesi gereken şeyleri ona hatırlatabiliriz. Ama tek yaptığımız sadece düzeltilmesi gereken şeyleri hatırlatmaksa, karşı taraf kendisini hep eksik hep yanlış görme eğiliminde olacaktır. Ama bir yandan eksiklikleri söylerken bir yandan o insanın güzel yaptığı şeyleri ona hatırlatmak, takdir etmek o insanın kendisine inanmasını sağlayacaktır.

Bir hikâye anlatmak istiyorum sana. Rivayete göre bir Afrika kabilesinde, kabile üyelerinden birisi yanlış bir şey yaptığında ya da suç işlediğinde, bu kişiyi bir kütüğün üzerine oturtuyorlar ve tüm kabile üyeleri çember oluşturacak şekilde bu kişinin etrafında toplanıyor. Kabile üyeleri yaklaşık 2 gün boyunca sürekli olarak, ortada oturan kişinin güzel özelliklerini, o güne kadar yaptığı iyilikleri ona hatırlatıyor. Bu kabile üyelerinin felsefesine göre, her insan iyidir ama bazen kötü şeyler yapabilir ve bu onun yardım çığlığıdır. Bir şekilde kötü bir şey yapan birisinin kendi içindeki iyi olan tarafıyla bağlantısı kopmuştur diye düşünüp ona iyiliğiyle tekrar bağlantı kurması için bu şekilde bir ritüel gerçekleştiriyorlar.

Haberin Devamı

Bizde olsa nasıl olur diye düşündüğümde pek parlak bir senaryo canlanmıyor gözümde. Ama değişim her zaman mümkün. Eleştiri memuru olmak yerine birisini bir eleştirdiğimizde onun iki güzel özelliğini de o insana hatırlatmak hem ona hem topluma bir armağan olacaktır.

Kendine iyi davran, görüşmek üzere...