Birçok insanın, kendisine, dışarıdaki kötü insanlardan çok daha fazla zarar verdiğini gözlemliyorum. Kendine acımasız davranarak, sahip olduğu başarıları değersizleştirerek ve diğer insanlara olması gerekenden daha fazla değer vererek kendi haklarını yediklerinin farkında bile değiller. Bu insanlar sanki üzerlerine asılmış, “Verdiğim rahatsızlık için özür dilerim” yazan bir tabelayla geziyorlar.
Kendisine bu kadar acımasız olan insan, ironik şekilde diğer insanları memnun etme ve onlarının onayını alma çabasını çok fazla önemsiyor. Kendinden çaldığı hakkı, belki bunu hiç hak etmeyen insanlara veriyor. Böyle bir durumda ben karşına gelip, “Kendine rağmen, insanları memnun etmeye çok çalışıyorsun, bu sana psikolojik açıdan zarar verir” desem, çok büyük ihtimalle bana, “Ne var ki bunda, sadece iyilik yapıyorum, elime mi yapışacak?” diyebilirsin. İşte tam olarak böyle, bu sorunu yaşayan insanların birçoğu sanki bu durumu tercih ediyorlarmış gibi hisseder. Ancak durum böyle değildir. Bu insanlar istedikleri gibi olmaktan, kendileri için bir şey istemekten korkarlar çoğu zaman. Eğer diğer insanları memnun ederlerse ve onay alırlarsa daha çok sevileceğini zannederken, aksi durumda yük olmak, dışlanmak ve sevilmeme korkusu ortaya çıkacaktır. Yani kendime rağmen iyilik yapıyorum dediğim zaman bunu tercih etmiyorum, başka türlü davranamadığım için böyle davranıyorum.
Kimin için yaşıyorsun?
Peki, böyle bir sorun yaşayan insanlar neler yapabilir?
Çoğu insan istediği gibi yaşadığını zanneder ama kendisi olmaktan da ölesiye korkar. İlk olarak, hayatını bir gözden geçirmeni öneririm: Kimin için yaşıyorsun? Kendi isteklerinin ne kadar farkındasın? Sadece kendin için yaptığın bir şey var mı?
Çevrendeki insanları kaybetmekten korktuğun insan, olmadığın bir insan gibi davranmak zorunda hissediyor musun? Kendini bıraktığın, bazen naz yaptığın, rahatlıkla olduğun gibi davrandığın insanlar var mıdır? İşte bu sorular kendi durumunu analiz etmen için bir bakış sunacak.
BIRAK DAĞINIK KALSIN
Başkalarını memnun etmeye odaklı kişiler kendi sorunlarıyla ilgilenmeyi ihmal edebilirler. Ya da birine “Hayır” demenin sorun çıkarmasından çekiniyor olabilirler. Sorunlardan kaçınmak ya da her zaman güçlü görünmeye çalışmak insani değildir. Bazen yorgun, başarısız ve güçsüz olabiliriz. Sorunlarımız olabilir. Bunlar insani gelişimimizin parçasıdır. Bir reklam sloganı vardı ya, “Bırak dağınık kalsın” diyordu, aynen öyle, bazen bırak dağınık kalsın.
Bazı ilişkiler bize yük oluşturur, mantıklı tarafımız bu ilişkilerden kurtulmamızı söylese de, duygusal tarafımız bırakırsak, vazgeçersek kötü bir şey yapmışız gibi suçluluk hissedebilir. İlişkiler de eşyalar gibidir, bazılarının son kullanma tarihi gelir. Bitmesi gereken ilişkiler için savaşmaya devam etmek, hem karşıdakini hem de bu çabayı göstereni yorar. Birilerini mutlu etmeye, değiştirmeye çalışmak genellikle beyhude bir çabadır. İnsanların mutluluk kapasitesi kendileri ile ilgilidir, senin çaban sadece küçük bir katkı sağlar. Değişim de öyle, bir insan kendi değişmek istemedikten sonra değişmez. Sen ne yaparsan yap.
Ve son olarak, kendin olma cesaretini gösterip değişmeye başladığında, etrafındaki insanlar anlayışla karşılamayabilir. Bu tepki cesaretini kırmasın. İnsanlar alışkanlıklarını devam ettirmek ister. Bu tepkilere direnç gösterip yoluna devam ederse, o tepki gösteren insanların bile sana daha çok saygı duyduğunu göreceksin.
Kendine iyi davran, görüşmek üzere...