Anksiyete dediğimiz şey yoğun kaygı ve endişeyi tarif ediyor. Yani gerçekte o kadar kafaya takacak bir şey olmamasına rağmen, zihnin devamlı olarak gelecekte seni bekleyen olumsuz senaryolarla meşgulse anksiyete problemi yaşıyor olabilir. Klasik anksiyetede insanlar yoğun kaygı yaşarlar; odaklanmakta, konsantrasyon konusunda zorluklar ortaya çıkar ve her an kötü bir şey olacakmış hissiyatı huzursuzluğa sebep olur.
Ancak yüksek işlevli anksiyete yaşayan insanlara dışarıdan bakıldığı zaman tam bir başarı hikâyesi görülebilir. Bu insanlar mükemmeliyetçi, detayları gözden kaçırmayan, çok titiz, tüm olasılıkları düşünen ve hepsi için önlem alan, dakik, diğer insanları memnun etmeye çalışan, ilişkilerinde çok sadık, dışarıdan tutkulu özelliklere sahip olabiliyor.
Bu özellikleri saydığım zaman ne kadar da olumlu görünüyor değil mi her şey? Peki, gerçekte böyle olmanın o insanda ortaya çıkardığı yan etkiler nelerdir? Çünkü insanın doğası gereği her şeyi en ince ayrıntılarına kadar düşünmek, titiz olmak, her zaman bir şeyler yapmak hiç de kolay bir iş değil.
İnsanları memnun etmek kolay bir iş değildir. Bunun için kendine ayıracağın zamandan çalman gerekir ve kendine zaman ayırmayıp tüm mesaini diğer insanları memnun etmeye ayırırsan bir süre sonra tükenmiş hissetmen kaçınılmaz olacaktır. Her detayı düşünmek konusuna gelince, bu hem bedenin hem de zihnin için aşırı yüktür. Zihnin hep tam kapasite çalışır ve senin rahatlamana izin vermez. En rahat olacağın zamanlarda bile her zaman sanki yapılacak ama senin yapmayı unuttuğun bir iş varmış gibi hissedersin. Yüksek işlevli anksiyete yaşayan insanlar uykuya dalmakta zorlanabilir. Çünkü zihninde her zaman yarım kalmış senaryoları ve olası ihtimalleri düşünürken uyku yakalanması zor bir konfor haline gelir.
Ayrıca, uzun bir süre yüksek işlevli anksiyeteyle yaşayan insanlar bir süre sonra sadece kaygıyla değil depresif duygularla da mücadele etmek zorunda kalırlar. Çünkü her zaman her şeyin en iyisini yapmaya, her şeyi kontrol etmeye çalışmak çok ciddi emek ister. Ve bu sebeple kendi ruhsal ve hatta bedensel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanırlar. Beden ve zihin bakım isteyen makineler gibidir. Eğer gerekli bakımları yapılmazsa, ihtiyaçları karşılanmazsa arıza vermeye başlar.
Yüksek işlevli anksiyete yaşayan insanlar çoğu zaman böyle bir problemlerinin olduğunun farkında değillerdir. Çünkü toplumsal anlamda başarılı, titiz ve sevilen insanlardır. Hissettiği rahatlayamama, gerginlik ve mutsuzluğun nereden geldiğini bir türlü anlayamazlar. Halbuki bu kadar başarı odaklı ve mükemmeliyetçi olmanın altından çoğunlukla diğer insanları memnun etme ve sevilme arzusu yatar. Kişi bu eksikliği kapatmak için çırpınır durur.
Eğer bu anlattıklarım tanıdık geliyorsa, ortaya koyduğun bu ciddi çabayı sorgulamanı öneririm. Gerçekten bu çabayı sen istediğin için mi yapıyorsun yoksa yapmazsan suçluluk hissedeceğin için mi? Eğer cevabın suçluluksa, birazcık yavaşlamak ve kendine dışarıdan bakabilmek bu problemin çözümü için ilk adımdır.
Kendine iyi davran, görüşmek üzere.