Yazarlar Burada herkes adeta ‘Derviş’

Burada herkes adeta ‘Derviş’

05.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Burada herkes adeta ‘Derviş’

Burada herkes adeta ‘Derviş’



Sanki Türkiye topluca bir sinemaya gitmiş, aynı filmi izlemiş gibi... Filmden çıkarılan yorumlar birbirini besliyor; kahramanların ciğeri biliniyor, kül yutmuyor, katili de filmin başında sezmiş. Milliyet TIR’ını ziyaret eden okurların kimi işsiz, kimi öğrenci, kimi öğretmen, kimi mühendis, kimi bankacı, kimi Almancı. Pazar gününü geçirmek için yola çıkanların katılımıyla açık hava paneli düzenliyor gibiyiz...

Koalisyon tükenmiş
Buranın Samsun olmasının ne önemi var bilemiyorum, halkın söyleminde öylesine bir ortaklık oluşmuş ki, siyaset yelpazesindeki parçalanmışlık tavanda izlenimi veriyor. 1 Ağustos’tan beri yolda olan Milliyet TIR’ından gelen yazılarda vurgulanan, "Koalisyon partilerinin şansı yok" yorumu burada da karşımıza çıkıyor. AKP ve siyasetin yeniden dizaynı üzerinde yoğunlaşıyor görüşler. Yenilenenler, yeni diye ortaya çıkanlar tartışılıyor.

Güven şart
Liseyi iki yıl önce birtirmiş türbanlı bir tezgahtar kızla görüşüyorum. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ı över zannediyorum, tam tersi çıkıyor: "Değiştim diyor, bugün söyledikleri dün yaptıklarını tutmuyor. Ben güven veren birini arıyorum" diyor. "Evlenmek istiyor musun?" diye soruyorum, "Meslek sahibi olmadan, sosyal faaliyetlerimi tamamlamadan evlenmem. Evlenirsem hayatım biter" diyor.

‘Almancı’ umutsuz
Almanya’da 30 yıldır işçi olarak çalışan baba; iki kızı, gelini ve eşiyle konuğumuz oluyor. 3 haftalık tatillerinin bir haftasını Side’de geçirmişler, iki haftayı da memleketlerine ayırmışlar, girmişler kol kola şehrin sokaklarında Pazar gezintisi yapıyorlar. Almanya’da işçi ailesinin Hamburg’da hukuk eğitimi almak için çalışan kızı, Türkiye’nin AB’ye tam üye ülke olamayacağını düşünüyor. Nedenini, "Çok farklıyız, almazlar" diye açıklıyor; anne, baba, gelin de aynı görüşte.
Balkonlardaki çiçekler, yollardaki manolya ağaçları, palmiyeler modern bir kent duygusu veriyor insana.

Manolya ve idam
Tabloyu yakından görebilmek için geçen dönem seçim sonuçlarına bakıyorum; 10 milletvekilinin 3’ü DSP’den, 2’si MHP’den, 2’si FP’den, 1’i MHP’den, 1’i ANAP’tan Meclis’e girmiş. Bugün ise görüştüğümüz okuyuculara bakarsak seçmen ikiye ayrılmış gibi sosyal - liberal kanat ve AKP... MHP ve DSP’ye Samsun’da "Apo bileti" kesilmiş gözüküyor. "3 şehidim yatıyor orada" diyor baba ve Öcalan’ın idamını istiyor. Beri taraftan bir başka baba "Erikli köyündenim, 533 polis şehidimiz yatıyor" diyerek tepkisini gösteriyor. Diğer yandan bir başka okuyucu "Apo asılsaydı, daha fazla kan dökülseydi" diyecek oluyor, etraf susturuyor; "Bırak adamın 3 şehidi var..."

‘Gülen’ kavgası
İçlerinden denizci bir genç Fetullah Gülen’i övmeye başlıyor, yanı başımda ODTÜ üçüncü sınıf öğrencisi atılıyor; "Ben onun okullarından mezunum, bana zorla namaz kıldırdılar."
Bu itiraf hoşuna gitmiyor, kimilerinin... "Sen yolsuzlukları, yanlışları anlatsana... Ne diye namaz kıldırdılar diye şikayet ediyorsun" sözleri karşıyor orta yere. Bastırıyorlar "Fethullah Gülen"in para kaynaklarını biliyor musun" diye... Kimse nutuk peşinde değil, benim anladığım o ki, halk kendi kendine hesap sormaya başlamış bile.

İki önemli söz
Dağılırken iki önemli söz çıkıyor ağızlardan. "Siyasetçi kurtarıcı olamaz, halk kendini kurtaracak. Siyasetten geçinmemeyi öğrenecek, üretecek..."
"Kimse tarafsız değil, sandık günü kime oy atacağını herkes biliyor. Burada tabanı genişletmeye çalışıyoruz o kadar..." Partilerden önce halk tabanda birleşmeye gidiyor. Seçim günü Samsun sürpriz yapmayacak gibi duruyor.
AB’ye gelince.... O ne ki? İnanmıyorlar, bilmiyorlar ama bekliyorlar: Avrupalı olmak için ne yapacaklar? Lokantalarda verilen bahşiş parasına emeği sömürmeye devam edecekler mi?