Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Onu yıllar önce ilk Günaydın Kasap’ta tanıdım. Daha o zaman müşterilerinin fotoğrafını çekip telefonlarını fotoğraflı kaydediyordu Nusret Gökçe, hepsini tek tek hatırlayabilmek için.

Etlerin elli tonu dediler

Etiler’deki kasap dükkanından şehrin en popüler steakhouse’unu yarattı. Yetmedi, kendini geliştirmek için Arjantin’den sonra ABD’ye de gitmek istedi, “New York’taki steakhouse’ları görmeliyim” diyordu.

Etlerin elli tonu dediler

O zamanki patronu izin vermedi, ilk başvurduğunda vize de alamadı.

Neyse ki sonradan kendisi hakkında Milliyet’te yazdığım bir yazıyı da yanında götürerek derdini anlattı ve ikinci denemede vizesini aldı. Merak ettiği steakhouse’ları gezdi, mutfaklarında çalıştı.

Haberin Devamı

Etlerin elli tonu dediler

Her müşterisi “Gel, ortak olalım” dedi dönüşünde, sonunda Mithat Erdem’in teklifini kabul etti ve Etiler Çamlık’ta Nusr-et açıldı. Küçük bir etçiydi ama gittiğinizde kendinizi bir TÜSİAD toplantısında zannediyordunuz. Bir popstar kadar fan’ı oldu kısa sürede.

Doğuş Grubu’yla büyüdü

Doğuş Grubu, Nusr-et’e ortak olunca yer yerinden oynadı. Nusr-et Etiler’de şimdiki yerine taşındı. Pahalılığından şikayet edenler, etlere enjeksiyon yapıyor söylentileri çıkaranlar bile oldu.

Artık onu tanımayan kalmadı, seveni kadar sevmeyeni de vardı. Ama Arap turistler bile onunla fotoğraf çektiriyordu. Instagram’da paylaştığı fotoğraflar ve altına yazdığı yorumlar da kısa sürede fenomen oldu. “Büyüksün” dediler, “Kuzu kuzu gel” dediler vs...

12 yaşından beri çalışıyor

Hayatı bir başarı hikayesiydi, dışarıdan göründüğü gibi öyle çok kolay gelen bir başarı da değildi aslında. 12 yaşından beri sabah akşam demeden çalışmanın sonucuydu. Üne kavuştuktan sonra da 1.30’a kadar restoranda çalışmaya, sonra da 6.00’da mesaiye başlamaya devam etti.

Etleri kendi seçmekten ve pişirmekten vazgeçmedi. Kendi tabiriyle “Canlı menü” hizmeti de veriyor hâlâ, bazen de “Bana bırakın” diyor. Her zaman işin başında. Şubelerinin sayısı artmadan önce “Beni görmemek etin lezzetini azaltır” da diyordu.

Başarısı kesinlikle tesadüf değil. “Lokum”dan “kafes”e yaptığı etler, yeme-içme meraklılarının literatürüne girdi. Yine de acımasızca eleştirildiği de oldu. Oysa onu tanıyanlar ne kadar iyi kalpli ve vefalı olduğunu biliyordu. Erzurumlu bir maden işçisinin oğlu olduğunu hiç unutmadı. Özellikle Soma faciasında perişan oldu, sessiz sedasız müthiş bir yardım yaptı ama duyulmaması için de büyük çaba sarf etti.

Haberin Devamı

Sıra şimdi Londra’da

Üç yıl önce Nusr-et yurt dışına ilk çıkarmasını yaptı. “New York’ta mı, Londra’da mı olacak?” derken ilk yurt dışı şubesi Dubai’de açıldı. Hem de Four Seasons Jumeirah Beach’te. Komşuları ise şef Jean-Georges Vongerichten’in Market Kitchen’ı ve Londra’nın popüler Peru restoranı Coya.

Araplar, Türk dizilerinden ve oyunculardan sonra Nusr-et’e yoğun ilgi gösterdi. Çok kısa bir sürede Nusret, Dubai’de de star oldu. Daha sonra Etiler’de Kebapçı’yı açtı.

“Kebapçı mı açacaksın diye beni küçümseyenler oldu, ben kasaplıktan geliyorum, kebap bizim mutfağımız, en iyisini yapıp dünyaya tanıtacağım” dedi.

Bu hafta itibarıyla Abu Dabi’deki Four Seasons’ta da bir şube açtı. Bir sonraki şube için ise Londra’da Knighstbridge’de karar kılındı.

Haberin Devamı

ABD de onu keşfetti

Etlerinden sonra sosyal medya paylaşımlarıyla da Avrupa’dan ABD’ye yalnızca sosyal medya takipçileri tarafından değil, TV izleyicileri tarafından da keşfedildi. Önce #saltbae etiketiyle Twitter’da trending topic oldu. BBC’den Huffington Post’a haberleri çıktı, “saltbae” emojisi bile yapıldı. Tuz serpmesinden etleri dövmesine her hareketini taklit edip sosyal medyada paylaşanlar oldu.

Sonra James Corden’ın “The Late Late Show”una konu oldu. Erotik roman “Grinin Elli Tonu”nun başkahramanı Christian Grey’e benzettiler Nusret’i, “Etlerin Christian Grey”i dediler.

Nusret’in Instagram hesabından aldıkları “food porn” dedikleri görüntüleri Tarkan’ın “Kuzu Kuzu” şarkısı eşliğinde yayınladılar. Ah bir de Nusret’in kendi fotoğraflarının altına yazdığı, “dedi” ile biten yorumları okuyabilselerdi, nasıl da kahkahalarla gülerlerdi.

Başarısı tesadüf değil

Nusret sosyal medyayı çok iyi kullandı, kendisini 1.2 milyon takipçisi olan bir sosyal medya fenomeni haline getirmeyi başardı. “The Late Late Show”daki videoyu seyreder seyretmez ona mesaj attığımda, “Senin haberlerin yerini tutmaz” dedi.

Fırlama, esprili cevapları her zaman hazır, nabza göre şerbet vermeyi iyi biliyor. Onu izledikçe, başarının tesadüf olmadığını görüyorsunuz. Unutmamak lazım, her başarı hikayesinde tabii ki şans da büyük bir faktör ama arkasında ciddi zeka, yetenek ve çalışma da var.