Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Londra’da 1991’de bir kültür-sanat dergisi olarak başladı Frieze, daha sonra ise her yıl farklı zamanlarda Londra, New York ve Los Angeles’ta düzenlenen çok önemli bir fuar haline geldi.

Sanat koleksiyonerleri için eserleri Frieze’den almak da bir artı değer oldu.

Koleksiyonerlerin bir sanat eserini neden özellikle Frieze’den almayı tercih ettiklerini, Frieze’in bir ölçü ya da sanatla tanışma aracı olup olmadığını daha önce kurucusu Matthew Slotover ile konuşmuştum.

Matthew Slotover, bunu aslında Frieze’in değil, takipçilerinin belirlediğini anlatmıştı.

Haberin Devamı

Şimdi tam 14 ay sonra ilk global fiziksel sanat fuarı Frieze New York geçen hafta sonu gerçekleşti.

Geçen yılki çevrimiçi edisyonu gibi bu yıl da Frieze Viewing Room, 160 galerinin katılımıyla 14 Mayıs’a kadar devam ediyor.

Üstelik artırılmış gerçeklik teknolojisiyle sanat eserlerini koleksiyonerlerin kendi evlerinin ölçülerinde görmesi de mümkün oluyor ama yine de fiziksel fuarların yerini tutamıyor tabii.

Peki ama bu yıl ateş ölçümü yapılarak, belli saatler için bilet satılarak, sosyal mesafe korunarak gezilebilen fiziksel fuarda en çok dikkat çeken neydi?

Öncelikle bu yıl fuar Hudson Yards’daki The Shed adlı kongre merkezine taşındı ve 2019’da 200 galerinin katıldığı fuara bu yıl sadece 64 galeri katıldı.

Yine de Buenos Aires, Sao Paulo ve Londra’dan galeriler de vardı katılımcılar arasında.

Fuar bu yıl önemli bir bölümünü Vision & Justice Project’e ayırmıştı, ABD’deki ırk ve vatandaşlık rollerinin tartışıldığı bu projede Black Lives Matter hareketi ve Asyalılara yapılan ırkçılıkla savaşan hareketler de desteklendi.

Bu yıl her alanda olduğu gibi çok kültürlülük fuara damga vurdu.

Frieze New York nasıl geçti

Fuarın en çok konuşulan ziyaretçisi

Fuarın en ilgi çeken konuğu hiç şüphesiz Beeple diye tanınan Mike Winklemann’dı.

Beeple’ın “Everyday” adlı dijital eserinin ya da New York Times’ın deyişiyle “jpg dosyası”nın 11 Mart’ta Christie’s müzayede evi tarafından açık artırmayla 69 milyon dolara satılmasının da etkisi çok.

Kripto sanat piyasasında bu satışı “69 milyon dolarlık bir pazarlama balonu” olarak değerlendirenler de var.

Haberin Devamı

Çünkü aslında Christie’s gibi geleneksel bir müzayede evini kripto sanat piyasası kabul etmiyor; sanatçıyla koleksiyonerin arasına girdiği ve eski kaldığı için.

Beeple, 2020’nin ikinci yarısında blockchain teknolojisi ve ortaya çıkan kripto sanat pazarını araştırmaya başladı.

Malum, NFT piyasası 2021’de popüler oldu.

NFT pazarının dijital sanat oyuncularından Nifty Gateway, Eylül 2020’de Winkelmann’a Beeple’ın popülaritesine dikkatleri çeken bir mesaj attı.

Bir gün bu üretimi bırakmayı düşünmesini sağladı, çünkü o zaman bu eserler çok değerli hale gelecekti.

Winkelmann bu mesajın da etkisiyle eserlerini bu pazarda satmaya karar verdi.

Önce ekim ayında sadece test için üç eserini açık artırmaya çıkardı ve Nifty’yi anında çökertti.

O dijital parçalardan biri olan “Kavşak” tam 66 bin 666 dolara satıldı.

Daha sonraki açık artırmalarda yaptığı satışlardan 3.5 milyon dolar kazandı. Üstelik kazancının önemli bir bölümü de galeri sahibine gitmiyordu.

Haberin Devamı

Son olarak müzayede evi Christie’s şubatta MakersPlace adlı NFT oyuncusuyla birlikte ilk Beeple eserini açık artırmaya çıkardı.

Beeple, Christie’s için ilk 5 bin günlük “Everydays” çizimlerinden oluşan bir mozaik yaptı.

Beeple’ın “İlk 5000 Gün” adlı kolaj dijital eseri 11 Mart’ta iki hafta süren açık artırmanın sonucunda 69 milyon dolara satıldı.

Bu satışta iki önemli ilk yaşandı; biri 255 yıllık müzayede evi tarihinde ilk kez Beeple ile NFT pazarına girdi, ikincisi ise yine tarihinde ilk kez kripto para birimi olan Ethereum ile satış yaptı.

Beeple, Frieze New York’u gezerken “Bu benim ilk gerçek sanat fuarı gezim, benim yaşadığım yerde sanat kimsenin umrunda değil. South Carolina’da sanat fuarları garajlarda 20-30 dolara manzara resimlerinin satılmasından ibaret” dedi.

Bu arada fuar sırasında Beeple bir de yakında galeri sergisine hazırlandığını açıkladı. 

Daha sonra da bir gazeteciyle birlikte gezdiği stantlarda “Bu da mı sanat şimdi?” gibi yorumlarda bulunup bir galericinin masasında duran plastik su şişelerini gösterip “Pekâlâ bu da sanat olabilir o zaman” dedi.

İşte kendi eseri ‘jpg dosyası’ diye eleştirilen bir dijital sanatçının çağdaş sanatı böyle eleştirmesi gerçekten gülünç.

Frieze New York nasıl geçti