Geçen hafta Strasbourg’da Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Başkanı Yavuz Mildon’u ziyaret ettim.
Türkiye, mayısta, Avrupa Konseyi’nin önemli organlarından biri olan bu kongrenin başkanlığını üstlendi. Avrupa Parlamenterler Meclisi nasıl Denetim Komisyonu’yla Avrupa’da ülkeleri ve genel seçimleri izliyorsa, Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi de yerel birimleri ve seçimleri izliyor.
Parlamenterler Meclisi son seçimde Türkiye’deki yüzde 10 barajını eleştirmişti.
Şimdi yerel seçimler yaklaşırken gözler, Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde toplandı.
Başkan Mildon ve Alman yardımcısıyla görüşürken “Yerel seçimde Türkiye’ye de gözlemci gönderecek misiniz?” diye sordum. Birbirlerine bakıp gülümsediler. “Türkiye’den gelecek davete bağlı” dediler.
Konunun Kongre’nin gündeminde olduğu anlaşılıyordu.
* * *
Yavuz Mildon açısından zor bir durum var ortada...
Çanakkale’nin AKP’li İl Genel Meclisi üyesi olan Mildon, 1995’ten beri görev yaptığı Avrupa Konseyi’nde, Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Başkanlığı’na kadar yükselmeyi başardı ve muhafazakârların oylarıyla kongrenin ilk Türk Başkanı oldu.
Bu heyetle çoğu Balkan ve Kafkas ülkelerindeki yeni demokrasilerde, Arnavutluk’ta, Moldova’da, Sırbistan’da, Bosna Herkes’te, Ermenistan’da pek çok seçim izlediler, gözlem raporları yazdılar, uyarılar yaptılar.
Bugünkü zorluk şurada:
Kongrenin başkanının ülkesindeki yerel seçimlere gölge düşürecek iddialar gündeme geliyor.
Türkiye, bir yıl içinde ortaya çıkan 6 milyon yeni seçmeni tartışıyor. Muhalefet lideri konunun “şaibeli” olduğunu açıklıyor.
Bu durumda Avrupa Konseyi de harekete geçer mi?
İşte Mildon’un yanıtı:
“Başkan olarak Türkiye’nin seçim incelemesi geçirmesini istemem. Diğer ülkeleri gördükten sonra şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türkiye’deki seçim ve seçmen yazım sistemi, birçok Avrupa demokrasisininkinden daha güçlü... Ve böyle gündeme gelmemiz çok üzücü... Ancak burada seçim gözlemleri sırasında en dikkat edilen konuların başında seçmen listeleri geliyor. O yüzden de ‘6 milyon yeni seçmen’ konusundaki haberler tabii dikkatle inceleniyor. Avrupa’nın ‘şaibe’ söylentilerini görmezden gelmesi mümkün değil. Henüz resmen konuşulmadı, ama şikâyet halinde heyet harekete geçebilir. Türkiye’nin bu konuyu bir an önce aydınlığa kavuşturmasında yarar var.”
* * *
Aslında kongre, ilgili hükümetin davetiyle gözlemci gönderiyor, ama davet edilmemek de kuşkulu bir durum yaratıyor.
Üstelik Türkiye zaten Sur Belediyesi meselesi yüzünden kongrenin gündeminde... Diyarbakır’daki Sur Belediye Başkanı ve Meclis üyelerinin “çok dilli belediyecilik’ kararı gerekçesiyle (karara muhalif kalan üyeler de dahil) görevden alınması “antidemokratik” bulunmuştu.
12 Ocak’ta Konsey’den bu konuyla ilgili iki raportör gelecek. Onların hazırlayacağı rapor doğrultusunda muhtemelen eleştirel bir karar tasarısı çıkacak.
Bu konu gündemdeyken 6 milyon yeni seçmene ilişkin bir şikâyet olursa Avrupa’dan yeni gözlemciler gelebilir ve Türkiye şaibeli yerel seçim iddiasıyla karşı karşıya kalabilir.
Avrupa işi Ankara’da kimsenin umurunda mı bilmem; ama “şaibeli seçim”in Batı’da (da) pek makbul sayılmadığını hatırlatmakta yarar var.