"Dış temaslarınızda hızlanma adına Dışişleri'ni devreden çıkarıp tepki aldığınız oluyor mu?"Cevap:"Başta çok fazla oldu. Hiç böyle bir çalışmaya alışmamışlardı." Zapsu, basında aleyhine çıkan haberleri Dışişleri'nin sızdırdığını ima ediyor. Ama hak veriyor onlara:"Haklılar. 35 sene çalışmışlar, büyükelçilik payesi almışlar. Ondan sonra hiçbir işten anlamayan bir işadamı kalkıyor, sanki daha iyi bilirmiş gibi işe karışıyor, işi karıştırıyor. Bunu anlıyorum".Zapsu eleştirilere hak verir gibi görünüp Dışişleri'ne bindiriyor:"Ancak bizim vaktimiz yok. Çok geride kalmışız birçok konuda... Kıbrıs konusunda hakkımda yazılanlara şöyle bir bakın. Ne demişim, ne oldu? Dışişleri'nde 30 küsur senedir çözümsüzlük üzerine kurulmuş bir politika vardı. Aynı kişilere bir anda 'Hayır, bunu çözeceksin' dendiği anda nasıl değiştirebilir kendini?.."* * *Bu söyleşiden sonra Zapsu'nun "Lübnan diplomasisi" girdi devreye ve yukarıdaki demece yansıyan gerginlik hepten büyüdü.Dışişleri'nde hangi diplomatla konuşsanız "Zapsu'nun işgüzarlığı"ndan yakınıyor. Dışişleri Sözcüsü Namık Tan, "Zapsu'nun temaslarını basından takip ediyoruz" diyerek bakanlığın tepkisini ortaya koydu.Dengeli üslubunu her koşulda koruyan Tan'ın bu gibi hassas konularda asla Bakan onayı olmadan konuşmadığı bilinir. Nitekim Gül, "Namık Bey bizim yerimize konuşmuş" diyerek tepkiye destek verdi.Bir Dışişleri bürokratı "Benzer bir kriz tezkere döneminde de yaşanmıştı" dedi ve şu yorumu yaptı:"Zapsu, Gül'ü Erdoğan'dan biraz daha uzağa itti". * * *Dış politikanın en zorlu döneminde Türk diplomasisinin durumu şu:Bir yanda Dışişleri var; Bir yanda Ahmet Davutoğlu'nun girişimleri...Bir de Davutoğlu'nun çizgisine ters düşen Zapsu'nun temasları...Erdoğan'ın da Özalvari bir "Dışişleri'ni danışmanlarla by-pass" yöntemini benimsediği görülüyor. * * *Aslında "gayri resmi diplomasi", dünyada kullanılan bir yöntem... Resmen yapılamayacak görüşmelerin arabulucularla gerçekleşmesi, sonuç da verebilir. Türkiye de bu yöntemi Ermenistan'da, Kuzey Irak'ta vs. denemiş, kimi zaman başarılı da olmuştur.Burada Dışişleri'nin iki sıkıntısı var.Birincisi:"Devredeki isim" yetkin biri mi, yoksa (Zapsu'nun sözleriyle) "hiçbir işten anlamayan bir işadamı" mı?İkincisi: Temasları öncesi ve sonrasında bakanlığı bilgilendiriyor mu?Dün görüştüğüm, Dışişleri'nden üst düzey bir büyükelçi, görüşmelerin içeriği hakkında bilgilendirilmediklerini belirterek, "Büyük gayri ciddilik" tanımını yaptı:"Şam'a özel temsilci yollamak anlaşılır bir şey. Ama burada Bakan'ı kızdıran husus başka: Dışişleri varken Başbakan büyükelçilerle böyle bir temasa neden ihtiyaç duyuyor?"Cevap, Zapsu'nun yukarıdaki açıklamasında var.* * *Sonuca bakalım:Çarşamba Roma'da yapılacak "Ortadoğu Temas grubu"nda, yani "masa"da hem Batı'nın hem Doğu'nun kilit ülkeleri var, Türkiye yok.Buna karşın ABD (PKK konusunda Türkiye'nin isyanına aniden hak verirken), Ankara'dan Lübnan'da oluşturulacak riskli Barış Gücü'ne asker vermesini istiyor.Yine "Yürü Memet nöbete" durumu yani... can.dundar@e-kolay.net 25 Mayıs 2006 tarihli Zaman gazetesi: Nuriye Akman, Cüneyd Zapsu'ya soruyor: