2 "şüpheli"den (nedense "sanık" değil) biri Mülkiye'den hocam:Prof. Dr. Baskın Oran...Suçlama:"Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek...""Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak..."İstenen ceza:5 yıla kadar hapis... Masamın üstünde bir iddianame var: Hadise şu:Başbakanlık 2001'de hayırlı bir iş yapıp, devletle sivil toplum arasında iletişim sağlamak ve insan hakları sorununu takip edebilmek için Devlet Bakanı'na bağlı bir İnsan Hakları Danışma Kurulu kurmuştu.İşte bu iletişim çabası, mahkemede bitti."Şüpheliler"in raporu, -"kin" değil- "yeni bir üst kimlik" öneriyordu. Ancak iddianame, "Türklük" üst kimliği yerine "Türkiyelilik" üst kimliğini önermeyi suç sayıyor. Elbette dikkatinizi çekmiştir:Bu öneriyi, geçen hafta Hakkâri'de Başbakan Erdoğan yinelemişti:"Türk, Kürt, Çerkez, Laz, hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında bir ve beraber olacağız."Yoksa bu davada asıl yargılanan, Başbakan mı? Yargılanan, Başbakan Hani 12 Eylül'den sonra içeri atılan MHP'lilerin bir serzenişi vardı ya:"Fikrimiz iktidarda, kendimiz zindanda" diye...Baskın Hoca'nın bugünkü durumu aynen öyle:Söyledikleri hükümetin dilinde, Hoca'nın davası devletin elinde...İddianamenin sonunda komisyon raporunun, Sevr'in azınlıklara ilişkin hükümleriyle büyük benzerlikler gösterdiği belirtiliyor ve şu yorum yapılıyor:"Böyle bir benzerlik karşısında 'Sevr paranoyası'na kapılmanın yadırganacak bir yönü olmaması gerekir."Şimdi, Lozan'ı çoklarından iyi bilen bir akademisyen, "Sevr paranoyası"na hak veren bir iddianameye karşı savunacak kendini...Ve Başbakan'ın "dolaylı şüpheli" olarak yargılanacağı bu dava, reform sürecindeki Türkiye için bir samimiyet sınavı olacak. 'Sevr paranoyası' AKP'nin söylediği ile yaptığı arasındaki çelişkiye bir örnek daha verelim. Yine bir Mülkiyeli söz konusu olan:Mülkiyeliler Birliği Başkanı Ali Çolak...Türkiye'nin pek çok etkili ismini bünyesinde barındıran birlik, geçen yaz AKP'nin Meclis içtüzüğünde yapmayı planladığı değişikliğe tepki gösterirken "Almanya'ya faşizm de bir içtüzük değişikliğiyle gelmişti" demiş ve yasama, yürütme ve yargının kuşatmaya alındığını söylemişti.Bu eleştiri üzerine, Meclis'te uzman olarak çalışan Ali Çolak hakkında TBMM soruşturma açtı ve "kınama" cezası verdi. İtiraz üzerine "kınama"yı "uyarma"ya çevirdi. Çolak, çalıştığı araştırma biriminden alınıp eğitim müdürlüğüne yollandı. Bir anlamda "Daha fazla konuşursan kamuda yükselemezsin" denildi. Mülkiyeliler Birliği Bunların iki açıklaması olabilir:Ya bazı "uygulama"cılar "reform süreci"ne zorluk çıkarıyor.Veya Başbakan kamuoyuna farklı şeyler söylerken, alt kadroların farklı davranmasına göz yumuyor.Siyasi görüş yapmaktan yargılanmış Erdoğan'a, bir zamanlar uğruna hapis yattığı ifade özgürlüğünü ve çok sesli toplum idealini hatırlatmanın tam zamanıdır. can.dundar@e-kolay.net 'Beraber yürüdük...'