Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"TATARIM" BELGESELİ BUGÜN 22.30'DA STAR TV'DE 82 yaşındaki Ayhan Aydan, Menderes'in resmini başucunda saklıyor 1990'da "Demirkırat" belgeselini yaparken aramıştık.Görüşmek istememişti.Sonraki yıllar boyunca hem kendisinin, hem Menderes'in akrabalarıyla, yakın arkadaşlarıyla konuştum. Ona dair anıları dinledim. Adnan Menderes'le aşklarına dair yazılan romanları okudum, sahnelenen oyunları seyrettim.Yassıada tutanaklarını, gazete haberlerini elden geçirdim. Uçağım İzmir "Adnan Menderes" Havaalanı'na iniyor. Birazdan, havaalanına adını veren Başbakan'ın sevgilisiyle buluşacağım. Ayrılmalarından tam 50 yıl sonra... Herkes öykünün bir kısmını biliyordu. Lakin bütün verileri bir araya toplayınca ortaya gerçekten trajik bir aşk hikâyesi çıkıyordu.Geçen 15 yılda konuya ısrarlı ilgim karşısında birkaç kez telefonla görüşmeye razı olmuştu.Yüz yüze görüşme ise, nihayet ılık kış güneşinin ısıttığı bugün İzmir'de gerçekleşecekti.Alsancak'taki deniz manzaralı dairenin kapısını çaldığımda heyecanlıydım.Bir dönemin tanığıydı içerideki kadın...Üstelik o dönem kapandıktan sonra kendisi de içine kapanmış, o dönem hakkında konuşmayı, anılarını yazmayı hep reddetmiş, fotoğraf çektirmemiş, evine gazeteci sokmamış, ısrarla susmuş, susmuştu.Bir ayrıcalığı yaşadığımın farkındaydım.Rahatsızdı. Geniş, ışıklı salonun kanepesinde uzanmıştı. Çıkık elmacık kemiklerinin biçimlendirdiği yüz örtüsü yılların yorgunluğunu ele verse de, yarım asır önce opera sahnelerini titreten billur sesi tazeliğini koruyordu.Evin duvarlarında, 50 yıl önce Başbakan'ı baştan çıkaran o Ava Gardner çehresi gülümsüyordu. Bir de yağlıboya tablolarla son eşinin fotoğrafları...Sehpalarda biblo filler vardı; başucunda her daim yanında olmuş vefakâr arkadaşları...Servete boğulmuş bir mazi alameti yoktu ortalıkta; tersine tevazuun işaretleri vardı. Gazetecilere yasak kapı Sırlarını mezara götürmeye yeminli insanlara saygım sonsuzdur.Asla üstelemem. Mahremiyete girmem.Ancak "Ayhan Aydan-Adnan Menderes ilişkisi", bir askeri müdahalenin hem de son derece sakil bir şekilde alenileştirdiği bir aşk...Üstelik kahramanları sustukça dedikodunun pençesine düşmüş, yalan yanlış nakledilmiş, tarihe eksik kaydedilmiş bir ilişki...Belki de bu görüşmeyi, samimiyetimin inandırıcı bulunması kadar, o yanlışların düzeltilmesi arzusuna da borçluydum."Nostaljik bir yolculuk" yaptık Ayhan Aydan'la...82 yıllık bir ömrü, ilk basamaktan başlayarak adım adım tırmandık.Sopranoluk günlerinin fotoğraflarına bakarken "Ne güzel günler geçirdik. Ah, gitti gençlik" sızlanması döküldü ağzından...Bir fotoğrafta, Yassıada'da sevgilisine arkasını, hâkimlere önünü dönmüş bir şekilde "Adnan Menderes'i evli olmasına rağmen büyük bir aşkla sevdim" derken görünüyordu."Herkesin sustuğu dönemde bunları söylerken 'Başıma bir iş gelir' diye korkmadınız mı" dedim. "Korkmadım" dedi ve ekledi:"Bir iş gelecekse de Adnan Bey için gelsin dedim. Çünkü onu çok sevdim." Suskun kahraman O sevgiyi hâlâ muska gibi yüreğinde taşıdığı belliydi.Menderes'in fotoğrafı hâlâ yatağının başucundaydı.Ve hâlâ her gün ona "Nur içinde yatsın" diye dualar ediyordu. Aydın Menderes'in "Ayhan Hanım'ın Yassıada'da Menderes'e olan sevgisine sahip çıkması, kendisini yücelten bir olaydır. Bütün Türk milletiyle birlikte ben de ailem de takdir ettik" sözlerini hatırlatınca gözleri doldu."Ağlattınız beni" diyerek mendiline davrandı.Zaten bu imkânsız aşk, doğduğu günden beri neredeyse sadece gözyaşlarıyla sulanmıştı. Gözyaşları Adnan Menderes çapkın bir adamdı.Bu, hem tanıkların, hem belgelerin doğruladığı bir gerçek...Tempo'da (10 Şubat 2006) bu çapkınlığın devlet kayıtlarına nasıl geçtiğine dair bir haber var.Daha 1946'da CHP, "DP milletvekili Menderes"i takibe almış.Emniyet Müdürlüğü'nün 27.11.1946 tarihli izleme raporu şöyle başlıyor:"Menderes saat 9.05'te otelden ayrılıp Mukaddes'in oturduğu apartmana girmiştir. Saat 19.00'da iç fenerler söndürülmüştür.""Mukaddes", Menderes'in 1940'lardaki aşkı...12 yıl süren bu ilişki Menderes'in Ayhan Aydan'la tanışmasıyla sona ermiş.Belgeler kanıtlıyor ki, devlet daha 1946'da Menderes'in aşk hayatının peşindeymiş.İlginçtir, 1960'ta Menderes devrildiğinde Ayhan Aydan'la aşkını ortalığa döken de yine aynı devlet olacaktı. Çapkın Menderes polis takibinde... Adnan Menderes, Başbakan olduktan kısa bir süre sonra tanıştı Ayhan Aydan'la...Tanışma yeri, Ankara'nın 50'lerdeki sayfiye yeri Çubuk Barajı'ydı.Barajda Ayhan Aydan'ın akrabası olan Ziraat Bankası Genel Müdürü Mithat Dülge bir davet veriyordu. Başkent'in göz alıcı lirik sopranosu Ayhan Aydan da operadan arkadaşlarıyla oradaydı. Hastalıktan yeni kalkmış, biraz da gönülsüz gelmişti. Eğlenceli masa kahkahalarla çınlarken davete Başbakan Menderes geldi. Genel Müdür, Başbakan'ı karşılarken Ayhan Aydan'ın "Mithat amca!" seslenişiyle operacıların masaya yöneldiler.Herkes ayağa kalktı.Başbakan masaya davet edildi.Menderes daveti kabul etti ama baş köşeye değil, gözüne ilişen güzel sopranonun sandalyesine talip oldu.Aydan bu ilgiyi görünce "Koltuğumda gözünüz var galiba" diye espri yaptı. Bir süre sonra Aydan'ın ev telefonu çaldı. Telefonu evde bulunan arkadaşı Şadan Candar açtı. Tanıdık bir ses Ayhan Hanım'ı istedi."Kim arıyor" diye sordu Candar...Telefondaki erkek, adını vermek istemedi.Aydan, telefona gelince, meçhul arayıcının Başbakan olduğunu anladı. Hayranlık cümlelerinden sonra Menderes, bir süre şehir dışında olacağını, dönüşte aramak istediğini söyledi. Barajda tanıştılar "Yine bu numara geçerli olacak mı?" diye sordu. Bu, kibarca, "Boşanacak mısınız?" demekti. Çünkü Aydan, 6 yıldır orkestra şefi Hasan Ferit Alnar'la evliydi. Ancak tedavi gören eşinden ayrılmak üzereydi. Başbakan'a durumu izah eden şu cümleyi söyledi:"Evet, bu numara her zaman geçerli olacak."Artık 5 yıl boyunca Başbakan onu Sıhhıye, Sağlık Sokak adresindeki bu numaradan arayacaktı. Bu numara geçerli mi? Tanıştıklarında Menderes 50 yaşındaydı; Aydan 25...Başbakan 20 yıldır evliydi; Aydan 6...Menderes'in 3 oğlu vardı, Aydan'ın 1...Aydan bunun bir "imkânsız ilişki" olduğunun farkındaydı. Ancak birkaç şey onu etkiledi: Biri Menderes'in ilk günden son güne dek süren kibarlığı, zarafetiydi.Başbakan, tanıştıkları haftadan itibaren Sağlık Sokak'taki eve haftanın 2-3 günü çiçek göndermeye başladı. Çiçeklerin ne zaman solacağını takip ettiriyor, hemen tazelerini göndertiyordu. Asıl önemlisi, bu gelenek, ayrılmalarından sonra da sürecekti. Ta ki Başbakan Yassıada'ya düşüp çiçek gönderemez hale gelinceye kadar...Daha da etkileyici olan, Menderes'in evli bir erkek olarak bu kadar rahat davranabilmesiydi. Başbakan, evi ilk ziyaretine "2" plakalı siyah makam arabasıyla gitmiş ve görüşmeden sonra, adeta dedikodulara meydan okurcasına Aydan'la sokağa çıkıp uzunca bir yürüyüş yapmıştı.Böyle başladılar. Sevgilisinin evine makam otosuyla geldi Artık Başbakan, resmi randevusu olmadığı akşamlarda iş çıkışı doğruca sevgilisinin evine gelecek, orada geç vakitlere kadar kalacak, sonra yatma vakti kendi evine gidecekti. Eşi ve çocuklarıyla kahvaltıda birlikte oluyordu.Sağlık Sokak'taki eve kendisinden başka kim girse kıskanırdı. Bir seferinde Aydan bir gence iş için yardımcı olmaya kalktı diye kıyametleri koparmıştı. Operayı da bırakmasını istiyordu.Buna karşın Ayhan Aydan da onu eşinden kıskanırdı.Bir gün eşiyle bir davete katılacak olsa küser, bir süre görüşmezdi.Belki de bu yüzden Menderes alyans takmaz, davetlere çoğu kez yalnız giderdi. Yatma vakti evine giderdi Dr. Mükerrem Sarol, Menderes'in sadece bakanı değil, en yakın arkadaşlarından biriydi.Bülent Çaplı ile birlikte 1990'da "Demirkırat" belgeselini hazırlarken kendisiyle günler süren bir söyleşi yapmıştık. Orada Ayhan Aydan meselesi de açılmıştı. Ve Sarol, Menderes'in bu aşkta ne bulduğunu en samimi ifadelerle anlatmıştı:"Adnan Bey çocukken Çine Çayı'nın kenarındaki salkım söğütlerin altına oturur, ağacın çaya sarkan dallarını, hayallerindeki Sarı Ayşe'nin saçlarına benzetirmiş. Hepimizin gençliğinde romantik bir dönem olmuştur. Ama Adnan Bey 17 yaşında harbe gitmiş, kolejde talebeyken de hiç flört yaşamamıştı. Belki de bu yüzden her türlü imkânın önüne serildiği ileri yaşlarında, ilk gençliğe yaraşan hareketlerde bulunurdu. Tabii bu, onda 40 yaşından sonra futbol oynamak gibi bir tesir yapardı. Ayhan Hanım'ı hakikaten derin bir aşkla seviyordu. Onda Sarı Ayşe'yi bulmuştu. Bu ilişkide nezahet vardı, hürriyet vardı, sevgi vardı. Seksle, menfaatle, eğlenceyle açıklanamayacak duygular vardı.Adnan Bey, Ayhan Hanım'la gerçek bir romans yaşamıştır. Birçok kez evine birlikte gitmişizdir. Adnan Bey ona yorgun argın gelir, yüzünü yıkatır, rahat nefes aldırır, bir kadeh rakı verir. Adnan Bey orada, huzur dolu bir sevginin atmosferinde dinlenir. Bu derece ulviyet vardır orada... 'Menderes o evde huzur bulurdu' Buna karşılık Ayhan Hanım, ondan tek kuruşluk bir talepte bulunmamıştır. Başvekilin sevgilisi olarak ne bir arkadaşının ne oğlunun ne kendisinin bir işini, isteğini, şikâyetini götürmemiştir. Oysa Adnan Bey'in senelik geliri o zaman 1.5 milyondu. Parayı harcayacak yeri yoktu. Yurtdışına, mesela Londra'ya gittiğimizde 'Ayhan Hanım'a bir hediye alalım' diye yalvarırdım, 'Olmaz doktorum, Scotland Yard arkamızdadır. Biz buraya vazife görmeye geldik' derdi. Bir kuruş talep etmedi YARIN Makam arabasındaki bebek cesedi can.dundar@e-kolay.net