Önce Hukuk Fakültesi'nde...Sonra Polis Koleji'nde...İkisinin aynı güne denk gelmesine sevinmiştim; çünkü geleceğin hukukçularıyla, güvenlikçilerini peş peşe görmek ilginç bir deneyim olacaktı.Ankara Hukuk'a gittim; öğrencilerin oylarıyla verilen "Ceride-i Kantar" ödülünü aldım.Ancak Polis Koleji randevusuna gidemedim. Çünkü telefonla "söyleşinin iptal edildiğini" bildirdiler.Neden?Onlar söyleyemedi, ama tahmin etmek zor değil:2 hafta önce Polis Akademisi'nde yaptığım konuşmadan sonra bir yazı yazmış ve öğrencilerin çıkardığı "Akademik Bakış" dergisinin kapatılmasını eleştirmiştim.Derginin kapatılmasına yol açan makalede öğrenciler polisin çeteler içinde yer almasının asla kabul edilemeyeceğini söylüyordu. Yazıdan sonra dergi açılmadı tabii; ama akademiden ve polis camiasından yüzlerce tebrik mesajı aldım. Hepsi de fikir özgürlüğünün önemini vurgulayan ve polis içinde buna inancı kanıtlayan mesajlardı. Anlaşılan, Polis Koleji yönetimi, bu tür bir polemiğin açılmasından endişelenmiş ve söyleşiyi iptal etmişti.* * *Gitsem, yarının polis adaylarına şunu söylemek isterdim:"Size tavsiyem; hiçbir zaman bir fikre karşı önyargıyla hareket etmeyin. Çok aykırı fikirlerle karşılaşabilirsiniz. Ama bu fikirlere 'vatan haini bir düşünce' gibi çok iddialı bir önyargıyla yaklaşırsanız, fikirlerden istifade marjını daha başlangıçta sıfırlamış olursunuz. Asimetri yaratacak fikirlerden ürkmeyiniz. Onlara bakıp bazen yanlış, bazen de çok doğru olduğumuzu anlayabiliriz. Unutmayınız ki uygarlık, karşı fikirlerin çarpışmasıyla gelişmiştir. 'Hakikat kıvılcımı fikirlerin çatışmasından doğar'. Yenilikler hep karşı fikirler sayesinde ortaya çıkmıştır"Bu sözleri geçen ay Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, Harp Akademililere söylemişti.* * *Bu yaklaşıma, ekmek gibi, su gibi ihtiyacımız var.Yükselen şiddeti, nefreti, tahammülsüzlüğü durdurmak istiyorsak elimizdeki yegâne seçenek siyasettir, konuşmaktır, diyalogdur.Bıçakların konuştuğu ortaokulda da böyle bu; silahların konuştuğu dağda da...Amaç şiddeti sona erdirmektir; asgari müşterek ise şiddeti bir yöntem olmaktan çıkarmak...Bunun için iletişimi kullanacağız, iknayı deneyeceğiz, Meclis'i devreye sokacağız. Kendimizi karşımızdakinin yerine koymaya çalışacağız. Dinlemeyi, tartışmayı, paylaşmayı öğreneceğiz.Polis beni dinleyecek, sonra o bana kendini anlatacak. Güneydoğulu, Meclis'te temsil edilecek. Sorunlarına orada çare arandığını gördükçe silaha uzak duracak, sisteme katılacak.Öğrenci okul yönetimine girecek; sorunlarını orada dillendirecek, çarenin bir parçası olacak.Partiler şiddeti kışkırtmak yerine diyalogla sivil çözüme yönelecek.Polis kolejinde, akademide, okulda, Meclis'te her mecrada çatışmanın yerine tartışmayı koyacağız. Her fikri hainlikle suçlama, her anlaşmazlıkta dönüp kışlaya bakma huyundan vazgeçeceğiz.Ekranda Banu Alkan'ı tokatlayan adamı kamu adına mahkemeye vereceğiz. İbrahim Tatlıses kadınları dövüyorsa alkışı esirgeyeceğiz.Polise saldırılıyorsa polise, çocuklara ateş açılıyorsa çocuklara sahip çıkacağız.Çatışma kültürünü mahkûm edeceğiz. Siyaset içinde çözüm üreteceğiz.Ve şiddeti hayatımızdan çıkaracağız.Bunun başka yolu yok. can.dundar@e-kolay.net Dün Ankara'da iki okulda öğrencilerle buluşacaktım.