Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Duçe, "Anadolu, Roma'dan ibarettir" tezini ortaya atmıştı.Atatürk bu iddiaya kızmış ve İslam öncesi Anadolu uygarlıklarını incelemeye koyulmuştu."Türk tarih tezi"ni ortaya koymak için seferberlik başlattı.Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin kuruluşuna önayak oldu, hafriyat paralarının bir kısmını cebinden ödeyerek arkeolojik kazılar yaptırdı. Yurtdışından yabancı öğretim üyeleri getirtti.O dönem bilime verilen değeri göstermek için yazacağım:Başbakanın aylık maaşı 500 liraydı.Yabancı bir ordinaryüs 600 lira alıyordu.Bu seferberliğin bir parçası olarak da, yurtdışına eğitime gönderilen öğrencilere tarih dalını seçmeleri öğütlendi.İşte o öğrencilerden biriydi Sedat Alp...Türkiye'nin tarih bilincini oluşturmak üzere Avrupa'ya serpilmiş tohumlardan biri...* * *Kansu Şarman'ın "Türk Promethe'ler" (İş Bankası Kültür Y., 2005) adını verdiği 120 öğrenci, 1928-1945 arası Avrupa'da eğitim gördü.Sedat Alp Berlin Üniversitesi'nde tarih okurken bir gün Hititler konulu bir konferansa katıldı. Alman arkeolog, Alp'in yaşadığı toprakların uzak atalarını anlatıyordu. O gün Hititoloji okumaya karar verdi. Ankara'ya haber verildi. Bakanlık Atatürk'e sordu ve cevap geldi:"Hemen Hititoloji'ye başlasın!"* * *Ne şanslıyım ki, o yılları Sedat Alp'ten dinleme şansı buldum.Göz alacak derecede yakışıklıydı Almanya'ya gittiğinde...Günde 200 Almanca sözcük ezberliyordu. Aynı anda Latince ve Yunanca kurslarına gidiyordu.1934'te Hititoloji'ye başlayınca çivi yazısı, Sümerce ve Akadça öğrendi.Asuroloji doktora sınavını kazanabilmek için iki büyük Sami dilde sınav vermesi gerekiyordu. İbranice ve Arapça derslerine girdi.Ardından Fransızca ve İngilizce geldi.Bir yıl sonra o yakışıklı genç, çok çalışmaktan saçkıran olmuş, kortizon tedavisine başlamıştı.Türkiye'nin ilk Hititoloğu böyle yetişti.* * *Ben kendisini tanıdığımda 90'ına yaklaşmıştı.Beyni hâlâ ışıl ışıldı.Eşi Ferzan Hanım, Alp'in otobiyografisini derlememi istediğinde büyük heyecanla kabul ettim.Öğrencisi Fatma Sevinç'le birlikte "Hoca"nın not ettirdiği yaşam öyküsünü, evdeki fotoğrafları, belgeleri, kitapları elden geçirdik. Dünyanın önde gelen Hititologlarından ona ilişkin görüş istedik.Her kıtadan övgü yağdı.Hiçbir kitabımın çıkmasını bu kadar sabırsızlıkla beklememiştim. Çünkü Alp 92 yaşına gelmişti; hareket edemiyor, konuşmakta güçlük çekiyordu. Ama konuşulanları anlıyor, okunanları dinliyordu.Bu kitabı bir "veda armağanı" olarak beklediğini biliyordum.Nihayet 2004 Kasım'ında kitap TÜBA'dan çıkınca Fatma'yla evine koştuk.Artık konuşamıyordu. Kitaba baktı. Mavi gözlerini sevgiyle açıp kapattı.* * *Önceki gün son kez kapandı o gözler...35 yaşında profesör olmuş, Konya Karahöyük kazılarını başlatmış, Tarih Kurumu Başkanlığı, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dekanlığı yapmış, 4 dilde 10 kitap yazmış, adını dünya Hititologlarının arasına yazdırmıştı.90'ına merdiven dayadığında yazdırdığı kitap şu cümleyle bitiyordu:"Tekerlekli sandalyede olduğum halde çalışmalarım devam ediyor. Sağlığım elverdiği sürece bu çalışmaları sürdüreceğim"."Son ordinaryüs" öldü. Ama geride dünya çapında eserler bıraktı.Nur içinde yatsın! can.dundar@e-kolay.net Öykümüz 1930'larda Mussolini'nin bir söyleviyle başlıyor.