Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Özal’ın damadı Asım Ekren’le kısa bir konuşmayı saymazsak, ömür boyu iki cumhurbaşkanı damadı tanıdım ben:
Biri Metin Toker...
Diğeri Ahmet İhsan Gürsoy...
İki ezeli rakibin, İsmet İnönü ile Celal Bayar’ın damatları...
Toker’le meslektaştık. Birlikte çalışma şansı bulduğum ustamızdı. İnönü’yü onun kitaplarından, anılarından tanımıştık.
Gürsoy’la ise dönem belgeselleri yaparken tanışmış, mücadelenin Bayar cephesini de ondan dinlemiştik.
Birbirlerinden çok hazzettiklerini sanmıyorum; Metin Toker‘in yönettiği Akis, birçok DP’lide olduğu gibi Bayar ailesinde de feverana yol açardı.
Ancak birçok ortak paydaları vardı:
Yaşadıkları dönem ve katıldıkları aileler, onlara “damat” sıfatının ötesinde roller biçmişti.
Kayınpederlerinin bazen asistanı, bazen dert ortağı, bazen danışmanıydılar.
Toker Pembe Köşk’te damat olduktan sonra da mesleğine devam etmek istemiş, Meclis’e girmemişti, ama siyasetin içindeydi.
Gürsoy ise DP’den milletvekili seçilmişti.
Kamplaşmış bir Türkiye’nin birinci elden tanığıydı ikisi de... 
Sonra sanığı da oldular.
Fırtınalı yılların tufanından paylarını aldılar:
Toker, 27 Mayıs öncesi İnönü’ye yönelik husumet kampanyasının hedefi oldu, yazdıklarından ötürü cezaevine kondu.
Gürsoy, 27 Mayıs sonrası Bayar’la birlikte Yassıada’da yargılandı, Kayseri cezaevinde onunla birlikte hapis yattı.
* * *
İkisinin hapishane anılarını da kendilerinden dinlemiştim.
Metin Abi, eşi Özden Toker 9 aylık hamileyken hapse girmişti. Doğum haberini bir gardiyandan aldığı kızına ancak 2 yaşında sarılabilmişti.
Gürsoy, Yassıada’dan yazdığı mektuplar okunduğu için yeğenine yolladığı mektupta “Annenin ameliyat işi ne oldu” demiş, Bayar’ın eşi hakkında dava açılıp açılmayacağını bu şifreli mesajla sormak istemişti. Ama evdekiler “üzüntüden hafızasına bir şey oldu” zannedip kahrolmuşlar, “Merak etme, annem iyi” diye cevap yazmışlardı.
Bayar, “Kayseri Cezaevi Günlüğü”nde (YKY, 1999) “Yavrularım Emine, Akile imtihanlarını verdiler, ama karşıda ev açmak zor; hem parasızlıktan, hem yalnızlıktan” diye yazar ve ekler:
“Damadım Ahmet Bey’in tahliyesini bekleyeceğiz”.
Tarihe kaydolan iki damat da kayınpederlerini sonsuzluğa uğurladıktan sonra onları anlattılar yıllar yılı; kâh kitaplar, kâh sohbetlerle...
Toker’i 6 yıl önce bir temmuz günü kaybettik.
Gürsoy ise geçen hafta vefat etti.
HHH
İnsan, tarih denilen madalyonun iki yüzüne de bakabilirse, orada her zaferin karşı yüzünde bir yıkım olduğunu, her kahkahanın bir gözyaşı karşılığının bulunduğunu öğreniyor.
Herkesin kendince haklı olduğu noktalar var.
Maharet, bu haklılık paylarını teslim edebilmekte ve o ortak noktalar aracılığıyla gerçeğe yaklaşabilmekte...
Tabii bir de o gerçekten ders alabilmekte...
Toker de Gürsoy da tartışmalı bir dönemin iki önemli tanığı olarak aynı döneme farklı pencerelerden bakmamızı sağlayan çok önemli tanıklardı.
Toker’i 6. ölüm yıldönümünde saygıyla anarken Gürsoy’un ailesine başsağlığı diliyorum.