O yokuşta yaşanmış iki cumhurbaşkanlığı kazası anımsatacağım bugün...İkisini de tanıklarından dinlemiştim.* * *İlkini Milli Birlik Komitesi (MBK) üyesi Sıtkı Ulay anlatmıştı.1961'in ekim ayı...27 Mayıs yönetimi işbaşındaydı.Seçimleri, devrilen DP'nin devamı sayılan partiler kazanmıştı.Asker yeniden müdahale eğilimindeydi. Devreye İsmet Paşa girdi. Askerleri belli koşullarla siyasete karışmamaya ikna etti. Koşullardan biri, 27 Mayıs lideri Gürsel'in Köşk'e çıkmasıydı.İşte o kritik günlerde bir isim adaylıkta ısrar etti:Prof. Ali Fuat Başgil...Başgil, eski DP'lilerin sevgi gösterileri arasında adaylığını açıklamaya Ankara'ya geldi. Başbakanlığa çağrıldı. Orada kendisini iki MBK üyesi bekliyordu.Sıtkı Ulay, lafı çevirmeden kendisine şöyle dedi:"Hoca, bil ki sen cumhurbaşkanı olursan ne top atılır, ne tören yapılır. Senin cibin hazır. Koyacaklar seni bir cibe... Yukarıda bir yere götürecekler. Orada akıbetin meçhul. Belki Etlik'te mezarını bile hazırlamışlardır."Hoca, o gün adaylıktan vazgeçip Ankara'yı terk etti.* * *İkinci örneği Bülent Ecevit anlatmıştı.Bu olaydan 12 yıl sonra...Yıl: 1973. 12 Mart'ın kudretli generali Faruk Gürler, Genelkurmay Başkanı oldu. Cevdet Sunay'ın boşalttığı cumhurbaşkanlığına aday olmak için istifa etti. Kontenjan senatörlüğüne atandı.Ordunun adayıydı. Seçimine kesin gözüyle bakılıyordu. Aleyhte haberlere sansür konmuştu. Seçilmezse askerin yeniden darbe yapacağını ima eden "Bir gece ansızın gelebilirim" şarkısı dillerdeydi.Seçimin yapılacağı 13 Mart günü Ecevit Meclis'e geldiğinde etrafın silahlı askeri birliklerce kuşatıldığını gördü. İçeri milletvekilleri ve gazeteciler dışında sivil giyimli hiç kimse alınmıyordu. Parlamento koridorları yüksek rütbeli subaylar ve öfkeli generallerle doluydu. Koridorda rastladıkları milletvekillerine, Gürler'e oy vermeleri için baskı yapıyorlardı. Ecevit, tanıdığı bir general tarafından telefonda ölümle tehdit edildi.Oturum başladığında izleyiciler arasında Genelkurmay Başkanı ve tam 52 general vardı. Tankların şehre girmek için emir beklediği söylentisi yayıldı.Bu ortamda oylamaya geçildi.Milletvekillerinin önünde birbirinden beter iki seçenek vardı:İki yıl önce meşru hükümeti deviren askerlerin adayını seçmek... Ya da seçmeyip yeni bir müdahale için askere koz vermek...Sonuçlar açıklanınca herkes şoke oldu:AP'nin adayı, Gürler'e büyük fark atmıştı.AP ve CHP'liler silahlı baskıya direnmişlerdi. Ecevit'i ertesi gün Genelkurmay'a çağırdılar. Eşiyle helalleşti. Ama gidince Genelkurmay Başkanı Org. Sancar hiç ummadığı bir şey duydu:"Meclis şahsiyetli davrandı. Biz cumhurbaşkanlığı seçiminden elimizi çekiyoruz. İstediğinizi seçin."Bu, Meclis'in 12 Mart rövanşıydı.* * *Bu örnekleri anlatınca "Hükümeti askeri müdahaleyle tehdit ettiğimiz" sanılıyor.Tersine, müdahale dönemlerinin tamamen kapanmasını istediğimiz için yazıyoruz bunları...Sadece şunu söylüyoruz:1961'in yeniden yaşanmaması için 1973 örneği iyi incelenmelidir:Sivil uzlaşma, her müdahalenin üstesinden gelir.Ama inat ve dayatma, her türlü belaya gebedir. can.dundar@e-kolay.net Köşk'e çıkan protokol yolu sarp bir yokuştur; tırmanması zordur.