Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




Moskova'da Nazım Hikmet'in küçük çalışma odasındayım.
Geniş çalışma masasının üzerinde battal bir ahşap radyo şairin öksüz kalmış bir yoldaşı gibi sessiz duruyor. Radyonun önünde de iki daktilo:
Rusça yazılarını yazdığı Erika ile Türkçe şiirlerinin katibi Olivetti...
Geçen yıl kaybettiğimiz Vera Tulyakova'nın kızı Anyuta halen kendisinin yaşadığı bu müze - evi gezdirirken, sık sık nemlenen ışıltılı gözlerle annesini ve "Nazım amca"sını anımsıyor:
Eşinin öldüğü yıl, Vera hemen hiç uyuyamamış. Geceleri Nazım'ın çalışma odasına kapanır, onun koltuğuna oturup pencerenin ardındaki karanlığa dalarmış.
"Annemle ben geceleri o odadan daktilo sesi gelmesine alışkındık" diyor Anyuta;
"O ses, bize içeride hayat olduğunu haber verirdi. Artık daktilo sesinin duyulmaz oluşu annemi çıldırtıyordu. Geceleri orada otururken Nazım'ın hayaliyle konuşmaya başladı. Sonra bu konuşmaları daktiloda yazmaya karar verdi ve anıları çıktı ortaya. Daktilo sesi, yeniden odaya dönmüştü. Delirmekten o ses sayesinde kurtuldu".


* * *

15 Ocak 2002 Nazım'ın 100. doğum yıldönümü...
"Şairin asrı" dünyanın pek çok köşesinde adına yaraşır etkinliklerle kutlanacak. Ekimde UNESCO'nun üye ülkelere bu kutlamalara katılma çağrısı yapması bekleniyor.
Biz de şölene bir "Nazım Hikmet belgeseli" ile katılacağız. İkide bir bu köşede rastladığınız "Moskova" mahrecinin sebebi bu...
Nazım Hikmet Vakfı Genel Sekreteri Kıymet Coşkun'la birlikte birkaç aydır ustanın yaşadığı mekanları geziyor, dostlarını dinliyor, sesinden, çehresinden izler arıyoruz. 50 yıl hiç dokunulmadan saklanmış çok özel görüntülerine, kendi sesinden kaydettiği yeni şiirlerine, sürpriz tanıklara ulaştıkça, sevenlerini nihayet bunlarla buluşturacak olmanın heyecanını yaşıyoruz.

* * *

Türkiye, vatandaşlık hakkını tartışadursun, burada onu tanıyanlar hala büyük hayranlık ve özlemle hatırlıyorlar Nazım'ı... Kimisi şairliğini övüyor, kimisi hem Türkiye'de, hem Sovyetler'de muhalif kalabilme cesaretini...
Belgeselle yakından ilgilenen Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Lebedev, çocukken Nazım'ın okullarına gelip yanağını okşayışını gururla anımsarken "Biz Stalinizmin nasıl bir hata olduğunu Nazım'dan öğrendik" diyor.
Aynı ilgiyi Moskova'daki Türk büyükelçisi Nabi Şensoy'dan da görüyoruz. O da son birkaç yıldır Nazım'ı anma törenlerine resmen katılarak bir ayıbın temizlenmesine katkıda bulunuyor.
Kültür Bakanı İstemihan Talay, sadece belgeseli değil, kutlamaların tümünü destekliyor; operada, balede, tiyatroda Nazım'ı sahneleme hazırlığına girişiyor.
Asıl sürpriz destek ise, - Nazım'ın belki hayal bile edemeyeceği bir kaynaktan - Rus - Türk İşadamları Birliği'nden geliyor. Derneğin başkanı Ali ihsan Akıskalıoğlu hem Nazım'a kişisel sempatisinden, hem de kendilerinin bugün inşa etmeye çalıştıkları dostluk köprüsü şairin yarım asır önce kurmuş olmasından ötürü dernek adına belgeselin sponsorluğunu üstleniyor.

* * *

Ocakta "Nazım asrı"nın başlangıcı şerefine havai fişekler ışıyacak semada...
Belgeseli ekranda, daktilosunun tıkırtısı tüm kainatta yankılanacak.
Ve dünyanın çoktan bağrına bastığı şairi kendi ülkesi de resmen kucaklayacak.
Nihayet!