Hem Türkiye’de neler yaşanmakta olduğunu daha iyi anlatabilmek hem de Ergenekon arşivi ve iddianamesi hakkında fikir verebilmek için, son yılların en ilginç adli belgesinden kişisel sayfaları açtım
Türkiye öyle bir yer haline geldi ki, kaderiniz bazen birilerinin iki dudağının arasında olabiliyor. Anlı şanlı isimlerin kaderinin Tuncay Güney’in iki dudağı arasına sıkışıp kaldığı gibi mesela...
“Türk James Bond’u”nun sorgu tutanağında kimler yok ki:
Seda Sayan’dan Süleyman Demirel’e, İbrahim Tatlıses’ten Adnan Polat’a, Ajda Pekkan’dan Hüseyin Kıvrıkoğlu’na kadar yüzlerce isim...
“Tuncay Güney’in Mülakat Çözüm Tutanağı” adıyla savcılığa sunulan 128 sayfalık belgeye kaynaklık eden sorgunun görüntüleri geçen hafta yayınlandı ve ortalığı kasıp kavurdu ya; ben de bu vesileyle o sorgu tutanaklarında ve Ergenekon iddianamesinde kendi izimi sürüp nelere ulaştığımı sizlerle paylaşmak istedim.
12 yıllık kitabımız
Tuncay Güney’den başlayalım:
Güney’le mülakat tutanağı geçen ağustosta Aydınlık’ta (Sayı: 1100) “Ergenekon’da siz de varsınız” başlığıyla yayımlanmıştı. Mevzudan ilkin oradan haberdar oldum.
Güney’e bizim Celal Kazdağlı ile 12 yıl önce yazdığımız ve bugünlerde yeniden popüler olan “Ergenekon” kitabını soruyorlar.
Diyor ki:
“Can Dündar Ergenekon kitabını yazarken bize kim aracılığıyla geldi? Mithat Bereket miydi? Mithat Bereket olsa gerek. Böyle basın aracılığıyla yine... Bunların Ergenekon’u araştırdıklarını duyduk. Fakat Veli Paşa ve ekip, yani birçok asker ve emekli subaylar görüşmediler. Can Dündar’la görüşmedikleri gibi çocuğun (“çocuğun?”/yn) önünü kestiler.”
Çözüme gitmeyen kitap
Hay Allah razı olsun!Düşünsenize “Çocuğun önünü açtılar. Anlatıp yazdırdılar” filan gibi bir cümle kursa, bitmiştim.
Nitekim Güney, “Sanki ordu içindeki bir MHP örgütlenmesi gibi göstererek kaldı” dediği bizim kitabı pek kısır bulurken daha doyurucu bazı kitapların adını zikrediyor.
Tekrar soruyorlar:
“Senin kitabı mı okuycaz, yoksa Can Dündar’ın yazdığını mı?” diye...
Şöyle diyor:
“Can Dündar’ınkinde hiçbir şey yoktur. Fikir babası taslak var bizde... Can Dündar kitap olarak yazmış sadece... (..) ...kitap zaten bocalamış. Fark edeceksiniz; çözüme gitmiyor. Bizdeki kitap siyasal bir teori... Özelliği şu: Hazır birisi gelecek, pratiği kuracak.”
Kim yazdırmış?Böylece, aslında Mithat’tan ya da başka birinden aracılık istemeden, tamamen o dönem Show TV’de “40 Dakika” programlarındaki araştırma dosyalarından hazırladığımız, “çözüme gitmeyen”, “kısır” kitabımız, bazılarının “Ergenekoncular yazdırmıştır” iftirasından aklanıyor.
Önümü kesenlere de, kesildiğini söyleyenlere de buradan teşekkürlerimi yolluyorum.
TELEFON DİNLEMELERİNDEN“İzledin mi?” “Okudun mu?”Ergenekon iddianamesinde yer almamı sağlayan sekiz gerekçeden ikisini İlhan Selçuk’a borçluyum. Daha doğrusu İlhan Selçuk ile Cumhuriyet’ten İ.Y.’nin yaptıkları telefon görüşmesinin dinlemeye takılmasına...
27 Şubat 2008 günü
saat 13.10 sıralarında telefonda konuşurlarken İ.Y. demiş ki:
“Abi bir yandan askerleri izliyoruz, bir yandan türbanı...”
İlhan Selçuk da adını vermeden, gece NTV’de bizim “Neden” programına bir göz attığını söylemiş.
Bu, MGK eski Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç’ın katıldığı
28 Şubat’la ilgili program...
Acaba bu seyirden bir örgüt bağlantısı mı çıkardılar?
Bir başka konuşmada ise İ.Y. “İran’da kızları
3 senede kapattılar” diyen eski Tahran Büyükelçisi’nin eşine atfen yazdığım yazıya dikkat çekiyor.
En azından bu bölümler, iki gazeteci arasında her zaman yapılabilecek olağan bir sohbetten ibaret...
İnsan neden iddianameye girdiğini anlayamıyor.
ERGENEKON İDDİANAMESİNDENOlmayan istihbarat servisinin ajanıMilliyet pek hayırlı bir hizmet sunarak Ergenekon iddianamesini arama motoru eşliğinde kamulaştırdı ya... Ben de merakla adımı aradım bu “dev eser”de...
“Adınız 8 sayfada geçiyor” uyarısıyla karşılaştım.
Her ne kadar Türk tarihinin bu en geniş iddianamesinde adından bahsedilmeyen adam, adamdan sayılmaz hale gelse de, insan ürperiyor tabii...
Neyse... başladım ilgili sayfalarda gezinmeye...
Öncelikle Ergenekon sanıklarının evinde bulunan belgelerde yer alan “ajanlık suçlamaları” var.
Bir tanesinin evinde çıkan bir dergide benim “Londra İstihbarat servisi”nin yetiştirmesi olduğum yazılıymış.
Bilmem böyle bir servisten hiç haberiniz oldu mu?
Ben internette aradım, bulamadım.
Beni yetiştirdiği iddia edilen servisin adının bile insanlık tarafından bilinmiyor olmasına da içerledim biraz doğrusu...
Herkes ajanAma 200 sayfa kadar ilerleyince, yine Ergenekon sanıklarından birinin Samsung bilgisayarından çıkarak iddianameye giren bir belgede yeniden rastladım adıma...
Dosyada “Yazarlar” başlıklı bir bölüm varmış. “Yabancı ülke istihbarat servisleriyle irtibatlı olduğu iddia edilen yazarlar”ın listesi yapılmış. Liste öyle kalabalık ki maşallah herkes orada...
Hürriyet’ten 13 yazar var. Sabah’tan 8, Milliyet’ten 11, Akşam’dan 6, Vatan’dan 4, Star’dan 6, Radikal’den 3...
İsimleri görseniz, herkesi ajan sayan bu paranoyak kafayı da, tüm bu isimleri ciddi bir iddia varmış gibi iddianameye alan zihniyeti de daha iyi anlarsınız.