Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Frak ve tuvaletler içinde parıldayan konuklar...Onları binaya getiren limuzinler ve salona taşıyan kırmızı halılar...Bina önünde yanan meşaleler, yer gösteren şık görevliler...Her şey ama her şey ödülün ağırlığını hissettirircesine özenle hazırlanmıştı.Önce orkestra geldi, sonra Akademi üyeleri...Yerel saatle tam 16.30'ta üflemeliler gürledi ve İsveç Kraliyet ailesi sahnedeki 6 mavi koltukta yerini aldı.İki dakika sonra da siyah fraklarıyla ödül sahipleri çıktı sahneye ve kraliyet ailesinin karşısındaki 7 kırmızı koltuğa yerleşti.Salon ayaktaydı. Orhan Pamuk, üzerinde biraz da emanet gibi duran frakı ve her zamanki muzip haliyle etrafı süzüyor, yukarıya bakıyor, ellerini nereye koyacağını bilemiyordu.Ödül sahipleri arasında sadece o, beyaz yaka mendili takmamış ve rugan pabuç giymemişti.Kızı Rüya, 5. sıranın ortalarında, mavi tuvaleti ve çocuksu heyecanı içinde babasını izliyordu.Ve bizler, onu dünyadan önce, ilk romanından beri okumuş olanlar, şimdi günbegün yükselişine bizzat tanılık ettiğimiz yazarın diploma törenine gelmiş veliler gibi heyecanlıydık. Stockholm'ün görkemli konser salonundaki Nobel töreni baştan sona asırlık bir geleneğin ağırlığını taşıyan ritüeller serisiydi. Stockholm Flarmoni Orkestrası'nın Mozart'la yaptığı açılışın ardından nihayet saat 16.15'te ödül sırası Pamuk'a geldi.Tanıtım konuşmasını İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi Daimi Sekreteri ve sözcüsü Prof. Horace Engdahl yaptı. En uzun tanıtım Pamuk'a ayrıldı. Farkı, buradan da anlaşıldı.Engdahl, Pamuk'un "İstanbul"unu, Dostoyevski'nin Sen Petersburg'u, Joyce'un Dublin'i ve Proust'un Paris'ine denk tutarak onu çağımızın büyük ustaları arasına yerleştirdi. Sonra ona doğru dönerek, iyi çalışılmış bir Türkçeyle kendisini "İsveç Akademisi adına kutladığını" dile getirdi ve ödülünü Majesteleri Kral'ın elinden almaya davet etti.Gündüz yapılan provada bundan sonrasını çalışmışlardı.Adı söylenince sandalyesinden kalkacak, buyur edilince 5 adım atıp mavi sahnede daire içine alınmış (N) logosunun tam üzerinde Kral'la buluşacak, önce el sıkışacak, sonra 10 milyon İsveç kronu tutarındaki ödülü alacaktı. Türkçe hitap ayrıcalığı Öyle yaptı.Kral 16. Carl Gustaf'ın elini sıktı. Ödülünü aldı. O sırada sahnenin arkasındaki üflemeliler çaldı. Pamuk, hafifçe eğilerek sırasıyla önce Kral'ı, sonra Akademi üyelerini selamladı.Bu kez de salonun arkasındaki üflemeliler gürledi.Nihayet salona dönüp son selamını verdi. Ve diğer adaylardan uzun süre ve içtenlikle alkışlandı.On yıllardır hasretle beklediğimiz andı bu...Türkiye'nin ilk Nobel'iydi.Kimi çevrelerde Eurovision birinciliği kadar ilgi görmediyse de salonda ve ekran başında onu izleyen çoğunlukta gurur yarattı.Çünkü bu ödül, bu usta kalemin disiplinli kişisel çabasının eseri olduğu kadar, Türkçenin ve ona emek veren, Pamuk'u bağrından çıkaran bir büyük yazın geleneğinin de zaferi, zirvesiydi. Törenin ardından Akademi üyeleri Türk yazarını kutlamaya koşarken biz Türkiye için imkânsız olmadığı inancı ve özgüveniyle "Sıra Oscar'da" diyorduk. Beklenen an Ne bereketli bavulmuş...Şimdi de öğreniyoruz ki, Orhan Pamuk'un Nobel konuşmasına konu olan ve yazı şiir denemeleriyle dolan Gündüz Bey'in bavulunda notalar da var.Meğer Gündüz Pamuk 70'li yıllarda bazen erken kalkıp evindeki piyanoda çalışır, amatör besteler yaparmış.Hatta bu bestelerden bir kısmı şarkı haline de gelmiş.Erol Evgin'in "Şoför Mehmet"ini hatırlar mısınız? Sözlerini Çiğdem Talu'nun yazdığı o şarkının bestesi Gündüz Pamuk'a aitmiş.Erol Evgin, tüm şarkılarını toplayacağı yeni CD'si için aileye başvurunca hatırlamış onlar da bunu...Orhan Pamuk'un akademisyen ağabeyi Şevket Pamuk "Orhan da gençliğinde biraz piyano çalardı" dedi.Pamuk'un piyano ve bateri çalan kızı Rüya, yarın Grammy töreninde ödül alırken "Dedemin bavulundaki notalar" başlıklı bir konuşma yaparsa hiç şaşmamak lazım. Gündüz Bey'in bavulundaki notalar Bir yayıncı anlattı:2002'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü Macar yazar İmre Kertesz alınca İstanbul'daki Macar kültür ataşesine "Hayırlı olsun" demiş; "Bu ödül bize verilmedi" yanıtını almış. Çünkü Kertesz'in Yahudi soykırımında Macarların rolünü anlatan romanları ve görüşleri Macaristan'da büyük rahatsızlık yaratmış.Önceki gün aynı rahatsızlığı Stockholm Büyükelçiliği'nde verilen yemekte bazı Türk diplomatlarında da gözledik. Bir elçilik görevlisi, "Pamuk o sözleri söylemese kendisini bugün çok daha sevinçle kucaklardık" dedi.Öte yandan Habertürk televizyonu birkaç gündür "Yüzümüzü ağartan Nobel'li yazarımızı dönüşünde havaalanında elde bayraklar ve 10. Yıl Marşı'yla karşılayalım" kampanyası yürütüyor.Orhan Pamuk Andre Gide için "Yeterince hayranı ve düşmanı vardı" diye yazmıştı.Galiba bugün aynı teşhis kendisi için de geçerli. can.dundar@e-kolay.net Pamuk nasıl karşılanacak?