Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

19. yüzyılın ortalarında Osmanlı, Fransa'nın borç tuzağına düşmüştür.İstanbul'daki Fransız elçisi Marki de la Valette, bunun kibriyle "makam kayığı"na bir çift kürek daha taktırır. Böylece normalde elçilik kayıklarının 5'le sınırlandırılan kürek sayısı 7'ye çıkar.Oysa 7 kürek, sadece saltanat kayıklarında kullanılmaktadır.Elçilik kayığı Boğaz'a çıktığında herkes onu saltanat kayığı sanıp selamlar. Saray, Paris'in para musluğu kesilecek diye görmezden gelir bu saygısızlığı...Lakin Osmanlı'nın Paris'teki elçisi, aileden diplomat olduğu kadar Tercüme Odası'ndan yetişme bir aydın olan Ahmet Vefik Paşa'dır. O, alttan almaz. III. Napoleon'un beyaz renkli at arabasının aynısından bir makam arabası yaptırır kendine... Paris sokaklarında onunla turalar. Fransızlar, saygıyla selamlar "imparatorlarını"...Fransız hükümeti "Arabayı kaldırın" diye uyarır İstanbul'u...Cevap, Ahmet Vefik Paşa'dan gelir:"Siz kayığı kaldırdığınız gün, ben de arabayı kaldırırım".Bu restleşmenin ardından önce İstanbul'daki kayık kıyıya çekilir, ardından da Paris'teki beyaz araba...* * *Fransa-Türkiye ilişkileri hep sorunlu oldu ve sorunlar genelde böyle restleşmelerle çözüm buldu.Ama günümüzde diplomasi, diplomatlara ait bir ayrıcalık olmaktan çıktı. Artık medya da, işadamları da, aydınlar da uluslararası ilişkilerin etkin aktörleri durumundalar.Türkiyeli 9 aydının önceki gün Fransız kamuoyuna hitaben yayımladığı bildiri, bu işlevin bariz bir örneğidir. Aynı zamanda da her daim referans alınacak kıymette, yüz ağartıcı bir belgedir.Bildirinin önemi şurada:Bu 9 aydın, "1915 vahşeti"ni inkâr etmeyen, hatta bu inkâra karşı çıkan isimler...Bir kısmı bu konudaki yazılardan dolayı "vatan haini" ilan edilip yargılandılar.Oysa bu bildiriyle "Böyle bir soykırım olmamıştır" diyenlerin düşünce özgürlüğünü savunuyorlar.Neden?Çünkü, soykırım inkârını cezalandıracak "böyle bir yasa tarihi ve ortak belleği sorgulama sürecine zarar verecektir. Dünyada ve Türkiye'de bu sürecin sürdürülmesi çabalarını daha da zorlaştıracaktır. Fransa'da özgür tartışmayı engellemesinin yanı sıra Türkiye'de benzer ve çok daha güçlü bir etki yapacaktır".* * *Geçen yıl Erivan'a gittiğimizde bizim gibi hisseden, düşünen Ermeni aydınlarıyla karşılaştık. Ama hiçbirinin yukarıdaki bildirinin altına imza atacağını sanmıyorum.Oysa 9 imza arasında "Soykırım olmuştur" diyenler çoğunlukta... Demek ki farklı bir yargıya sahip olmak, bir aydına, karşı görüşün yasaklanmasına razı olma hakkı vermiyor.Aydın, bu kez de karşı görüşün ifade hakkı için savaşa koyuluyor.Kendi ülkesinde canı pahasına savunduğu düşünce özgürlüğünü, yandaş fikirli başka bir devlete de harcatmıyor. Fransızları kendi inançlarıyla vuran bu çıkış, Türkiye için yüz ağartıcı bir şafaktır. Ve eminim, diplomatik salvodan ya da iktisadi boykottan çok daha etkili olmuştur.Türkiye, bu bildiriyle demokratikleşmede kat ettiği yolu ve farkını ortaya koydu.Şimdi Fransız kayığı kıyıya çekilse de, 9 aydın hep o atlı, beyaz arabada olacaklar. can.dundar@e-kolay.net Hatırayı, Sunay Akın'ın o nefis sahne sohbetinde dinlemiştim: