Onca yer gezdim, böylesini görmedim.Dünyanın her yerinde zengin bulunur; ama hiç fakirin olmadığı bir ülke olabilir mi?Monako öyle bir yer. Yollarda ne dilenci var, ne bir çöp parçası...Enflasyon yok. Bütçe açığı yok. İşsizlik yok. 42 bin kişilik iş var, ama nüfus 32 bin...Bir ülke düşünün ki, yabancıların sayısı kendi yurttaşından çok... Monako'da 6 bin Monakolu'ya karşılık 12 bin Fransız, 10 bin İtalyan yaşıyor. Ayrıca 120 ülkeden insan var.Onu bırakın, ülkenin başbakanı bir Fransız...Ordu yok. Prens, askerlik "stajını" Fransız ordusunda yapmış.Yüzölçümü 2 kilometrekare... Ülkeyi bir baştan bir başa 40 dakikada "yürüyebiliyorsunuz". Tarım yok, maden yok, sanayi yok, havaalanı bile yok, ama gelir vergisi de olmadığı için dünyanın en zenginleri burada yaşıyor.Sosyetenin gözbebeği... Kumarbazların karargâhı... Turizmin cenneti...Taksilerin tümü Mercedes... Yollarda Porche'ler, Ferrari'ler, Rolls-Royce'lar cirit atıyor. Estetik mucizesi kadınlar, kumsallarda vücut, mücevher ve marka yarıştırıyor. 100 metre evlerin fiyatı 10 milyon dolar...Ev kıymetli, çünkü yer yok.Geçen hafta Prenslik tahtı el değiştirdi. Prens halkın içindeydi. Güvenlik terörü yoktu; üst baş araması da... "Türkiye'de sultan ya da iktidar değişince genel af çıkarılır, öyle bir durum var mı" diye sordum."Hapiste kimse yok ki" dediler.7 kişiye 1 polisin düştüğü ülkede olay da yokmuş.* * *Sonra Türkiye'ye döndüm.Havaalanı keşmekeş... THY'nin muhtemelen Amerikalıların dayatmasıyla başlattığı uygulama nedeniyle pasaport kontrolünüzü bir kentte yaptırıyor, bavulunuzu başka kentten alıyorsunuz. Tam bir kargaşa...Havaalanı televizyonunda başlıyor felaket haberleri:Batan gemiler...Turizm merkezlerinde terör...Canlı bombalar...Tesettürlü mayolar...Güneydoğu'da yeniden kaynamaya başlayan kazanlar..."Gerçek dünyaya hoş geldiniz" pankartları gibi geçiyor sıradaki haber anonsları...Türkiye, tokatla kendine getiriyor insanı...* * *O tokat, şunu düşündürüyor size:Belki de 2 kilometrekaredeki onca varsıllık, bu uçsuz bucaksız yoksulluk sayesinde...Lüks hapishaneler tenhalığını, buraların tıklım tıkışlığına borçlu...Yoksulluk suçu emziriyor bizde; oralarda sermaye huzur içinde fink atabilsin diye...Madeni olmayan ülkelerin zenginliği öyle kamaştırıyor ki gözleri, madeni olanlar neden beş parasız olduğunu düşünmüyor bile...Toprak ve bayrak tanımayan para, en kutsal değerin toprak ve bayrak olduğunu söylüyor buralarda... İçeride en milliyetçi geçinenler, yabancı bandırayla geziyor dışarıdaki koylarda...Ondan bunca kan...Büyük ordular besleyenler yoksulken, en zenginlerin orduya ihtiyaç duymaması da ondan...Üleşmeyi bilmeyen dünyevi bir adaletsizliğin bedelini ödüyoruz.Kendine de kıyarak, müreffeh diyarlara huzuru dar eden canlı bombalar da ondan...Bizim onca belasına rağmen bu bedbaht ülkeyi böylesine sevmemiz, kıymetini bilmemiz de...Oscar Wilde'ın dediği gibi:"Her şeyin fiyatını bilenler, hiçbir şeyin değerini bilmiyor artık..." can.dundar@e-kolay.net İnsan yurtdışına gidince daha iyi anlıyor Türkiye'de yaşamanın anlamını... Hele "yurtdışı", "Monako" gibi bir Karun diyarı ise...